Diyarbakır'da sağlık alanında yeteri kadar hizmet var mı?

Görülmemiş sağlık hizmeti dillendirilir mi?

 Bu yerel seçimde adayların Diyarbakır'da bulunan sağlık teşkilatlarına, hastanelerine ziyaret bulundu mu, bulunmadı mı?

 Ziyarette bulunmuşlarsa biz,  neden haberdar olmadık?

 Sağlık alanında yaşanan sorunları yerinde görmeyi ve çözüm bulmayı halk ister mi?

Diyarbakır AK Parti iktidarında şimdiye kadar seçilen tüm vekiller iktidar ve muhalefet  yeteri kadar sağlık alanında sorunları çözmüşlerse bu tablo neyin nesi?

" Biliyorsunuz önümüz Ramazan ve et fiyatları dur durak bilmiyor." Dersek, sağlıkla ne denli alakalı?

Diyarbakır'da iki hastane...

Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi  ile  Çocuk Hastalıkları Hastanesi...

Her iki hastanenin yapımının üstünden 50 yıl geçmiş.

 Bu  hastanelerin Afrika'daki hastaneler gibi beşlı altı yataklı odaları mevcut .

İnsanımız orada tedavi oluyorken şartlara mecburen uyuyor.

Diyarbakır'a yakışmayan bir görüntü. 

Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi sadece Diyarbakır'a hizmet vermemekte...

Bir  bölge hastanesi...

 Ortadoğu  ülkelerinden hastalara da sağlık hizmeti vermekte...

 Diyarbakır Çocuk Hastalıkları

Hastanesi'nin fizkî hali içler acısı...

 Sellahaddin Eyyubî Devlet Hastanesi ondan da beter...

AK Parti iktidarı-hükümetine seçilen vekiller sağlık konusunda hiçbir yatırıma ön ayak oldular mı?

Olmuş olsaydılar çoktan bu iki hastane yıkılılırdı, yerlerine  yeni modern hastaneler yapılırdı.

Yerel seçimlere az kaldı.

Bu soruyu da sormakta fayda var ve sorduk.

Ramazan'a doğru neden et fiyatları yükselir ve bu sağlık kurumlarıyla ilgili yazıda yer edinir?..

Doktor, hastaya reçeteyi verir:

-Sabah et suyuna çorba, bir kibrit kutusu kadar peynir ve iki dilim kepekli ekmek.

Öğleye varmadan bir adet meyve. Bu muz da olabilir üç adet incir de.

Hasta sıkıntılıdır...

Doktor, öğle arası menüyü açıklar:

-Kepekli üç dilim ekmek, dört kemikli ızgara et, pirzola da olur. Yanında zeytinyağlı salata ve ayran.

İkindiye doğru...

Hastada, biraz daha tedirgin hâl ..

Doktor, coşmustur:

-ikindiye varmadan biraz spor, sade yürüyüş. Sabah 1000 Adım gitmişken ikindi vakti 2000 Adım daha . Acıkırsan sadece on beş kuru üzüm tanesi.

Akşamleyin yağsız üç köfte, salata, iki kaşık pirinç, bir-iki hurma. Hurma kan yapıcıdır.

Ne mi olmuş?

Hasta, kendini pencereden atmak istemiş, ağlayarak, feryad ve figan içinde:

-Doktor, bayramdan bayrama et yüzü gören asgarî ücretiyim. Bu ne biçim reçete?

Doktorlara saygımız var.

Elbette doktorun suçu yok, vatandaş sağlıklı olmak için gıdasına dikkât etmeli.

Sağlık kurumları fizikî olarak sağlıksızsa ne demeli?

Bu meseledir, işte...