İnkar, tek başına toplumların helaki için yeterli bir sebep olmayıp diğer amellerle beraber ve onları de tetikleyerek helaka götüren bir etkendir.

Tarihte helaka maruz kalmış toplumlar ibret gözüyle gözden geçirdiğinden günahlarının şekli ile cezalandırma  şekilleri arasında ilginç bağlantılar benzerlikler Sezinlenmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de geçmiş kavimlerin toplumların Yok olma ve çöküşlerini ele alırken, yaşayan toplumlara ısrarla mesaj vermek istemekte ve onlardan ders almayanların sonunda çöküş olacağını vurgulamaktadır.

Bugün insanlık olumlu ve olumsuz tüm gelişmeler de en alt ve üst sınıra yaklaşmakta, bir taraftan bilim bir taraftan teknoloji zirveye tırmanırken, diğer taraftan ahlaki çürümenin derinliklerine yuvarlanmaktadırlar.

Bizden önceki ümmetlerin ve kavimlerin Yok olma sebep olan kötülüklerin tamamına yakın bugün özellikle maddi refah seviyesi yüksek ülkeler de özgürlük adına işlenmektedir her ne kadar teknolojide gelişmiş olduklarından dolayı çok sağlam gibi görünseler de özellikle aile hayatının bozulmuş olması, tabiatı hoyratça kullanma sonucu iklimlerin değişmeye başlaması, gelir adaletsizliği, tüketim çılgınlığı, silahlanma yarışı ve sömürge gibi konular bu medeniyetleri görkemli ancak temeli çürük bir bina gibi yavaş yavaş yok oluşa sürüklemektedir.

Batı medeniyeti sistemini çok sağlam kurduğuna ve bir daha yıkılmayacağına Kani olduğu anda cinsel özgürlük furyasının farkına varmadan önce ailelerin, sonra tüm toplumların yerle bir edeceği gerçeğini gözden kaçırdı. Toplumun Temelli olan ailenin çökmesi ile nesillerin yok olarak evlerinin başlarına yıkılacağını görmediler.

Tarihte Ad'ın yaşadığı tecrübeyi yanlış okuyan semud kavmi kum tepelerinin eteğinde medeniyet kurduğu için helak olduğunu düşündü ve gitti kendine kayalardan gürkanli kentler inşa etti. Ne var ki sorunun Yapı malzemesinden değil insandan kaynaklandığını akıl edemedi de fark edemedikleri bir yerden gelen, dizilerin bağını çözen korkunç bir sesle helak oldular.

Kur'an, toplumların gidişatından peygamberlerin varisleri olan âlimleri sorumlu tutmaktadır. Toplumlarını ıslah eden, önderlik yapan peygamberlerin sorumluluğunu taşıyan âlimler bir sosyolog gibi milletleri inceleyerek sosyal hastalıkları ortaya çıkarıp toplumsal çöküntüyü önleyecek çözümler üretmek ve toplumlarının geleceğini şekillendirmek durumundadırlar.