Geçtiğimiz günlerde yayınlanan üniversite başarı sıralamaları, Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nin tam 12 sıra geriye düştüğünü gösteriyor. Bu utanç tablosunun oluşmasına sebep olan kimler varsa, derhal görevden alınmalıdır. Diyarbakır, bu geri kalmışlığı hak etmiyor. Yıllardır aynı senaryo: Diyarbakır'ı temsil eden kişiler, ne yazık ki gerçek Diyarbakırlı değiller. Spor ve siyasetten tutun da eğitim ve iş dünyasına kadar birçok alanda Diyarbakır’ı temsil eden kişiler başka illerden gelmektedir. Bu durum kabul edilemez. Halk bu durumu net bir şekilde görüyor, fakat elinden bir şey gelip gelmediği tartışılır. "Patron halk" diyoruz, ancak birileri halkı devre dışı bırakıyor. Bu anlayış sona ermelidir.

Üniversiteler, bilim insanları tarafından yönetilmelidir. Mevcut rektörün, görev süresi boyunca kaç tane bilimsel çalışma yaptığı, ne kadar arazi sattığı ve ticari konularda kimlerle işbirliği yaptığı açıkça açıklanmalıdır. Türkiye’nin en zengin arazilerine sahip olan Dicle Üniversitesi, bugün dünya ve Türkiye sıralamalarında ilk sıralarda yer alması gereken bir kurumdur. Oysa ki, şu günlerde Dicle Üniversitesi, personel zehirlenmeleri ve müteahhit zihniyetli rektörün ve çevresindeki insanların zenginleşme amacıyla hareket etmesiyle anılıyor. Mevcut rektör, daha önce FETÖ ile suçlanan Jale Saraç ile birlikte çalışmış ve aynı süreçte yer almıştır. O dönemde yapılanları hepimiz biliyoruz. Bu kişiler, Diyarbakır’a ve Dicle Üniversitesi’ne zarar vermekten başka bir şey yapmamışlardır.

Dicle Üniversitesi, bölgenin kalbi olmalıydı. Bilimsel açıdan geri kalmış durumda ve Diyarbakır’ın kalkınması için öncü rolü oynayamıyor. Dicle Üniversitesi, Diyarbakır’daki tarım ve sanayi gelişimine öncülük etmelidir. Ancak ne yazık ki bu görevini yerine getiremiyor ve gerilerde kalıyor.

10 Ağustos’ta yeni rektör ataması yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanımızdan beklentimiz, Diyarbakırlı bir rektör atanmasıdır. Diyarbakır’ın gerçek beklentisi budur. Diyarbakır, siyasete kurban edilmemelidir. Siyasete kurban edenler, kendi kurbanları olsunlar. Bu şehrin insanları, artık hak ettikleri değeri görmelidir.

Umuyorum ki, bu süreç sonunda Dicle Üniversitesi hak ettiği yere gelir ve Diyarbakır’ın gelişimine katkı sağlar. Bu şehir ve bu üniversite, layık olduğu değeri görmelidir. Bugüne kadar yanlış yönetimlerin ve kayırmacılığın bedelini ödeyen Diyarbakır, artık ayağa kalkmalıdır. Dicle Üniversitesi, sadece Diyarbakır’ın değil, tüm bölgenin kalkınmasında lokomotif rolü üstlenmelidir. Bilim, eğitim ve araştırma alanlarında hak ettiği yere gelmeli ve gençlerimize umut ışığı olmalıdır.

Dicle Üniversitesi’nin bu utanç tablosundan kurtulması için acil ve radikal adımlar atılmalıdır. Mevcut rektör ve yönetimi derhal görevden alınmalı, yerine liyakatli ve Diyarbakır sevdalısı yöneticiler atanmalıdır. Bu şehir, bunu hak ediyor ve bu değişim, Diyarbakır’ın aydınlık geleceği için bir zorunluluktur.