Bugun...



ÇOCUK HAKLARI VE TERBİYESİ: GELECEĞİN İNŞASINDA EN DEĞERLİ SORUMLULUK

Bu hafta Cuma sohbetimizin konuğu Diyarbakır il müftü yardımcısı Murat EREN. Eren ile Çocuk hakları üzerinde konuştuk.

facebook-paylas
Tarih: 21-11-2025 00:01

ÇOCUK HAKLARI VE TERBİYESİ: GELECEĞİN İNŞASINDA EN DEĞERLİ SORUMLULUK



Mehmet Zeki Özer

Toplumların gelişmişliğini ölçen birçok kriter vardır; ekonomik verilerden teknolojik ilerlemeye kadar uzanan geniş bir yelpaze… Ancak bütün bu göstergelerin ötesinde, bir toplumun çocuklarına nasıl muamele ettiği, onların haklarını nasıl koruduğu ve terbiyelerini nasıl şekillendirdiği, gerçek medeniyet seviyesini belirleyen en önemli ölçüttür.
Bugün çocuk hakları konuşulurken mesele sadece fiziksel güvenlikten ibaret sanılıyor. Oysa işin özü çok daha derindir: Bir çocuğun duygusal gelişimi, onurunun korunması, kimlik bilincinin sağlıklı biçimde oluşması, adalet duygusunun yerleşmesi, sosyal hayata dair güven duyması ve en önemlisi sevildiğini bilmesi… Bunlar hep birer hak, aynı zamanda birer emanettir.
Peygamberimizin Çocuklara Verdiği Değer
İslâm’ın çocuk anlayışı, sevgi temelli bir hürmeti merkeze alır. Hz. Peygamber (s.a.s.), çocuklarla konuşmuş, onları dinlemiş, omzuna almış, isteklerini önemsemiş ve ashabına da böyle davranmalarını tavsiye etmiştir. Rivayetlerde Efendimiz’in torunlarını öptüğünü gören bir bedevinin:
“Benim on tane çocuğum var, hiçbirini öpmüş değilim.” demesi üzerine Peygamberimizin şu cevabı verdiği nakledilir:
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhârî, Edeb, 18)
Bu hadis bile tek başına büyük bir pedagojidir. Çünkü çocuk eğitiminin temeli merhamet, sabır ve anlayıştır. Merhametin olmadığı bir evde terbiye değil, sadece baskı olur. Baskı altında yetişen çocuk ise ya kırılır ya da ilerleyen yıllarda kırmaya başlar.
Hak ve Terbiye Dengesi
Çocuk haklarını vurgularken terbiyeyi arka plana atmak da büyük bir yanlıştır. Haklar çocuğun korunmasını sağlarken, terbiye çocuğun karakterini inşa eder. Bu iki kavram birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır.
Terbiye; bağırmak, tehdit etmek, sindirmek değildir. Asıl terbiye, çocuğun gözünde güvenilir bir model olmaktır. Anne-baba dürüst davranıyorsa, çocuk dürüst olur; adaleti görebiliyorsa adil olur; nezaketi duyuyorsa nazik olur. Çünkü çocuklar söylediklerimizden ziyade yaptıklarımızı öğrenirler.
Bu sebeple Kur’ân’ın, çocuklara davranış konusunda ebeveynleri “adaletli olmaya” çağırması son derece anlamlıdır:
“Adaleti gözetin. Şüphesiz Allah adaletli olanları sever.” (Hucurât, 49/9)
Adalet sadece hukukun konusu değildir; evde gösterilen küçük adaletsizlikler bile çocuğun ruhunda iz bırakır.

Modern Dünyanın Çocukları: Tehlikeler ve Sorumluluklar
Günümüz çocuklarının hayatı önceki kuşaklara göre çok daha karmaşık. Dijital mecralar, oyun bağımlılığı, sosyal medya baskısı, gösteriş kültürü, takıntılı beğeni arayışı ve mahremiyetin giderek kaybolması… Bunların tamamı çocuk haklarını tehdit eden alanlardır.
Bugün sosyal medyada çocuklar birer “içerik” hâline getirilebiliyor. Oysa çocuğun fotoğrafını paylaşmak bile bir hak ihlaline dönüşebilir, çünkü çocuk mahremiyetini koruma bilincine sahip değildir. Ebeveynin görevi de onun yerine bu bilinci korumaktır.
Ayrıca ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde aile içi iletişim zayıflayabiliyor. Stres altında yetişen çocuk, sevgi ve güven duygusundan mahrum kalabiliyor. Oysa psikoloji bilimi bize gösteriyor ki çocuk, en çok “zamanın ve ilginin” eksikliğini hisseder. Oyuncak eksikliği değil, “ilgilenilme” eksikliği kişiliğinde boşluklar oluşturur.
Manevi Terbiye: Ruhun Gıdasını Unutmamak
Çocuğun maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçları da vardır. Sevgi, dua, hikmetli sözler, doğru örneklik, ibadet bilinci ve kul hakkı hassasiyeti… Bunların hepsi bir terbiyedir. Hz. Ali (r.a.)’nin şu sözü bu konuyu çok özlü biçimde özetler:
“Çocuklarınızı yaşadıkları zamana göre yetiştirin. Çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır.”
Bu ifade bir taraftan yeniliğe açıklığı öğütlerken, diğer taraftan dinî ve ahlaki değerlerin çağlara sığmayan evrenselliğine işaret eder. Çocuğu modern hayatın gereklerine göre hazırlarken, ahlaki pusulasını kaybetmemesini sağlamak anne-babanın en temel vazifesidir.
Geleceği Korumanın En Emin Yolu
Her çocuk, yeni bir dünyanın müjdecisidir. Ona vereceğimiz her değer, toplumun yarınını inşa eder. Çocukların haklarına saygı göstermek, terbiyelerini ihmal etmemek, onları anlamaya çalışmak ve geleceğe özgüvenle hazırlamak, bir toplumsal iyilik hareketi olarak görülmelidir.
Kısacası:
Bir çocuğu korumak, aslında bir toplumu korumaktır.
Bir çocuğu iyi yetiştirmek, bir geleceği yeniden yazmaktır.
Ateşten Koruma Sorumluluğu: Ayetin Işığında Çocuk Terbiyesi
Toplumların geleceği çocuklarla şekillenir. Ancak çocuk eğitimi, sadece dünyevi bir yatırım değil, aynı zamanda uhrevî bir sorumluluğun da adıdır. Kur’an’ın en sarsıcı uyarılarından biri olan
 “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun” (Tahrîm 66/6) ayeti, ebeveynlik kavramına derin bir anlam yükler. Bu ayet, çocuk terbiyesinin bir tercih değil, ilâhî bir emir olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Korumanın İlk Adımı: Bilinçli Ebeveynlik
Ayetin “koruyun” emri, sadece fiziksel tehlikelerden uzak tutmayı değil, çocukların imanını, karakterini, ahlakını ve fıtratını korumayı da kapsar. Çünkü çocuk, doğuştan temiz bir fıtratla dünyaya gelir. Nitekim Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Her çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne-babası onu (bulunduğu aile ortamına göre) şekillendirir.” (Buhârî, Cenâiz, 80).
Bu hadisin altını çizdiği gerçek şudur:
Ebeveyn, çocuğun dünya hayatının olduğu kadar ahiret yolculuğunun da mimarıdır.
Çocuk Eğitiminde Asıl Miras: Güzel Terbiye
Peygamber Efendimiz’in şu sözü, ayetin ebeveynler üzerine yüklediği sorumluluğun bir başka boyutunu gözler önüne serer:
“Bir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33).
Bugün miras denince akla mülk, para ve makam geliyor olabilir; fakat Kur’an ve Sünnet nazarında asıl miras, çocuğa kazandırılan iman, ahlak, edep ve güzel alışkanlıklardır. Bu miras, çocuğu dünyada onurlandırır, ahirette de ateşin yakıcılığından korur.
Ailede Manevî İklim Oluşturmak
Tahrîm suresinin 6. ayeti, aileyi koruma görevini özellikle babalara ve aile büyüklerine yöneltir. Korumanın yolu, çocuğu zorla itaate zorlamak değil, sevgi ve merhametle yoğrulmuş bir aile iklimi oluşturmaktır.
Efendimiz (s.a.s.), çocuklara merhamet göstermeyenleri nazik ama sert bir ifadeyle şöyle uyarmıştır:
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.” (Buhârî, Tevhîd, 2).
Çocuk sevgiyle büyür, şefkatle düzelir, merhametle olgunlaşır. Kaba bir dil, bağırmak, küçük düşürmek ve cezalandırmayı eğitim sanmak, çocuğun kalbini kırar ve geleceğini karartır.
Modern Tehlikeler Karşısında Ayetin Mesajı
Bugün çocuklar, bir yandan dijital dünyadaki sınırsız uyarılara; bir yandan zararlı alışkanlıklara, şiddete, istismara ve yanlış arkadaş çevrelerine maruz kalabiliyor. Tahrîm 6. ayetin çağlar üstü mesajı tam da burada ortaya çıkar:
Ateş sadece ahirette değildir; yanlış ortam ve yanlış yönlendirme, çocuğun geleceğini dünyada da yakabilir.
Bu nedenle ebeveynin görevi sadece yasak koymak değil, çocuğa doğruyu göstermek, rol model olmak ve güvenli bir yaşam alanı oluşturmaktır.
Sonuç: Emaneti Ateşten Korumak
Her çocuk Allah’ın bize bir emanetidir. Emaneti korumak, hem ayetin emri hem insanlığın gereğidir. Unutulmamalıdır ki:
Eğitim ihmal edilirse, ahlak zayıflar.
Ahlak zayıflarsa, toplum çözülür.
Çözülen toplumun ateşi önce aileyi, sonra nesilleri yakar.




Bu haber 158 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER DİYARBAKIR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI