|
Tweet |
Meclis kürsüsünden konuşan Güneş, YÖK’ün bilgi üretimi, bilginin toplumsallaşması ve bilgiye erişimin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirterek, “12 Eylül, devrimci ruhu bastırmak için tüm halkları ve kurumları denetim altına alan karanlık bir dönemdi. Dün ölüm yıl dönümü olan Erdal Eren’i saygıyla anıyorum” ifadelerini kullandı.
Üniversitelerin akademisyenleri, öğrencileri ve emekçileriyle birlikte bu baskı düzenine rağmen geri adım atmadığını vurgulayan Güneş, İsmail Beşikçi’den 1402’liklere, Barış Akademisyenleri’nden öğrenci hareketlerine uzanan mücadele geleneğine dikkat çekti. Güneş, “Sessiz binalara dönüştürülmek istenen üniversiteler, öğrencilerin ve akademisyenlerin mücadelesiyle özgürlük mekânları olmaya devam ediyor” dedi.
“YÖK’ün dili piyasanın dili”
YÖK’ün internet sitesindeki misyon ve vizyonuna da değinen Güneş, kullanılan dilin piyasa merkezli olduğunu belirterek, “Rekabet, mükemmellik, paydaşlık… Hepsi piyasa lügatı. YÖK kendini ‘dünya lideri’ ilan ediyor ama gelin bu iddianın gerçek yüzüyle yüzleşelim” diye konuştu.
Güneş, üniversitelerde şahsa özel kadro ilanlarının artık sistematik bir sorun hâline geldiğini ifade ederek, Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve Mardin Artuklu Üniversitesi örneklerini hatırlattı. YÖK’ün bu sorumluluğu aday akademisyenlere yüklediğini belirten Güneş, “Kişiye özel açılan kadroları tespit etmek sizin göreviniz değil mi? Kendi sorumluluğunuzu neden genç akademisyenlerin omzuna yüklüyorsunuz?” diye sordu.
“Her yere üniversite açmak yetmiyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin her yerine üniversite açıldığı” yönündeki açıklamalarını da eleştiren Güneş, mezunların durumuna dair hiçbir izleme mekanizması olmadığını söyledi. EUROSTAT verilerine dikkat çeken Güneş, “Türkiye’de her 3 gençten 1’i ne eğitimde ne istihdamda. Bu oran AB ortalamasının üç katı. OECD ülkeleri arasında üniversite mezunu genç işsizliğinin genel işsizliğin üzerinde olduğu tek ülkeyiz” dedi.
“Barış akademisi inşa edilmelidir”
Konuşmasının sonunda barış vurgusu yapan Güneş, barışın sesinin akademi dâhil hiçbir alanda bastırılamayacağını belirterek, “Sürgünde olan Barış Akademisyenlerinin geri döndüğü, barış akademisinin inşa edildiği bir düzen kurulmalıdır” çağrısında bulundu.
