Pandemi her geçen gün daha fazla insan sağlığını tehdit etmeye devem ediyor. Bunun yanında hemen hemen tüm dünya devletlerinin ekonomisi de etkilemekte, ekonomisi güçlü olan devletler vatandaşlarının bu zor dönemi rahat atlatması sıkıntı içine geçirmemesi için her türlü tedbirleri almakta en az hasarla atlatma çabası içinde.

Dünya’da pandeminin başladığı günden bugüne kadar ülkemizde de dövizde yaşanan dalgalanmaların ekonomi üzerinde etkisi his edilmeye başlandı. Ekonomide yaşanan krizin etkisi orta, dar gelirli vatandaşların üzerinde daha belirgin hale geldi herkes etkilendi.

Ve son günlerde gündemimize giren intihar vakaları ne yazık ki Ekonomik krizle baş edemeyip bunalan kimi insanlar en kısa yol intiharı seçmekte. Bunu kendince göre çözüm yolu kaçış, kurtuluş olarak görmekteler.

Son aylarda Diyarbakır Silvan ilçesi ve diğer ilçelerde yaşayan intihar vakalarında görülen artış toplumu tedirgin etmekte, intihar eden yaş ortalamalarına baktığımızda genç yaşta, halen yaşamın baharın olan gençler.

İntihara sürükleyen nedenler üzerinde durmak ve intihar eden gençlerin hikâyelerin irdelemek çözüm bulmak yetkililere, üniversitelerimize düşer.

Diyarbakır’da intihar olayların artış göstermesi karşısında yetkilerin şimdiye kadar harekete geçmesi ayrı bir sorun, hele hele konuyla ilgili meclise verilen araştırma önergesinin Ak Parti ve MHP’nin oyları ile ret edilmesi ayrı bir sorun.

Diyarbakır valisi pandeminin azalması için nasıl mücadele ediyorsa kentte yaşayan intihar olaylarının azalması içinde mücadele etmeli. Örneğin intihar olaylarını araştırmak için bir komisyon kurulabilir, bu komisyonda din görevlileri, psikologlar vs yer almalı. İnsan hayatı her şeyden önce gelir büyüklerimiz boşuna dememişler insanı yaşat devlet yaşasın insanın olmadığı bir yerde devlet olmaz

 İnsan kutsaldır, canı kutsaldır, malı kutsaldır, ırzı namusu kutsaldır. İnsana ait ne varsa kutsaldır.

İnanç, ölmeyi değil, yaşamayı gerektirir. Güzel şeyler yapmayı emreden. Allah’a inanan, karamsar olmaz. Ümitsiz olmaz. İnananın yapacak işleri olur. İdealleri vardır.

İnsan iyide olsa, yaşayacak iyiliklerini arttıracak kötüde olsa, yaşayacak düzelme, telafi etme imkânını bulacaktır.

İntihar, insanın çeşitli yollarla kendi canına kıyması, hayatına son vermesidir. İntihar, başka bir insanı öldürmek gibi suçtur. Cinayettir. Cenab-ı Allah’ın verdiği en büyük nimet olan hayata son vermektir.

Hayat, Allah’ın bir emanetidir. Vücut, Allah’ın bir emanetidir.

İnsan, hayatına son verme hakkına sahip değildir. İntihar aciz kimselerin düşüncesidir. Kendine, yakınlarına değer vermeyenlerin başvurduğu bir şeydir.

Bir genç ‘‘insan ölürken ne hisseder acaba? Diye merak edip intihar etmiş. Mesele ölmekse, o bir gün nasıl olsa gerçekleşecek. İşte insanlığını anlayamamış, kutsallığını kazanamamış kimsenin merakı!..

İntihar, sadece ölümle sonuçlanan bir olay değildir. İntihar, kişiyi, çevresini etkilemekle beraber toplumu da etkileyen sosyal bir olaydır. Her gün intiharlar artıyor.

Bir insanı intihar etme noktasına getirmek cinayettir. Ne şekilde olursa olsun, bir insanın intihar etmesine sebep olmak intihara ortak olmaktır.

İnsan yaşayacaktır. Etrafını yalnız, yardıma muhtaç bırakmayacaktır. Kötü örnek olmayacaktır. Ailesine, topluma görevlerini yapacaktır.

İnsan, felaketlere sıkıntılara karşı koyma gücünü yitirdi. İnancı zayıf tehlikeyi, sıkıntıyı savamıyor. Öfkeyi yenemiyor, hep içine atıyor. Neticede intihar ederek kurtulacağını zannediyor.

En büyük problem ise manevi açlıktır.

İntihar, problemi çözmez, problemleri arttırır. Sıkıntı yaratır.

Şu bir gerçektir ki, inanan kimseler ve ailelerde intihar düşünülmez. Çünkü inanç intihar ettirecek sebebe müsaade etmez, o ortamı oluşturmaz.

Bu konuda Hz peygamber (S.A.V ) şöyle buyurur:

‘‘Sizden önce biri vardı. Vücudunda yarası vardı. Acısına dayanamayıp bıçakla kendini öldürdü. Allah: ‘‘Kulum ölümü temenni ederek önüme geçti. Bende ona cenneti haram kıldım’’ buyurdu.

Allah (C.C) inananlar için yüce kitabımızda şöyle ferman buyurmuş : ‘‘Onlar önceden yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler’’