İslam'ın temel öğretileri arasında ilim, amel ve ihlas sahibi olmanın önemi büyüktür. "İnsanlar helâk oldu, ancak alimler kurtuldu. Alimler de helâk oldu, ancak ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sahibi olanlar kurtuldu. İhlâs sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler." Bu hadiste belirtildiği gibi, ilmin gerçek bir değer kazanabilmesi, onun uygulamada yer bulmasına bağlıdır. Bu bağlamda, mühendislikten tıbbî bilimlere kadar her alanda olduğu gibi, İslamî ilimlerde de bilgi, pratikle bütünleşmelidir. Aksi takdirde, ilim kişinin aleyhine bir delil olabilir.

Bugün Diyarbakır’da yaşanan olaylar bu temel ilkeyi bir kez daha gözler önüne sermektedir. Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde yaşanan hadiseler, bu şehirdeki dini ve toplumsal yapının ne denli bozulduğunu açıkça göstermektedir. Diyarbakır, bir zamanlar peygamberlerin ve onların vekillerinin izlerini taşıyan bir şehirken, bugün bu manevi mirasın yok olmaya yüz tuttuğunu görüyoruz.

Diyarbakır’da bir imamın, başka bir imamın eşini kaçırması gibi bir olay, toplumun ahlaki yapısının ve dini liderliğin geldiği içler acısı durumu gözler önüne sermektedir. Bu gibi skandallar, sadece kişisel bir ahlaki çöküşü değil, aynı zamanda toplumsal bir çürümenin de işaretidir. Üstelik bu tür olaylara karşı sivil toplum kuruluşlarından dahi yeterli tepki gelmemesi, durumun vahametini artırmaktadır.

Diyarbakır'da ve genel olarak toplumda yol gösterici rol üstlenen alimler ve din adamları, maalesef bu tür olaylar karşısında sessiz kalmamalıdır. Onlar, topluma örnek teşkil etmeli ve toplumun ahlaki ve manevi değerlerini korumak adına seslerini yükseltmelidir. Alimlerin yoldan çıkması, toplumun da yoldan çıkmasına yol açar.

Bugün Diyarbakır’da İslam'a vurulan darbe, sadece bir imam skandalı ile sınırlı değildir. Medreselerin içinde bulunduğu durum da bir o kadar vahimdir. Medreseler, İslamî ilimlerin öğretildiği ve uygulandığı yerler olmalıdır; ancak bugün bu kurumlar dahi içsel bir değerlendirme ve yenilenme sürecine ihtiyaç duymaktadır.

Diyarbakır'ın bu durumdan kurtulması, güçlü ve ahlaki değerlere sahip bir müftülüğün varlığı ile mümkün olabilir. Şehri ve toplumun manevi yapısını onaracak, Diyarbakır’a yakışır bir müftünün atanması, bu sürecin başlangıcı olabilir. Diyarbakır, sahip olduğu manevi mirasa uygun şekilde, kendini yeniden inşa etmeli ve toplumun güvenini kazanacak liderlerle ilerlemelidir. Toplumun ihyası, ancak ilmiyle amel eden ve ihlas sahibi liderlerin varlığı ile mümkündür. Bu nedenle, Diyarbakır için acil bir değerlendirme ve ıslah süreci gereklidir.