Bugun...



ASTP Kurucu Başkanı Kır: Kudüs esarette olduğu müddetçe Filistin sorunu bitti demek inancımıza aykırıdır

Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP) Kurucu Başkanı Mustafa Kır, HAMAS ile işgalci siyonistler arasındaki ateşkes sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

facebook-paylas
Tarih: 14-10-2025 00:01

ASTP Kurucu Başkanı Kır: Kudüs esarette olduğu müddetçe Filistin sorunu bitti demek inancımıza aykırıdır



    

 

ASTP Kurucu Başkanı Mustafa Kır,  yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023 tarihine kadar Gazze’de yaşananların 76 yıllık bir birikimin sonucu olduğunu söyledi.

Kır, somut kazanımların önemli olmakla birlikte, Mısır’da imzalanacağı belirtilen paket içindeki muğlak maddelerin Gazze ve HAMAS’a ağır şartlar getirdiğini; özellikle silahsızlandırma, altyapı tahribi ve manda yönetimi gibi unsurların endişe yarattığını vurguladı, ayrıca İslam ülkelerinin daha kararlı bir dayanışma göstermemesi halinde kalıcı çözümün mümkün olamayacağını belirtti.

"7 Ekim 2023, 76 yıldır süren zulümlerin bir sonucudur"

Kır, "7 Ekim 2023 tarihi, Filistin halkının aşağılanması, topraklarının işgal edilmesi, kutsal mekânlarına saldırılması ve Filistinli gençlerin, çocukların israil zindanlarına atılması gibi birçok olayın birikimi sonucundameydana gelmiştir. Gazze, HAMAS ve El Kassam Tugayları öncülüğünde 7 Ekim 2023 tarihinde bir operasyon yapıldı. Bu saldırı bir başlangıç değil; 76 yıldır süren zulüm, işkence ve her türlü aşağılamanın bir sonucu olarak yapıldı." dedi.

 

"israil tam bir hezimete uğradığı anda başta ABD ve işbirlikçileri hemen yardımlarına koştular"

Mücahitlerin yaptıklarının tüm dünyayı kendine hayran bıraktığını vurgulayan Kır, şunları aktardı: "İlk etapta Demir Kubbe delindi; dünyanın en modern ordusuna sahip olan israilin polis merkezleri, askerleri ellerinden alındı. Ancak israil tam bir hezimete uğradığı anda başta ABD ve işbirlikçileri hemen yardımlarına koştular. Filolarıyla, uçaklarıyla ve insan kaynaklarıyla, israilin yanında yer aldılar ve israili bu hezimetten kurtardılar. Ancak şunu da ifade edeyim: İslam ülkeleri ve liderleri, Gazze halkını, HAMAS’ı ve El Kassam gibi direniş örgütlerini yalnız bıraktılar. Bunun sonucunda israil tekrar toparlandı. Uçaklarıyla, denizden, havadan ve karadan Gazze üzerine saldırdı. Bilindiği üzere bu süreç tam iki yıl, yani 733 gün sürdü, Gazze halkına soykırım uygulandı. Neticede 178 bin yaralı, 67 bin şehit ve 2 milyon 300 bin Gazzeliyi zorunlu göçe tabi tutmak suretiyle ve bir de 20 yıldan beri uygulanan ambargo sebebiyle Gazze halkı ölüme ve açlığa mahkûm edildi. Sonunda insanlık vicdanı harekete geçti. Sumud Filosu önderliğinde dünyanın çeşitli bölgelerinden, 50'yi aşkın ülkeden dilleri, dinleri, ırkları ve cinsiyetleri farklı ama vicdan sahibi insanlar bir araya gelerek ablukanın delinmesi için girişimde bulundular. 20 yıldan beri Gazze'ye uygulanan ambargoyu delmek Gazze halkına, çocuklara, bebeklere, yaşlılara, kadınlara ilaç olmak su olmak… yiyecek giyecek her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için ablukayı delme hareketi başlattılar. Ve yine burada, İslam coğrafyasının pasifliği yüzünden uluslararası sularda her bir tekne ve gemi siyonist güçler tarafından yakalanarak derdest edilerek kendi ülkelerine gönderdiler. Bunun neticesinde, dünyanın ayağa kalktığı, vicdanların harekete geçtiği bir dönemde, israilin yalnızlaştırıldığı; Trump yönetimi ve ABD hükümetinin vicdanlarda mahkûm edildiği bir anda ve herkesin Gazze dostu Filistin dostu olduğu bir anda bir 'barış' furyası ortaya çıktı."

 

"israil Gazze topraklarına ait kritik ve stratejik bazı noktaları hâlâ elinde tutuyor"

Yapılan ateşkes anlaşması maddelerinin Netanyahu ve Trump tarafından hazırlandığına dikkat çeken Kır, "Şartları, Netanyahu ve Trump tarafından belirlenen 21 madde yazıldı. İlk maddeye, Katar'a israilin saldırıları nedeniyle özür dilemesi konuldu; bu maddeyi gerçekleştirdiler. Sonra 20 maddelik bir plan ortaya koydular. Planın en önemli maddelerinden biri ve şu anda uygulamaya sokulan soykırımın durdurulması amacıyla ateşkesin sağlanması, karşılıklı esir takaslarının yapılması ve Gazze’ye insani yardımların ulaşması oldu. Cuma günü saat 12.00 itibarıyla ateşkes sağlandı. Ancak şunu belirtmeliyim ki, insanlar ateşkes umuduyla sevinç çığlıkları atarken dahi, israil saldırılarını sürdürdü; onlarca kişiyi öldürdü ve onlarca kişiyi de yaraladı. Cuma günü saat 12.00 itibarıyla ateş kesildi. Kendilerine belirlenen geri çekilme noktasına kadar, sarı çizgiye kadar çekildiler. Buna rağmen yine israil Gazze topraklarına ait kritik ve stratejik bazı noktaları hâlâ elinde tutuyor. Şu anda toprakların yaklaşık yüzde 53’ünü elinde tutuyor." ifadelerine yer verdi.

"Bu bir anlaşma değil, bir ateşkestir"

Kır, "Burada açlıktan kırılma noktasına gelmiş Gazze halkına yardımların düzenli ulaşması, tüm kapıların açılması; esir takaslarının yapılması ve ateşkesin kalıcı hâle gelmesi öncelikli maddeler olarak öne çıktı. Bu anlaşma, rol üstlenen ülkelerle birlikte Mısır’da imzalandı. Burada şunu vurgulamak isterim: Bu bir anlaşma değil, bir ateşkes niteliğindedir. Gazze ve HAMAS ortaya konulan şartları kabul etmediği takdirde israile soykırımı devam ettirme hakkını tanıyan bir ateşkes veyahut anlaşma. Geride 17 madde var. Bunların içinde çok muğlak maddeler var. Bunlar net değil. Bunlardan en önemlilerini söyleyeyim: Birincisi, HAMAS ve ona bağlı direniş örgütlerinin silahsızlandırılması; altyapının tamamen tahrip edilmesi, HAMAS ve direniş gruplarının yönetimde söz hakkı olmaması; Gazze’nin, Filistin’in manda yönetimine teslim edilmesi gibi maddeler öne çıkıyor. Başında Trump olacak ve 'Irak katili' olarak bilinen İngiltere eski Başbakanı Tony Blair Gazze'yi Filistin'i yeniden dizayn edecek. HAMAS tüm ağır ve hafif silahlarını bırakacak; silahsızlandırılacak ve tabiri caizse etrafa zarar veremeyen bir örgüt hâline dönüştürülecek. İsteyenler ise Filistin’in dışına gönderilecek." diye konuştu.

 

"Kudüs israilin işgal altındayken orada kalıcı bir barış sağlanabilir mi?"

