Diyarbakır’ın sorunları yıllardır bitmek bilmiyor.

 Trafik, altyapı, istihdam, eğitim, sağlık, güvenlik gibi birçok alanda ciddi sıkıntı üstüne sıkıntı. 

Bu sorunların çözüm adresi bellidir: Merkezi yönetim, yani iktidar, yerelde belediyeler.

 Çözüm sürecinde bir diğer önemli aktör de sivil toplum kuruluşlarıdır.

Diyarbakır’daki STK’lar bu sorumluluğu ne kadar yerine getiriyor?

Basın olarak bizim görevimiz, bu sorunları yazmak, kamuoyuna duyurmak ve yetkililere hatırlatmaktır.

 Toplum adına hareket etmesi gereken STK’lar, Diyarbakır’ın sorunlarını ne zaman gündeme getirecek? 

Bugüne kadar hangi STK, bir siyasetçiye, hükümete ya da belediye başkanlarına bu kentin sıkıntılarını iletti? 

Hangi gün, Diyarbakır halkının gerçek sorunlarını konuşup, çözüm önerileri sundu?

Ne yazık ki böyle bir çaba göremiyoruz!

STK’lar Eş-Dost Yapılanmasına Dönüştü mü?

Dönüştü!..

Demokrasilerde sivil toplum kuruluşları çok önemli bir yere sahiptir.

 Halkın sesi olurlar, yönetim mekanizmalarını denetlerler, sorunları çözmek için projeler geliştirirler.

STK’lar görevlerini yerine getirirse, birçok sorun çözülür.

 Diyarbakır’daki STK’lar, bu sorumluluklarını unutmuş durumda.

Bugün Diyarbakır’da faaliyet gösteren STK’ların çoğu, adeta eş-dost merkezli yapılar hâline gelmiş. 

Aynı isimler yıllarca, hatta ölene kadar yönetimde kalıyor. 

Görev süresi dolunca ya da vefat ettiğinde ise yerini oğlu, kardeşi ya da yakını makamını devralıyor. 

Bu yapı, STK’ların bağımsız ve şeffaf olması gerektiği gerçeğiyle taban tabana zıt. 

Sivil toplum kuruluşları, kişisel çıkarlar için değil, toplumun faydası için çalışmalıdır.

Devlet, STK’lara destek sağlıyor, fonlar ayırıyor, projeler için kaynak sunuyor. 

Bu destekler, halkın yararına kullanılmak yerine, bazı kişilerin zenginleşmesine hizmet ediyor mu?

Ediyor!..

STK’ların başında bulunan bazı isimler, bu kurumları kişisel menfaat elde etme aracı olarak görüyor mu?

Görüyor!..

 Bazıları ise STK’ları, eşine dostuna iş bulma kapısı olarak kullanıyor mu?

Kullanıyor!..

Bu da yetmezmiş gibi, STK’lar arasında birlik var mı?

 Yok!..

STK’lar birlik olma yerine bölünmüş durumda mı?

Evet!..

Sivil toplum kuruluşlarının en büyük gücü, birlik ve beraberlikten gelir mi?

Gelir!..

Diyarbakır’daki STK’lar arasında ortak bir hareket görmek mümkün mü?

Hayır,!..

 Birçok STK, kendi küçük çevresini koruma derdine düşmüş durumda. 

O yüzden şehirde iki ayrı grup oluşmuş, herkes kendi tarafında hareket ediyor.

Peki, bu durumdan kim zarar görüyor?

Elbette Diyarbakır halkı!

Diyarbakır yıllardır işsizlikle, altyapı eksiklikleriyle, eğitim sorunlarıyla boğuşuyor.

 Gençler işsiz, insanlar geçim derdinde, şehir gelişmiyor. 

Bütün bunlara rağmen, STK’lar bu sorunları dile getirmek yerine, iç çekişmelerle ve şahsî çıkarlarla meşgul oluyor.

Gerçek anlamda çalışan, kent için mücadele eden, halkın hakkını savunan STK’lara ihtiyacımız var.

STK’lar görevini yapmalı mı, halkın yanında durmalı mı?

Görevini yapmalı ve halkın yanında durmalı!..

Sivil toplum kuruluşlarının varoluş amacı belli mi?

Belli!..

Halkın sesi olmak esas mı?

Esas!..

Diyarbakır’daki kimi STK’lar, şu an bu misyonu yerine getiriyor mu?

Hayır!..

 Görevlerini yapmadıkları gibi, şehir için bir araya gelip ortak bir çözüm üretmeyi bile düşünüyor mu?

Cevapsız!..

Diyarbakır’ın çözüm bekleyen onlarca sorunu var. 

İstihdam artırılmalı, yeni yatırımlar çekilmeli, gençlere eğitim ve iş imkânı sağlanmalı.

 Altyapı eksiklikleri giderilmeli, yollar, kaldırımlar, parklar, sosyal alanlar iyileştirilmeli.

Kentin kültürel değerleri korunmalı, tarihi mirası yaşatılmalı.

Tüm bunlar için STK’ların elini taşın altına koyması, halkın yanında durması gerekiyor mu?

Gerekiyor!..

Bugüne kadar Diyarbakır’daki kimi STK’lar, bu şehir için ne yaptı?

Cevapsız!..

Gerçekten Diyarbakır halkının sorunlarını çözmek için çalıştı mı?

Çalıştı, demek zor!..

Sadece kişisel menfaatlerini mi düşündüler?

Yorumsuz!..

Bu sorulara cevap verebilen bir STK var mı?

Nadir!..

Eğer gerçekten halkın sesi olmak istiyorlarsa, önce bu soruları kendilerine sormalılar ve ona göre hareket etmeliler mi?

Etmeli!..

 Aksi takdirde, Diyarbakır kaybetmeye devam edecek.

Diyarbakır, bu şehir bunu asla hak etmiyor!

Canı sıkılan, meşgale arayan yedi-sekiz kişi biraraya gelip, bir günde dernek kurarsa STK olur.

Bu doğru mu?

Yasal mevzuata göre doğru!..

Daha ne diyelim?