Haber Merkezi

Diyarbakır Söz Gazetesi’nde yayımlanan haberin ardından oluşan yeni değerlendirmeler, AK Parti Diyarbakır teşkilatında yaşanan krizin görünenin ötesinde daha stratejik bir hedefe dayandığı yönündeki iddiaları güçlendirdi. Kulislerde konuşulanlara göre asıl mücadelenin ilçe başkanlıkları üzerinden bir “hakimiyet alanı” oluşturma çabası olduğu ifade ediliyor.

Diyarbakır Söz Gazetesi’nin, AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Ömer İler ve il–ilçe teşkilatlarında yaşanan istifa ve görevden almaları konu alan haberinin yankıları sürerken, parti kulislerinde yapılan yorumlar tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı. Son dönemde yapılan ilçe başkanı atamalarının, salt teşkilat düzenlemesi değil, il başkanlığı sürecine giden yolun taşları olarak değerlendirildiği öne sürüldü.

“KİMİN OLURU, KİMİN HÂKİMİYETİ?”
Parti çevrelerinde dile getirilen değerlendirmelere göre, son atanan ilçe başkanlarının kimin onayı ve yönlendirmesiyle göreve getirildiği, Diyarbakır’daki güç dengelerini doğrudan etkileyen bir unsur haline geldi. Bölgede yaygın olan söylentilerde, ilçe başkanlarının performansından bağımsız olarak, uygun görülse de görülmese de görevden alınabileceği, yerine ise belirli isimlerin “kendi adamlarını” atamak için zemin yokladığı iddia ediliyor.

Bu durumun, teşkilat içi rekabeti derinleştirdiği ve ilçe teşkilatlarının birer birer belirli grupların kontrol alanına dönüştürülmeye çalışıldığı şeklinde yorumlandığı ifade ediliyor.

BÖLGE KOORDİNATÖRLERİ VE İLİŞKİ AĞLARI
Kulislerde en çok konuşulan başlıklardan biri ise bölge koordinatörleriyle Diyarbakır’daki bazı siyasi aktörler arasındaki ilişkiler oldu. Yapılan atamalar incelendiğinde, ilçe başkanlarının kimler tarafından önerildiği ve hangi kanallar üzerinden Genel Merkez’e taşındığına bakıldığında, bu ilişkilerin açık biçimde görülebildiği ileri sürülüyor.

Bu çerçevede, ilçe başkanlığı atamalarının tesadüfi olmadığı, aksine planlı ve aşamalı bir sürecin parçası olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

ASIL HEDEF: İL BAŞKANLIĞI MI?
Parti içi değerlendirmelerde öne çıkan en çarpıcı yorum ise, yaşananların nihai hedefinin İl Başkanı Ömer İler’in görevden alınma sürecini hazırlamak olduğu yönünde. İlçe teşkilatlarının büyük bölümünde kontrol sağlandıktan sonra, il başkanının yalnızlaştırılacağı ve bu durumun Genel Merkez nezdinde “teşkilat desteğini kaybettiği” algısını oluşturmak için kullanılacağı iddia ediliyor.

Bu nedenle, son dönemde İl Başkanı İler hakkında art arda gündeme gelen iddiaların, sadece bireysel tartışmalar değil, daha büyük bir siyasi mühendisliğin parçası olduğu yönünde görüşler ağırlık kazanıyor.

KAMU KURUMLARI TARTIŞMANIN MERKEZİNE ÇEKİLDİ
Öte yandan, İl Sağlık Müdürlüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü gibi Diyarbakır’da yoğun saha çalışması yürüten kurumların da bu sürece dahil edilmesinin, tartışmayı daha da derinleştirdiği ifade ediliyor. Bazı çevreler, parti içi hesaplaşmaların kamu kurumları üzerinden yürütülmesinin hem kurumsal işleyişe hem de partiye zarar verdiği görüşünde birleşiyor.

“SORUN İSİMLER DEĞİL, YÖNTEM”
Sonuç olarak yapılan değerlendirmelerde, Diyarbakır’daki krizin münferit kişilerden ziyade yöntem ve güç paylaşımı sorunu olduğu vurgulanıyor. İlçe başkanlıkları üzerinden kurulan denklemin, il başkanlığına uzanan bir stratejinin parçası olduğu ve önümüzdeki süreçte bu mücadelenin daha da görünür hale geleceği ifade ediliyor.