Türkiye’de yıllardır süregelen terör meselesi üzerine herkes farklı yorumlar yapıyor. 

Ortada bir gerçek var ki, silahla bir şey elde etme devri artık kapanmıştır.

 Dünya konjonktürü bunu açıkça gösteriyor. İsrail gibi son teknoloji silahlara sahip bir ülke bile, Filistin’e karşı istediğini elde edemiyor.

 Güçlü silahlar, tanklar, füzeler; sonuç değişmiyor. Çözüm, müzakere ve konuşarak bulunur.

Son günlerde terör baronu Abdullah Öcalan’ın açıklamaları gündeme oturdu. 

Öcalan, bütün grupların silahlarını bırakması ve kendilerini feshetmesi gerektiğini, acilen bir kongre toplanması gerektiğini söylüyor. 

Peki, bu sözler gerçekten hayata geçirilecek mi? 

Yoksa örgüt içindeki farklı gruplar bu söylemi tevil ederek yine kendi bildiklerini mi yapacak?

PKK’nın kuruluş sürecini iyi analiz etmek lazım. 

Bu örgüt, dış istihbarat destekli bir yapı olarak ortaya çıktı. 

12 Eylül Darbesi'nin bir ürünü olan PKK, Amerika, Fransa, Avrupa ve İsrail gibi ülkelerin yönlendirmeleriyle bugüne kadar geldi. 

Bu gerçekler ortadayken, PKK’nın silah bırakacağını ve Türkiye’nin tamamen terörsüz bir ülke haline geleceğini söylemek ne kadar gerçekçi?

Ancak şu da bir gerçek ki, Türkiye devleti bugün terörü bitirme noktasına gelmiştir. 

Sahada terör örgütüne ait neredeyse hiçbir yapı kalmamıştır.

 Örgüte yeni bir anlam yüklemenin, ona bir kahramanlık payesi biçmenin gereği yoktur.

 Abdullah Öcalan’ın bu açıklamaları da tarihi bir dönüm noktası değil, kendini kurtarma çabasıdır.

Kürt milleti hiçbir zaman PKK’ya teslim olmamış, en büyük zararı da yine bu örgütten görmüştür.

 Bugün de PKK tarafından en büyük zarar Kürtlere verilmektedir. 

Kürtler, hiçbir zaman bu yapının esiri olmamış ve olmayacaktır.

Geldiğimiz noktada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü tamamen bitirme kararlılığını göstermektedir. 

Bu konuda farklı senaryolar ve çıkar hesapları olsa da gerçek değişmeyecektir.

 Türkiye, güçlü bir iradeyle terörü bitirecek, huzur ve güveni sağlayacaktır.

Allah’a emanet olun, Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun.