Bugun...



DİYARBAKIR'DA TARİHÎ AYIP: LALÂ KASIM-LALE BEY ÇELİŞKİSİ

Şehir Araştırmacısı ve Şehir Araştırmaları Merkezi Kurucusu Mehmet Ali Abakay, Lale Bey Mahallesi için çarpıcı açıklamalarda bulundu.

facebook-paylas
Tarih: 23-10-2025 00:01

DİYARBAKIR'DA TARİHÎ AYIP: LALÂ KASIM-LALE BEY ÇELİŞKİSİ

 

Mehmet Zeki Özer

Gazetemize  açıklamada bulunan Şehir Araştırmacısı Mehmet Ali Abakay, '" Tarihte yer almış Lalâ Kasım Beg, yaptırdığı cami ile Mirdasîlerin Diyarbakır'da bilinen tek eseri ile bilinir. Medresesi tarih olmuş Lalâ Kasım Beg'in ismi bir mahalleye verilmiş. Ne yazık ki Lala Kasım Beg'in ismi tüm resmî işlemlerde ' Lale Bey' diye geçiyor, tapuda, mahalle isminde, sokak adında. Bu tarihî ayıp son bulmalıdır " dedi.

Diyarbakır Tarihi'nde "Mirdasî Beyliği, kendi içinde Osmanlı'ya tabiî, vergi ödemeyen bir hükümettir. Merkezi 'Eğil' olan bu hükümet, tümüyle bağımsız, aynı statüde beylik olan hükümetlerden farklıdır. Çermik'ten, Silvan'dan farklı durumdadır." Diyen Şehir Araştırmacısı Mehmet Ali Abakay, çalışmalarının Eğil üzerinde 2002 Yılında yoğunlaştığını belirterek,
"Diyarbakır Tarihi'nde önemli bir beylik-devlet olan Mirdasîlerden Lalâ Kasım Beg'in yaptırdığı Cami ismi, adını verdiği mahalle ve adını taşıyan sokağın gerçek ismiyle anılması konusunda yaptığımız tespit üzerinden seneler geçti.

Yerel basında bu yanlışlığın, hatanın düzeltilmesine dair yayınlar yer aldı.

Kaymakamlık-Belediye- Vakıflar Bölge Müdürlüğü arasında mutabakat sağlanmadı, bir türlü.

Mahalle ismi hatalı, sokak adı yanlış, cami tarihen sabit olmasına rağmen tabelada doğru değil." Diyerek, bu tarihî ayıbın resmîyette ve yerelde ortadan kaldırılmasının gerektiğini belirtti: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tabelasının bilgileri, Başkanlığın kayıtlarında aynen geçmekte.

Şehrin Kültür Envanteri'nde bu hata aynen geçiyor.

Daha önce cami ana kapısında birden çok tabelada farklı isimler yer alırken şimdilik Müftülük Tabelası esas tutulmuş.

Eğil araştırmalarımız kapsamında yıllardır yürüttüğümüz çalışmada Lalâ Kasım Beg için önemli bilgilere eriştik, bir kısmını yayınladık.

Şehrin merkezinde bu tarihî yanlışlığı belgeyle bilgiyle düzeltememenin sıkıntısı içinde olmak ayrı bir dert.

Çift Kümbet'i gündeme taşıdık, Yazar Sayın Nusret Aydın ile konuyu canlı tuttuk. Büyük kümbetin mescid olduğunu, var olan izlerden kümbete mihrap eklenmesini sağladık.

Çift Kümbet'in alt kısmında birer Mirdasî Beyi'ne ait naaşın bulunma ihtimali ağır basmaktadır.

Bu iki kûmbet, bir anıt kabir konumunda, iki katlı olmalı. 

Asur Steli ile ilgili tespitimizi yaparken, tahrip edilen kitabeden kalan Asur Çivi Yazısı'ndan parçalar var. Asur Hükümdarı Steli'ninn giysisi bilinen stellerden farklı kimi işaretler taşımakta. Bunun incelenmesi gerekir.

Pîr Mansur'un Torunu ve Pîr Musa'nın Oğlu Pîr Bedir, tahminen 1086-1087 Yılında Eğil'in muhasarasında yenilmiş, Selçuklulara karşı tutunamamış, kimi kaynaklarda Selçuklulara bağlı Artık Beg kuvvetlerince Silvan kuşatmasında Mervanî Devleti'nin sonunu getiren kaledeki savaşta etrafındaki askerleriyle  öldürülmüştür. 

Selçukluların tarih sahnesinde Diyarbakır'dan silinmesiyle birlikte tekrar toparlanan ve Pîr Bedir'in doğan oğlu Bulduk Bey'in beylik döneminde naaşının Eğil'e getirilmesi muhtemeldir.

Kılıçaslan'ın naaşının Silvan'dan Konya'ya götürülmesi esnasında yoldaki güvenlik sebebiyle geri dönülmüş, naaşı gizlilik içinde kaçırılmaması için tekrar Silvan'da gömülmüş, yakın zamanda ortaya çıkarılmıştır.

Mirdasî Hükümeti'nin güçlenmesiyle Pîr Bedir'in naaşının dedesi Pîr Mansur'un mezarının bir üst kısmına taşındığını tespit ettik. Pîr Mansur'un  mezar Kitabesi mevcut iken Pîr Bedir'in gömüldüğü alanda kabrin türbe altında gizlendiğini biliyoruz. Muhakkak türbe , çok sonradan yapılmıştır.

Kapısı sonradan pencereye dönüştürülen ve günümüzde " Çilehane," bilinen mekânda kapı üstündeki mezar kitabesi bu naaşın çalınmaması için tedbiren bırakılmış olma hali vardır. 

En önemlisi kaybolduğu söylenen, yitiklere karışan Mirdasî Beylerine ait mezar kitabesini bulup yayınladık.

Mirdasî Hanı'nın durumunu belgeledik."

Osmanlı Padişah Mektubu'nda, fermanında kendisine "Lalâm Kasım" diye hitap edildiği için " Lalâ Kasım"bilinen Beg, şehir merkezinde cami yaptırırken, aynı nesilden Palu Cimşid Beg'in bir hamamı bu gün yıkık-harap halde şehrimizde onarım beklemekte, etrafındaki işgalden kurtarılması gerekmektedir."

Şehir Araştırmacısı Mehmet Ali Abakay, " Bu bilgiler ortada iken, belgelerle birçok konu aydınlatılırken şehir merkezindeki mahalleye ve sokağa adını veren tarihî caminin kapısı üstündeki tabelayı düzeltemedik.

Tabela düzeltilirse mahalle adı doğruya dönmüş, sokak ismi yanlışlığı giderilmiş olur.

Bu tarihî yapının ismi ' Lalâ Kasım Beg Cami' olur ve bu mahallede doğan vatandaş, 'Lalâ Kasım Beg Mahallesi'ndenim.'Der. Şehir tarihinde 'Lale Bey' adında biri mevcut değil. 'Lale Bey', adeta bir hakaret kabul edilmektedir. Bu gün 'Lale Bey Mahallesi' doğumlu olduğunu belirtenler, durumu bilmeli, mahallelerine ismi verilen Lalâ Kasım Beg'i bilmelidir." Diyerek, tarihî ayıbın tez elden ortadan kaldırılmasına dikkât çekti: Şehir içinde 'Lale Bey Mahallesi', ':Lale Bey Sokak' Belediyenin sorumluluğunda, Sur Belediyesi bu tarihî ayıbı ortadan kaldırmalı. 
Caminin gerçek adı üniversiteden bilirkişi tarafından kaynaklarla belgelenmeli.

Bize düşen bir sorumluluk varsa, bilgi ve belge istenirse, kendilerine onlarca kaynak sunmamız mümkün olur. 

Şehir Araştırmaları Merkezimizde konuya dair kaynaklar yerinde incelenir. 

Mirdasîlerle ilgili yerli ve yabancı kaynaklar mevcut. Bu hususta pîrlerin hakkındaki soy kütüğü incelenebilir.

"Lalâ Kasım Beg kimdir?" Sorusuna cevap verecek bir tabela ile camiye gelen bilgi sahibi olur. 

Tapu kayıtlarındaki yanlış bilgiler düzeltilir." diyerek, tarihe karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek, günümüzde bir hükümet sahibi olan begin, paşa çocuklarını eğitmeni olduğu iddiası da çürütülmüş olur. Biz de Cumhuriyet dönemi kaynaklarını okurken bu bilgileri bize iletenlerin düştüğü yanlışlıkları düzeltmenin gereğinini belirtiyoruz. 

Lalâ Kasım Beg Cami arka kısmında bulunan kabrin kime ait olduğunun da araştırılması gerekir. Geleneğimizde bir cami yaptıran kişi, vefat ettiğinde cami etrafında ya da cami avlusundaki yaptırdığı türbeye gömülür. Bu kabir, daha önce hazırlanmış, ilgili kişi vefat edince hazırladığı yere defn edilmiştir. Bu kişinin de ''Lalâ Kasım Beg' olduğu ortadadır. Mirdasîlerde birden çok 'Kasım' ismi taşıyanları araştırdık. Diyarbakır'ın bir dönem Eğil Yönetiminin etkisinde olduğu, şehrin Eğil'den yönetildiği hususuna da açıklık getirilmelidir. Silvan'a bağlanan Diyarbakır söz konusu iken Eğil'e hiç bir zaman atıfta bulunulmamaktadır.  Bu bir iddia ise çürütülmeli, belirtilen doğru ise kayda alınmalıdır.

Bosna'dan gelen, soyu Mirdasîlere dayananları,  "Čengič " adlı belgesel kitapla Şehir Araştırmaları Merkezi Büromuzu ziyaret etti. Kendilerini Lalâ Kasım Beg Camisi'ne götürdük. Bu çetrefilli durumu izah etmedik. Kitabın tercümesi olduğu zaman, ne denilebilir? Bosna'dan ceddini araştırmak için gelenlere bu yanlışlığı nasıl açıklayabiliriz? 

Bir mahallenin, sokağın ismini değiştirmek, Belediye Meclis Kararı gerektirir. 

Valilik Makamı,Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Üniversite'nin Tarih ABD Öğretim Görevlileri, konu hakkında gereken hakkında  belgeye ve bilgiye dayanan bu tespitimizin gecikmeden gereği için, tarihî ayıbı ortadan kaldırmalıdır." Açıklamasında bulundu.




Bu haber 263 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER DİYARBAKIR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI