Ortadoğu, tarih boyunca kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş bir coğrafya…

 Suriye, Türkiye, İran, Irak ve tümüyle Mezopotamya topraklarında barışın hasretiyle yanıp tutuşan halklar, emperyalist güçlerin bu topraklarda boğulacağı günü bekliyor.

 Peki, gerçekten de o gün yakın mı?

Bahar geldiğinde doğa nasıl canlanıyorsa, barış da insanlığın en güzel baharıdır.

Suriye’de yapılan son anlaşma, birçok açıdan önemli kazanımlar içeriyor.

Kürtlerin Suriye Anayasası’nda varlıklarının teminat altına alınacağı ve Suriye Arap Cumhuriyeti yönetiminde söz sahibi olacağı konuşuluyor.

Bu, bölgede yaşayan Kürt halkı açısından büyük bir kazanım.

Mazlum Abdi ile yapılan görüşmeler, Kürtlerin siyasi temsiliyetini güçlendirecek adımların atıldığını gösteriyor.

Türkiye’de kendini Müslüman sanan bazı kesimler, ırkçı düşüncelerine esir olarak bu barışa karşı çıkıyor.

 En kötü barış bile savaştan iyidir!..

 Ortadoğu’nun çocukları artık barış içinde yaşamalıdır.

Yıllardır bu coğrafyada nice fidan toprağa düştü, nice şehit verdik.

Hepsinin baş sorumlusu emperyalist güçlerdir.

Suriye’de varılan barış anlaşmasının Amerika’nın himayesi altında olması elbette düşündürücü.

 Mazlum Abdi, barış masasına oturmadan önce ABD'nin Orta Doğu’daki CENTOM Komutanı ile görüştü ve gerekli direktifleri almış.

Ardından Amerika’nın uçağıyla Suriye’nin başkentine geçmiş.

Anlaşma sonucunda en azından bir süreliğine silahlar susacak, insanlar ölmeyecek.

Bu, hem Kürtler hem de Türkler için önemli bir adımdır.

Türkiye içindeki bazı çevrelerin yaptığı yorumlara bakınca, adeta barışın önünü kesmek için özel bir çaba harcadıklarını görüyoruz.

İnsanlar savaşa değil, barışa meyilli olmalıdır.

 Müslüman coğrafyasında asırlardır akan kanın artık durması gerekiyor.

Peki, bu sözleşmenin sonunda neler olacak?

Kimler iktidara gelecek?

 Mazlum Abdi’ye hangi görev verilecek?

Bu anlaşma, bölgede nasıl bir siyasi denge oluşturacak?

Tüm bu soruların cevabı zamanla netleşecek.

Bir gerçek var ki, Ortadoğu halkları artık savaş değil, barış içinde yaşamak istiyor!