Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Demokrasi mi Dediniz?
Tarih: 15-10-2024 00:03:00 Güncelleme: 15-10-2024 00:03:00


 

Türkiye’de demokrasi, eşitlik ve adalet gibi kavramlar etrafında her geçen gün şikâyetler artıyor. 

Vatandaşlar adaletin tam sağlanmadığını, çoğunlukla  demokrasinin kişilere göre şekillendiğini düşündüğü için tepkiler yükseliyor.

 Yasaların insan yapısı olduğu ve kusursuz olmayacağı doğru, fakat mevcut şikâyetlerin bu denli artması bir yerde ciddi bir yanlışın olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’da düzenlenen Demokratik Parti’nin (DEM Parti) mitinginde de bu memnuniyetsizliği gözlemlemek mümkündü. 

Parti, beklediği halk desteğini arkasına almayı başaramadı; bir kısım çevre illerden ve Diyarbakır’daki bazı gruplardan destek alsa da beklenen kitle toplanamadı. 

Bunun en büyük nedeni, halkın yapılan yanlışları ve yürütülen yanlış siyaseti açıkça görmesi. Hem AK Parti hem de HÜDA-PAR, Diyarbakır’da kopuk bir siyaset izliyor, halkla aralarında bir uçurum oluşmuş durumda.   

Bu, derinlerdeki sorunun üzerini örtmeye yetmez.

Demokrasiyi kendimize göre yorumlamak, toplumu ortak bir paydada buluşturacak bir yönetim şekli olmaktan çıkarır. 

Hafta sonu Diyarbakır Barosu’nun 49. olağanüstü genel kurulu gerçekleştirildi ve bu genel kurulda CHP ve DEM Parti’nin desteklediği aday, baroda zafer kazandı. 

Bu durum, yereldeki siyaset sahnesinde DEM Parti ve CHP’nin daha etkili hale geldiğini ortaya koyuyor. 

Diyarbakır’da muhafazakâr kesimin eksikliklerini de gözler önüne seriyor. 

İyi örgütlenmeyen, kendi davasında samimi olamayan muhafazakâr kesimler, barodaki yönetim seçiminde başarılı olamıyor.

 Muhafazakârlar Nerede Hata Yapıyor? 

Diyarbakır gibi köklü bir şehirde muhafazakârların başarılı olamaması düşündürücü. 

Yıllarca AK Parti’de il başkanlığı yapmış, belediye meclis üyeliğinde bulunmuş ve hatta HÜDA-PAR’ın görüşlerini savunan birçok hukukçu bulunmasına rağmen, bu kişiler baro seçimlerinde etkili olamıyor. 

Neden mi? 

Çünkü davalarında samimi değiller. 

Halk, samimiyetsizliği fark ettiğinde, bu kesimlerin arkasında durmuyor. 

Kendi davalarını savunurken bile içten davranmadıkları için kazanmaları da mümkün olmuyor. 

İktidarın gücünden faydalanarak başarı elde etmeye çalışmak, kalıcı bir başarı sağlamaz; bu strateji halkı kazanmaktan çok, günü kurtarmaya yöneliktir.

Artık şapkayı önümüze koymanın vakti geldi. İlk önce kendi eksiklerimizi görmemiz gerekiyor. Eleştiriye karşı direnmeyi bırakıp, iç muhasebeyi yapmalıyız. Diyarbakır’da yaşanan olaylar ve sonuçlar, öncelikle muhafazakâr kesimin hatalarını açıkça ortaya koyuyor. Önce çuvaldızı kendimize batırmalıyız, sonra başkalarını eleştirmeye başlamalıyız.

 _Çocukların Kullanılması: Demokrasi ve İnsanlık Ayıbı_ 

Diyarbakır’daki eylemlerde ortaya çıkan bir fotoğraf, bu gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. 

DEM Parti’ye yakın grupların çocukları eylemlerde kullanması kabul edilemez. 

Bu, demokrasinin ayıbıdır, insanlığın kaybıdır.

 Çocukları siyasi emellere alet etmek, övünülecek bir durum değil, aksine utanç verici bir tablodur.

 Toplumsal meseleleri tartışırken önce kendi hatalarımızı görmeli ve kendimizi sorgulamalıyız. Ancak bu şekilde toplumsal barış ve gerçek bir demokrasi inşa edilebilir.



Bu yazı 3164 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI