Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
BU ZAMANDA VEFA VAR MI?
Tarih: 16-10-2021 00:03:00 Güncelleme: 16-10-2021 00:03:00


Pazar günü idrak edeceğimiz Hz. Peygamber (s.a.v)’in doğumu münasebeti ile bizlerde bugün yazımızı Hz. Peygamberin vefaya verdiği önemin üzerinde durduk. Yüce Allah (c.c) bizleri Hz. Peygamberin yolundan gitmeyi ölünceye kadar nasip eylesin. Bu vesiyleyle Tüm islam aleminin mevlid kandilini tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Müslümanın en önemli özelliklerinden biri de vefa sahibi olmasıdır. Çünkü vefa topluma güzellikler katan bir haslettir.
Hz. Peygamber (s.a.v) yirmi üç senelik Risâlet ömründe; nice çile çemberlerinden geçmiş, ümmetini cehennem ateşinden korumak için, her türlü zahmet ve meşakkate tahammül etmiştir. Bir an olsun yorulmamış, bezginlik ve yorgunluk göstermemiş, daima ümmetinin hidayetiyle sevinmiş, ümmetinin huzura kavuşmasıyla dinlenmiştir. Açları doyurmak, O’na kendi açlığını unutturmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in bütün bu fedakârlıkları ve iyiliklerine karşılık, bir mü’minin de Peygamber’ine vefakâr olması lâzımdır. Hz. Peygamber(s.a.v)’in sünnetine sarılmalı, O’nun dâimâ yolunda gitmeli ve O’nun ahlâkından hisse almaya gayret etmelidir. Yani O’na lâyıkıyla ümmet olmaya cehd ü gayret sarf etmelidir. Zira Hz. Peygamber(s.a.v), Vedâ Hutbesi’nde;
“Sakın (günah işleyerek) mahşer gününde yüzümü kara çıkarmayın! (Beni mahcup etmeyin!)” buyurmuştur.
Hz. Peygamber(s.a.v) vefanın fârikası, O’nun emanetine vefadır. Hz. Peygamber (s.a.v)  Vedâ Hutbesi’nde ümmete emânetini şöyle ilan buyurmuştur:
“Size iki şey (emânet) bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe sapıklığa düşmezsiniz:
Biri, Allâh’ın kitâbı Kur’ân;
Diğeri benim sünnetim...”
Peygamberimiz için en mühim mesele, İslâm’ın istikbâli ve tebliği idi. Bu hususta hizmet eden herkese de büyük vefâ gösterdi.
Habeşistan hicretinin üzerinden yıllar geçmişti. Bir defasında Habeşistan hükümdarının elçileri, Rasûl-i Ekrem’in huzuruna geldiler. Hazret-i Peygamber bunlarla yakinen ilgilendi, hatta onlara bizzat hizmet etti. Ashâbın bu hizmeti kendilerinin yapabileceğini söylemeleri üzerine, Peygamber (s.a.v)’in verdiği şu cevap çok mânidardır:
“Bunlar Habeşistan’a göç etmiş olan ashâbıma yer göstermiş, ikrâm etmişlerdir. Buna karşılık şimdi ben de onlara hizmet etmek isterim.”
Vefasızlığın acı bir manzarası da İslâm ülkelerindeki mazlumlara karşı yaşanan duygusuzluktur. Hadîs-i şerifte Müslümanların birbirlerine karşı sevgi, şefkat ve merhametleri; bir bedenin uzuvlarına benzetilmiştir. Bir uzuv ateşlense, nasıl bütün vücut, o ızdırâbı paylaşırsa; müslümanlar da kardeşlerinin yaşadıkları mâtem ve acıları yüreklerinde hissetmelidirler.
Günümüzde İslâm beldeleri, mâtem ülkeleri hâline geldi. Binlerce Müslüman ölüyor, yüz binler evsiz, yurtsuz, aç ve bî-ilâç kalıyor. Bu, onlar için de imtihan, bizim için de imtihan… Onlar için, sabır ve tahammül imtihanı; bizim için ise mü’min kardeşe ensâr olabilme, vefâ gösterebilme imtihanı…
Bizleri ahdine sâdık ve vefâkâr kullarından eyle!.. Başta anne, babalarımız, hocalarımız, vatanımızı bize emanet eden şühedâ ecdâdımız olmak üzere; üzerimizde hakkı olan herkese vefâ ile mukabelede bulunmayı bizlere müyesser eyle!..



Bu yazı 4946 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI