Dünya,  yüzyılda bir badire yaşar, dünyaya bu yaşatılır.

Yaşlı dünyaya kimler gelmiş, kimler gitmiş?

Kimler eser bırakmıştır?

Dünya cennet haliyle yaratılırken kim, cehennem provalarıyla savaşlar çıkarmıştır?

Yeryüzünü kirleten, gökyüzünden ne ister?

 Teknoloji çağında inmişiz...

Bilmiyorduk...

Bir ülkenin refahı, üretimden geçiyor imiş...

Üretim olmayan yerlerde gelişme olmaz imiş...

COVID 19 Virüsünün  verdiği hasarın etkisi devam ederken, dünya kuraklıkla karşı karşıya imiş...

Bu gün ülkemizde çiftçi çaresiz imiş...

Duyanı yok imiş...

Tarım ülkesi olan ülke, başka ülkelerden ithalat yapar imiş...

Ülkenin ekonomik dar boğaza düşmesi söz konusu ediliyor imiş...

Muhalefetin olmayışı iddia ediliyor imiş...

Çiftçinin aldığı  tohumu pahalı imiş.

Gübre almadığı için bir çok arazinin çiftçi tarafından edilmediği iddia ediliyor imiş...

 Çiftçinin topraği eklenmesiyle  karşı karşıya durum böyle olursa önümüzdeki yılda gıda enflasyonu yaşanacak imiş...

Çiftinin ektiğinin karşılığı almadığını veya ektiğini masrafını karşılamadığı için tarlasını ekmemesi doğru değil imiş...

Bu dönemde çiftçilerin ekim zamanı, destekleri almasına rağmen, yerinde sayması durumu var imiş...

 Bir çok çiftçi gübre fiyatından şikayetçi imiş...

Ektiği buğday,  gübre vermediği için organik oluyor imiş...

Tarım Bakanlığı, çiftçilerin durumuna vakıfmş...

Vakıf durumda olan Bakanlık, gereken tedbirleri alıyor imiş...

 Duruma müdahale ediliyor imiş...

Tehlike çanları, abartılıyor imiş...

 Aslında çiftçilerin yağmurun yağması halinde verim artacak imiş...

Sulu tarım icin barajlar yapılmış da su azaldığı için kuraklık varmış....

 Bölgemizde bulunan DEDAŞ veya DEPSAŞ, elektrik alanında dev yatırımlar yapıyor imiş...

Adeta geçenlerde çiftçilerin kara gün dostu imiş...

 "Ekim yapmayan çiftçiler, millî geliri düşürüyor imiş...

Hükümet bu konuda  açıklama yapmış.

Maaşını dolarla almayan çalışanlar, bu krize biraz dayanmalı imiş...

AVMler dolup taşarken  esnaf, neden itiraz ediyormuş?

Her şey var imiş...

Otoyollarda araçlar...

Devasa köprüler...

Biri trafikte araç bolluğunu, zenginleşmeye yorumlamış...

Vatandaş, biraz daha dişini sıkmalıymış...

....

Sabah uyandığımda gördüğüm korkulu rüya sonrasında şükrettim.

Gördüğüm rüya imiş...

Ithâl telefonumun alarmıyla yataktan fırladım.

Ithâl diş macunuyla dişlerimi fırçaladım.

Yüzümü ithal musluktan akan suyla yıkadım.

Kâğıt havlu ile duruladım.

Kahvaltı sofrası hazırlanmıştı.

Salam, sosis, sucuk...

Graviyer peynir, fındığı bizden kakaosu Afrika'dan, üretimi Avrupa'dan, sağlıklı, enerji kaynağı, protein deposu fındıklı krema...

Lifli, kepekli ekmek...

Laktozsüz süt...

Şekerli olanını sevmediğim reçeller yerine diyet olanları, masada...

Yeşil, siyah zeytinler...

Kim demiş, hayat durmuş...

Paran varsa her şey ucuz, aslında.

Davet edildiğim toplantı için otel odamdayım.

Her şey güzel...

Otelin dışında olan hayat mı?

Herkes koşturuyor.

Sabah sabah bakıyorum, Fransız balkondan.

Kolumdaki saat, en iyi isviçre saati ve el yapımı. Zamanı şaşırmıyor, kesinlikle.

Biraz oyalanmamak lazım.

Araç, neredeyse gelir.

En lux, full donanımlı bir marka.

Toplantı, "Dünyada Yoksulluğun Önlenebilirlik Aşamasında Gelişen Ülkelerde Yapılacak Çalışmalar" konulu.

....

Gazeteye gitmem için kaldırıliyorum.

Geç kalmışım.

Oldukça yatmış olmalıyım.

Rüya içinde rüya mı gördüm.

Şükrediyorum  yaşadığıma.

Bir yanda varlık bir yanda yokluk.

Ya Rabbim, aklımıza mukayyed ol!...