|
Tweet |
CHP’nin İmralı’ya gitme yönündeki kararı, parti içinde ve kamuoyunda sert tepkilere yol açtı. Komisyonda yer alan ve her ikisi de Diyarbakırlı olan iki CHP’li Kürt milletvekilinin, alınan bu karar nedeniyle kamuoyu karşısında zor durumda bırakıldığı belirtiliyor. Siyasi çevreler, bölge dinamiklerini yakından bilen bu isimlerin sessiz kalmasının toplum tarafından kabul edilebilir bir tutum olmadığı görüşünde birleşiyor.
“Siyaseti Kendimiz İçin Değil Halk İçin Yapıyoruz”
Karara yönelik eleştirilerde, halkın taleplerini yok sayan bir siyasi yaklaşımın temsil sorumluluğu ile bağdaşmadığı vurgulanıyor. “Biz siyaseti kendi adımıza değil, halkımız adına yürütüyoruz. Halkın talep ettiği yönde tutum almak yalnızca bir tercih değil, temsil sorumluluğunun gereğidir” denilerek, CHP yönetiminin attığı adımın özellikle bölgede yaşayan seçmenler açısından ciddi bir kırılma yarattığı ifade ediliyor.
“Sessizlik Artık Siyaseten Maliyeti Olan Bir Tutumdur”
Siyasi çevreler, seçmenin hassasiyetlerini ve beklentilerini yakından bilen komisyondaki vekillerin sessizliğinin artık siyaseten bir maliyet doğurduğunu belirtiyor. Toplumun iradesini yansıtmayan her duruşun inandırıcılığı zedeleyeceği ifade edilirken, CHP’nin İmralı kararıyla bölgede güven kaybına yol açtığı dile getiriliyor.
“Açık, Net ve Tutarlı Bir Tavır Şarttır”
Eleştirilerde, parti içindeki sorumluluk sahiplerinin, karar mekanizmasını yönetenlerin ve komisyonda yer alan vekillerin bölge gerçeklerini göz önünde bulundurarak daha açık ve net bir tutum sergilemeleri gerektiği vurgulanıyor. Görev ve temsil bilincinin, özellikle hassas konularda toplumun beklentisi doğrultusunda hareket etmeyi zorunlu kıldığı ifade ediliyor.
Karara ilişkin tartışmaların CHP içerisinde önümüzdeki günlerde daha da büyümesi bekleniyor.