Anlaşmada işgalci siyonistlere herhangi bir yaptırımın olmadığına dikkat çeken Kır, "Şimdi şu soruyu sormak lâzım: Peki burada savaşan kim? HAMAS, Gazze ve israil. Neden birini silahlandırıyorsunuz da diğerinin silahı, gücü hakkında hiç söz etmiyorsunuz? Şimdi israil sadece Gazze’ye mi saldırmıyor ki! israil Doğu Kudüs’ü, kutsal mekânların bulunduğu Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Kudüs’ü işgal etmiş ve kendisine başkent yapmış. Madem bir yenilenme ve madem bir barış tesis edilecek, Kudüs israilin işgal altındayken orada kalıcı bir barış sağlanabilir mi? Batı Şeria'nın 500'e yakın yerleşim alanı siyonist israil tarafından işgal edilmiş; hâlâ orada da ayrı bir soykırım biçimi uygulanmakta. Orayla ilgili herhangi bir söz verildi mi? Hayır. Şimdi bütün istekler, talepler Gazze’den, HAMAS’tan bekleniyor; israile yüklenen bir sorumluluk yok. Baştan beri talep edilen esir takasıydı. Esir takası ile birlikte şu anda israilli esirlerin ölü veya yaralı… 22 canlı olan esir teslim edildi. Ölmüş olanların bulunması hâlinde teslim edilecek. Filistin'e ait 2 bine yakın esir ya da mahkûm (tutuklu) serbest bırakılacak ama geride binlerce on binden fazla esir veya tutuklu hâlâ israilin elinde. Gazzeli, Filistinli kardeşlerimiz onların elinde olacak." şeklinde konuştu.

"Ya bizim şartlarımızı kabul edeceksiniz ya da yok olacaksınız"

HAMAS'a 'ya bizim şartlarımızı kabul edersiniz ya da yok olacaksınız' dayatmasına da dikkat çeken Kır, "Herhangi bir aksama durumunda eğer HAMAS (İzzetin El Kassam Tugayları) ellerindeki silahları teslim etmez, yönetimde söz sahibi olmak için direnir veya yeraltı sığınaklarının imha edilmesine karşı direnç gösterirlerse israile, Trump diyor ki: 'güvence veriyorum. Kaldığın yerden devam edebilirsin.' Bu durum Gazze halkı için büyük bir tehdittir. Burada bir de mecazi bir örnek var; 40 katır, 40 satır tabiriyle anlatılan: Eskiden suçluyu krala getirirler ve sorarlarmış, '40 katır mı istersin, yoksa 40 satır mı?' diyelim ki 40 katırı seçen, katırlara bağlanıp paramparça olurmuş; 40 satır seçeneği ise idam gibi daha ağır bir cezaya işaret edermiş. Bugün söylenen şu: Ya bizim şartlarımızı kabul edeceksiniz ya da yok olacaksınız. 8 İslam ülkesi, Gazze ve HAMAS’ın öncülerini ikna etmeye çalıştı; buradan kendilerinden Allah razı olsun. Ancak 2 yıldır her gün onlarca kişi, çocuk ve bebek katledildi. Bugün bakın: 20 binden fazla çocuk, 12.500'den fazla kadın, 67 binden fazla sivil halk israil bombardımanlarıyla paramparça edilmiş. Moloz yığınlarının altında kalmış. Ortada Gazze diye bir şey kalmamış. Camiler, hastaneler, postaneler, sağlık merkezleri ve Birleşmiş Milletler’e ait okullar bile yerle bir edilmiş. Buna rağmen Gazze halkı onurundan ve şerefinden ödün vermeden 2 yıldan beri savaşmışlar. Bu her milletin yapabileceği bir şey değil. HAMAS yetkilileri ve ona bağlı örgütlerin silahlarını terk edeceklerine dair herhangi bir taahhütte bulunmamışlar. Bunlar 17 maddenin içerisinde ileride ne olur onu bilemiyoruz. Allah, Gazze halkının ve tüm mazlumların yardımcısı olsun." dedi.

 

"İslam ülkelerinin pasifliği Gazze’yi savunmasız bıraktı"

Gazze konusunda İslam ülkelerinin sınıfta kaldığını dile getiren Kır, "Şunu söylemek isterim: Eğer bu 8 İslam ülkesi ve İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı 57 İslam ülkesi, bugün anlaşma yönünde Gazze'ye yaptıkları baskıyı dayatmayı israile yapmış olsalardı. Birlikte olup Gazze'ye temel gıda ve ihtiyaçlarını sokabilmiş olsalardı. Bugün ortadaki bu sonuç olmayacaktı. Gazze daha dirençli olurdu; oradaki halkın onuru ve şerefi zedelenmezdi. Bugün yardım tırları Gazze’ye giriyor ama düzenli dağıtım yok. Ateşkes sağlandı ama Gazze halkının geri döneceği evleri, eşyaları yok; herkes yıkıntılarla karşılaştı. Kış geldi; bu halkın derme çatma çadırlarla kışı geçirme imkânı sınırlı. Gazze’nin moloz yığınları temizlenecek İslam ülkeleri bunu yapacaklar. Müteahhitliğini Trump alacak. Kendi yandaşlarına, ailesine çevresine batılılara burayı yeniden imarını sağlayacaklar. Ama orayı tekrar güvenli bir bölge olmasını kesinlikle garanti edemeyecekler. Çünkü orada güvenilmez bir israil var. Orada saldırgan bir israil var. israilin hedefinin, arz-ı mev‘ud olduğunu herkes biliyor. Sadece Gazze ve Filistin değil, ülkemizin toprakları da bunun içerisinde olmak üzere Lübnan’ı, Suriye’yi, Yemen’i ve Körfez ülkelerinin hepsi bu vaat edilen topraklar içerisindedir. Şu anda Gazze’de ateşkes sağlansa bile israil saldırısını bırakmayacak. Yeme', İran'a saldıracak. Zaten işgal etmiş Suriye güneyini oradaki toprakları tahkim altına alacak. Bu saldırılarını ve yayılmacı politikalarını devam ettirecek. İşte bu 8 İslam ülkesinin Gazze için verdiği garantörlüğün güvencesi oldukça sınırlıdır. Eğer israil sözlerini tutmaz ve Gazze’ye yeniden saldırı başlatırsa, bunların hiçbir güvencesi yok. Yani, anlaşmanın şartları Gazze halkı ile ilgilidir. Ama israili zorda bırakacak, onu mecbur kılacak bir madde yok." dedi.

"Gazze sorunu bitmiş değil; Filistin sorunu bitmiş değil"

İslam ülkelerinin halklarına ve liderlerine seslenen Kır, şunları aktardı: Şu anda ortada sadece üç maddenin uygulandığı bir ateşkes yapılmış israil belirli bir sınıra çekilmiş. Gazze’ye yardım konvoyları girmeye başlamış, esirler takas edilmiş… Bu bizim için ateşin bir gün bile durması bakımından önemlidir; vicdanları bir nebze rahatlattı diyebilirim. 'Sulhda hayır vardır' ayeti kerime sulhu tavsiye diyor ama sulhu kiminle yaptığınız da çok önemlidir. Sözünde durmayan, vaadini yerine getirmeyen ve şu süreç içerisinde bile 3 defa ateşkesi bozup tekrar soykırıma devam eden bir israile siz sulh yapıyorsunuz. Ey millet: Bu durum yalnızca kısa bir duraklama dönemi verdi. Gazze sorunu bitmiş değil; Filistin sorunu bitmiş değil. Kudüs esarette olduğu müddetçe imanlı ve inançlı insanlar tarafından Gazze sorunu Filistin sorunu bitti demek bizim inancımıza aykırıdır. Kudüs esaret altındayken Gazze’yi özgürleştiremezsiniz. Filistin topraklarını özgürleştirmeniz mümkün değildir. Müslümanları, Müslümanların vicdanlarını ve İslam ülkelerinin de özgür, bağımsız olduğunu söyleyemezsiniz."

"Sadece israile ve ABD’ye karşı çıkıp sadece kınamak meseleyi çözmüyor"

"Bugünden itibaren Gazze’nin, Filistin’in ve Kudüs’ün kurtuluşu için toparlanma süreci olarak dün yapamadıklarımızı bugün yapmamız gerekiyor." diyen Kır, "Bugün birleşmemiz gerekiyor. Sumud Filosu bunu gösterdi. Ben baştan beri isterdim ki Sumud Filosu yerine sivil aktivistlerin yerine devletler güçlerini birleştirsinler; zalim israile karşı birlikte hareket etsinler isterdim. Ama Smud Filosu dünyanın gözünü açtı; uyuyan ve körelen vicdanların yeşermesini sağladı. Onların her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum; böyle bir çığır açtıkları için Allah kendilerinden razı olsun. Bu süreç sivil topluma da bir mesaj verdi. Sivil toplumun nasıl olması gerektiği konusunda da Sumud Filosu bir mesaj verdi. Buna göre yeniden kendimizi gözden geçirmemiz lazım. Yeniden nefsimizi muhasebe etmemiz lâzım. Demek ki sadece israile karşı çıkmak, ABD’ye karşı çıkıp sadece kınamak meseleyi çözmüyor. Kendimize de iğneyi batırmalıyız. Kendi yöneticilerimizi sorgulamamız ve israili yalnızlaştırma yönünde büyük bir adım atması lazım." ifadelerine yer verdi.

 

"Gazze’nin bu hale gelmesinin sebebi sadece Batılı ülkeler değildir; İslam ülkelerinin de burada vebali ve günahı vardır"

Kır, "israil 2 yıldır bu savaşı devam ettiriyorsa; Gazze bugün yalnız kalıyorsa, Gazze’nin yalnız bırakılması ve israilin yalnızlaştırılmaması; ticaretini, siyasetini, askeri ve diplomatik ilişkilerini İslam ülkeleri dâhil devam ettirmesi sebebiyle israil bu gücü kendinde bulmuştur. Bunun için bunları dikkate alıp, gerçek anlamda eğer dostumuz Gazze ise ona göre davranmamız lazım. Dostumuz Trump ise açık ve net bir şekilde onun yanında olduğumuzu kabul ettirmemiz lazımdır. Sonuç olarak şunu söylüyorum: 2 yıldır devam eden bu savaş, sözde 'yüzyılın antlaşması' diye sunulan maddelerin uygulanmasından başka bir şey değildir. Maddeleri inceleyin. Eğer Filistin yönetiminden birileri bunları kabul etmiş olsaydı imza atarlardı; kabul etmediler. Kabul etmedikleri için o zaman israile 'vur, Gazze’yi soykırımını uygula. Yak, yık, öldür' bu noktaya getir dediler o da gereğini yaptı. Gazze’nin bu hale gelmesinin sebebi sadece Batılı ülkeler değildir; İslam ülkelerinin de burada vebali ve günahı vardır. Bu anlaşmanın veya ateşkesin imzalanmasıyla kimse kendisini vebalden kurtaramaz; bunun cezasını mutlaka çekecekler." diye konuştu.

"80 bine yakın insan öldürüldü, bunun vebalini kim çekecek?"

Son olarak Kır, "Şimdi bakın: israil burada aklanacak. Uluslararası Adalet Divanı’nın kararları soykırımcı olduğuna dair tescil yapıldı. O kenara bırakılacak. Uluslararası Ceza Mahkemesinin israil savaş kabinesinin görüldüğü yerde tutuklanması derdest edilmesi ile ilgili maddeleri hasır altına alınacak. Ne olacak şimdi? 80 bine yakın insan öldürüldü, bunun vebalini kim çekecek? Bunların cezasını kim ödeyecek? 180-200 bine yakın insan yaralandı. 2 milyon 300 bin Gazze halkı yerinden yurdundan edildi, göçe zorlandı. Gök ettirildi. Aç bırakıldı açlığa ölüme mahkum edildi. Buna sebep olanlar şimdi hiçbir şey yokmuş gibi biz israil ve Gazze ile anlaşma imzaladık diye hiç kimse zafer havasına girmesin. Bu bir zafer değildir. Elbette çocukların ölmemesi, açlıktan ölmenin önlenmesi; gıdaya, ilaca ve suya erişimin sağlanması çok önemlidir; bunu takdir ediyoruz. Ancak bir tabir vardır: 'Basra harap olduktan sonra…' Gazze harap olduktan, bu kadar insan öldükten ve yaralandıktan sonra ateşkes… Niçin ateşkesi baştan hayata geçirmediniz? Madem gücünüz vardı, neden zorlamadınız bunu? Bu soruyu soruyorum." dedi. 




Bu haber 147 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNCEL Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI