Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Diyarbakır'da İki Etkinlik Üzerine
Tarih: 05-10-2024 00:03:00 Güncelleme: 05-10-2024 00:03:00


 

Bu hafta sonu Diyarbakır’da önemli bir konferans düzenleniyor, evet. 

Dünyanın dört bir yanından alimler geliyor, konuşmalar yapılacak, büyük konular tartışılacak. 

Teması “Aksa Tufanı.”

 Güzel bir başlık, önemli bir konu. alimlerin buluşması gerçekleşecek. 

Evet, birçok kişi bu etkinlik vesilesiyle Diyarbakır’a gelecek.

 Belki hayatlarında ilk kez bu şehri görecekler.

 Birkaç turistik nokta, birkaç gösterişli etkinlik mi? 

Yoksa Diyarbakır’ın asırlık medrese geleneğini, alimlerinin izlerini, dengbejlerin dillerinden düşmeyen o köklü türkülerini mi? 

Şehrimizin bu derinliklerini göstermeden, sadece yüzeysel bir tanıtım yapmak, Diyarbakır’a yapılacak en büyük kötülüktür.


12 Ekimde  Sur Kültür Yolu Festivali düzenlenecek. 

Bu da güzel bir adım olarak gösteriliyor. Ama soralım: Neden bu festivalin içeriği Diyarbakır’a ait değil?

 Diyarbakır’ın köklü medrese geleneği, dengbej kültürü, Kürt dili ve edebiyatı, Diyarbakır’ın şairleri, alimleri, yazarları nerededir bu festivalde?

 Biz, festivallere, kültürel etkinliklere karşı değiliz. Aksine, gençlerimizin kültürel miraslarını tanımalarını, öğrenmelerini ve geleceğe taşımalarını istiyoruz. Ancak, festivallerin içi boşsa, Diyarbakır’la bağı olmayan, şehrin tarihine, ruhuna, geçmişine dokunmayan etkinliklerle neyi başarmayı hedefliyoruz?


Diyarbakır gibi derin bir geçmişe sahip, medeniyetlerin beşiği olmuş bir şehirde yapılan festivallerin ruhu olmalıdır. Kültür Bakanlığı’nın her festivalde Diyarbakır’ın tarihini, kültürünü, medrese ve alim geleneğini içine alan, bu şehrin gerçek kimliğini yansıtan etkinlikler düzenlemesi gerekir. 

Biz, köklü bir tarihe sahip olan bu şehre yabancı kalan, sadece dışarıdan bakarak yapılan etkinliklerle bir yere varamayız. Diyarbakır’ın zenginliği, sadece tarihi taşlarla, eski yapıların arasında dolaşan turistlere gösterilerek anlatılamaz. 

Diyarbakır’ın ruhunu yaşatmak zorundayız. 

Bu ruh, Diyarbakır’ın yüzyıllar boyunca taşıdığı ilim, irfan, edebiyat ve kültürel mirastır.


AK Parti İl Başkanlığı gazetemizin yeni yerinde bizi ziyareti ile şehrin kalkınmasına dair görüşmeler yapıldı. 

Evet, sağlık, eğitim, ekonomi gibi konular masaya yatırıldı. Ama sormak gerek:

 Diyarbakır’ın gerçek kalkınması, kültürel kimliğini ayakta tutarak olmaz mı? 

Kültürel zenginlikleriyle, yerel değerleriyle, alimleriyle, şairleriyle, medreseleriyle, dil ve edebiyatıyla bir kalkınma inşa etmezsek, geriye sadece boş bir kabuk kalır. Diyarbakır’ın buna ihtiyacı var!

 Şehrin kültürel derinliğini korumak ve onu yeni nesillere taşımak, ekonomik kalkınmadan daha az önemli değildir.


Diyarbakır, tarih boyunca ilim ve irfan yuvası olmuştur. Bu mirası korumadan, sadece dışarıdan bakarak yapılan etkinliklerle kalkınma sağlamaya çalışmak büyük bir yanılgıdır.

 Diyarbakır’ın kalkınması, tanıtım etkinlikleriyle değil, kültürel mirasını yaşatarak ve bunu gençlerimize aktarmayı başararak mümkün olacaktır. Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeli ve Diyarbakır’ı sadece bir tanıtım mekanı değil, bir kültür başkenti olarak hak ettiği yere taşımak için çalışmalıyız.


Sadece tanıtım diyerek işin içinden sıyrılmak yetmez! 

Diyarbakır’ı sadece bir turizm noktası, bir tanıtım mekanı olarak görmek bu şehre yapılacak en büyük haksızlıktır. 

Diyarbakır’ın özüne inmeyen, onun kültürel derinliğine dokunmayan her etkinlik yüzeysel kalmaya mahkumdur.



Bu yazı 5804 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI