|
Tweet |
Değer, yaşanacak bölgesel gelişmelerin sınır güvenliğinden toplumsal barışa, siyasi temsilden ekonomik kalkınmaya kadar birçok alanda ciddi etkiler doğurabileceği uyarısında bulundu.
Orta Doğu’da uzun süredir devam eden kırılganlık, İran ile İsrail arasında son günlerde yeniden alevlenen gerilimle daha tehlikeli bir boyuta taşındı. Türkiye’nin İran ile olan doğrudan sınır ilişkisi ve bölgede hassasiyetle yürütülen Kürt meselesi, bu çatışmanın gölgesinde daha karmaşık hale gelebilir.
Av. Mesut Değer’e göre, İran-İsrail geriliminin derinleşmesi durumunda Van, Hakkâri, Iğdır ve Ağrı gibi iller başta olmak üzere Türkiye’nin doğu sınırında güvenlik riski artabilir. İran’daki Kürt muhalefet yapılarının hareketlenmesi, mülteci akınları ve sınır ötesi tehditler Türkiye’yi hem askeri hem de idari anlamda zorlayabilir. Bu da bölgedeki gündelik yaşamı sekteye uğratabilir ve ekonomik faaliyetleri zayıflatabilir.
Değer, bu gelişmelerin Türkiye’nin Kürt politikasını daha da güvenlik eksenli hale getirme riski taşıdığını ifade ederek, “Bu ülkeler arası gerilim, barış sürecini sekteye uğratabilir” dedi. PJAK’ın hareketlenmesiyle birlikte Türkiye’nin hem İran hem de Irak sınırında eş zamanlı operasyonlara yönelmesi, demokratik alanın daralmasına ve sivil yapılar üzerinde baskının artmasına yol açabilir.
Yapısal Şiddet ve Kürt Meselesi
Av. Değer, Kürt meselesinin sadece çatışma değil aynı zamanda yapısal eşitsizliklerle de iç içe olduğunu vurguladı. Ana dilde eğitimin yasak olması, yerel yönetimlerin yetki kısıtlamaları ve kültürel temsiliyetteki eksikliklerin Kürt vatandaşların kamusal hayata tam katılımını engellediğini ifade eden Değer, yapısal şiddetin barış sürecinin önünde en büyük engel olduğuna dikkat çekti.
Barış İçin Sosyal Adalet Vurgusu
Ekonomik kalkınma ile barış sürecinin birbirine bağlı olduğunu vurgulayan Değer, bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için sosyal adalet odaklı kalkınma politikalarının şart olduğunu belirtti. Barış ortamında yatırım, istihdam ve tarım-hayvancılığın gelişeceğini belirten Değer, bu kalkınmanın adil ve kapsayıcı planlanmaması halinde yeni eşitsizliklerin doğabileceği uyarısında bulundu.
DEM Parti ve Siyasi Alanın Daralması
İran’daki çatışmaların Türkiye’deki siyasi dengeleri de etkileyebileceğini belirten Değer, DEM Parti gibi yapıların siyasal alanının daraltılabileceğini ve Kürt seçmenle devlet arasındaki ilişkinin daha da kırılgan hale gelebileceğini ifade etti. “Siyasi temsiliyetin engellenmesi ve demokratik araçların kısıtlanması, sistemsel bir dışlama biçimidir” diyerek kayyım politikalarının ve siyasi tutuklamaların bu süreci derinleştirdiğini vurguladı.
Dış Politika Dengeleri ve Yeni Tehditler
Türkiye’nin İran-İsrail çatışmasında alacağı pozisyonun da önemli olduğunu ifade eden Değer, Türkiye’nin Batı eksenli bir duruş sergilemesinin İran tarafından tehdit olarak algılanabileceğini ve sınır hattında Türkiye karşıtı faaliyetlerin artabileceğini söyledi. Bu durumun da Türkiye’yi yeni sınır ötesi operasyonlara yönlendirebileceğini ancak bu operasyonların Kürt nüfusu hedef alması halinde uluslararası tepkiyle karşılaşabileceğini belirtti.
“Uzun Vadeli Barış İçin Güvenlikten Fazlası Gerekli”
Sonuç olarak Değer, İran-İsrail geriliminin sadece dış politika değil, iç politika ve toplumsal barış açısından da önemli yansımaları olacağını belirtti. “Barış, yalnızca çatışmanın yokluğu değil, adaletin varlığıdır” diyerek Türkiye’nin uzun vadeli ve sürdürülebilir bir barış politikası için eşitsizlikleri ortadan kaldıran kapsamlı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı.