|
Tweet |
HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanlığı tarafından madde bağımlılığına dikkat çekmek amacıyla Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde bağımlılıkla mücadele farklı boyutlarıyla masaya yatırıldı.
Dr. Hüseyin Gülsever'in modaretörlüğünde sunumlarını gerçekleştiren uzman isimler, uyuşturucu ve kumar bağımlılığının Türkiye'de gençliği tehdit eden en büyük iki risk hâline geldiğini belirterek aile, okul ve sivil toplumun birlikte mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.
Programda panelistlerin sunumlarının ardından "Saha Çalışmaları ve Çözüm Önerilerimiz" başlığıyla partisinin madde bağımlılığıyla mücadelede yürüttüğü çalışmaları ve çözüm yaklaşımını aktar HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, sunumunda uyuşturucunun hiçbir kimliğe, etnik kökene, cinsiyete veya siyasi görüşe bakmadan toplumun tamamını hedef aldığını vurguladı.
Dinç, "Uyuşturucu zehri öyle tehlikeli bir illettir ki hiçbirimizin rengine, kimliğine, etnik kökenine, cinsiyetine ya da siyasi görüşüne bakmaz. Türk mü, Kürt mü; kadın mı, erkek mi, çocuk mu; hangi partiye mensup, hangi görüşte… Bunların hiçbirinde ayrım yapmaz. Topyekûn hepimizi hedef alır. Bu zehir tacirlerinin tek baktığı şey kendi çıkarlarıdır. Kendi çıkarları uğruna, bizim sevmeye kıyamadığımız evlatlarımızı gözlerini kırpmadan harcıyorlar." dedi.
"Derdimiz kürsüye çıkıp siyaset yapmak değil, gençlerimizi kurtarmaktır"
HÜDA PAR olarak bağımlılık konusunun önemini bildikleri için her zaman meseleye birinci öncelik verdiklerini belirten Dinç, "Bu kapsamda bir rapor hazırladık. Ancak bu rapor masa başında hazırlanmış istatistiklerin toplamı değil; biz bizzat sahaya gittik, uyuşturucu bağımlılarıyla görüştük. Kırk iki, kırk üç kişiyle yüz yüze oturup konuştuk. 'Niye başladın, seni buraya getiren neydi?' diye tek tek dinledik ve bu görüşmelerden sonra kapsamlı bir rapor oluşturduk. Hangi çözüm hangi bakanlığı ilgilendiriyorsa, gidip tek tek kendilerine sunduk. Çünkü uyuşturucuyla mücadele, tek bir kurum veya bakanlığın altından kalkacağı bir iş değildir. Bu artık çok daha büyük bir boyuta ulaşmış durumda. Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı'yla görüştük. Her birine, kendi alanlarını ilgilendiren çözüm önerilerimizi ilettik. Çünkü derdimiz kürsüye çıkıp siyaset yapmak değil, gençlerimizi kurtarmaktır. Geleceğimiz gidiyor. Neslimiz elimizden kayıyor." diye belirtti.
"Anne ve babalar ilk iki yıl çocuklarının uyuşturucu kullandığını fark etmiyor"
Bazı istatistikleri paylaşan Dinç, "Türkiye'de bir yıl içerisinde 280 bin operasyon yapılmış. Bu operasyonlarda 330 bin kişi gözaltına alınmış, 36 bini tutuklanmış. Ben bunu İçişleri Bakanımıza anlatırken, kendisi 'Dur, seni imtihan edeceğim' dedi. 'Bu sene kaç kişi tutuklandı?' diye sordu. Ben de resmi verilere göre '36 bin' dedim. 'Hayır' dedi, 'Bu yıl tutuklanan sayısı 75 bindir.' dedi. Bu bile meselenin vahametini göstermeye yetiyor. 2010-2020 arasında uyuşturucu kullanımında yüzde 26 artış var. Ancak en tehlikeli tablo şu ki, 2020-2023 arasında sadece metamfetamin kullanımında 5 kat artış gerçekleşmiş. Bu zehir sinsice yayılıyor. Anne ve babalar ilk 2 yıl çocuklarının uyuşturucu kullandığını fark etmiyor. Gençler bu konuda kendilerini çok iyi gizliyorlar. Liseli gençlerde yapılan bir araştırmaya göre, her 10 gençten biri uyuşturucu kullanmış. 15-64 yaş arasında hayatında en az bir kez madde kullananların oranı yüzde 5,6." dedi.
Sahada, akademisyenlerle, sosyal hizmet uzmanlarıyla, bağımlılıkla mücadele eden STK'larla da görüştüğünü ifade eden Dinç, durumun gerçekten içler acısı olduğunu belirterek son bir yıl içerisinde uyuşturucu nedeniyle gerçekleşen bazı olayları aktardı.
Dinç, "Yakın dönemde yaşanan bazı trajik olaylar var; Siirt'te bir bağımlı, hamile eşini ve bir akrabasını öldürdü; sonra 'Hiçbir şey hatırlamıyorum' dedi. Bingöl'de bir bağımlı çarşıya dalıp dört kişiyi öldürdü, dört kişiyi yaraladı. Mersin'de bir bağımlı evini ateşe verip anne ve babasını yakarak öldürdü. İstanbul'da 26 Kasım'da yaşanan olayda, üç saat içinde üç farklı bölgede yedi kişiyi öldüren bir genç… Bunların her biri uyuşturucu illetinin cana, mala, nesle, akla ne kadar büyük zarar verdiğini açıkça gösteriyor." diye belirtti.
"Sosyal medya fenomenleri, uyuşturucu içerikli paylaşımlar üretiyor ve bunları sosyal medya üzerinden gençlerle paylaşıyor"
"Peki gençler bu zehre nasıl ulaşıyor?" sorusunu yönelten Dinç, "En çok sosyal medya üzerinden. Emojiler, kodlamalar üzerinden iletişim kuruyorlar. Bunların hiçbirinde 'uyuşturucu getir' diye yazmıyor tabii. Bir bağımlı bana dedi ki 'AMATEM'de yatarken bile iletişim uygulamaları üzerinden uyuşturucu istemişim.' Bir diğer mesele: Gençler neden merak ediyor? Niye uyuşturucuya yöneliyor? Özellikle bazı sosyal medya fenomenleri, uyuşturucu içerikli paylaşımlar üretiyor ve bunları sosyal medya üzerinden gençlerle paylaşıyor. Yapılan araştırmalara göre, 18–35 yaş arasındaki gençlerin yüzde 48'i bu paylaşımlardan etkilenmiş durumda. Ayrıca, araştırmalar gençlerin yüzde 42'sinin sosyal medya aracılığıyla uyuşturucuya ulaştığını ortaya koyuyor. Fenomenler arasında yapılan başka bir araştırmada ise, katılımcıların yüzde 23'ü bu fenomenlerin uyuşturucu içerik paylaştığını itiraf etmişler." şeklinde konuştu.
"Meselelerin çoğunun temelinde manevi boşluk, özgüven kaybı, aile ilgisizliği var"
Alkol tehlikesine de dikkat çeken Dinç, "Görüştüğüm gençlerin neredeyse hepsi önce alkol kullanmış, ardından uyuşturucuya geçmiş. Sahada yaşadığım bir olayı paylaşmak istiyorum. Kekemelik problemi olan bir genç vardı. Kendini ifade etmekte çok zorlanıyordu. 'Faruk abi' diyene kadar üç dakika geçiyordu. Herkes onunla dalga geçmiş, çocuk gururuna yedirememiş. Bana dedi ki 'Bu çıkmazdan kurtulmak için zehre sarıldım. Çünkü kendimi ifade edemediğimde herkes benimle alay ediyordu.' Orada bulunan herkes ağladı. Çünkü meselelerin çoğunun temelinde manevi boşluk, özgüven kaybı, aile ilgisizliği var. Bu nedenle ailelere sesleniyorum; Çocuklarınızı sevin, onlarla bağ kurun, iletişimi koparmayın. Yargılamayın. Şüphe duyarsanız sert tepki vermeden takip edin." dedi.
"Gençlerin çoğu, alkolü deneyimledikten sonra uyuşturucuya yönelmiş durumda"
Dinç, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
"Gençlerin çoğu, alkolü deneyimledikten sonra uyuşturucuya yönelmiş durumda. Bugün birkaç ülkeye baktım. Sürekli bize Avrupa'yı veya diğer ülkeleri örnek gösteriyorlar, ama ben İslam ülkelerine odaklandım. Endonezya'da, alkol satışı yasak ya da alkol satışı yalnızca devletin kontrolünde yapılabiliyor. Malezya'da ise Müslümanlara alkol satmak doğrudan yasak; kimse Müslümanlara alkol satamaz. Hem Endonezya'da hem Malezya'da uyuşturucuyla ilgili cezalar çok ağır; bazı durumlarda idam uygulanıyor. Singapur'da da benzer şekilde, uyuşturucu bulundurma ve kullanımına karşı çok sert cezalar mevcut. İsveç'te de alkol satışı rastgele yapılamıyor; yalnızca devlet kontrolündeki belirli noktalarda ve düzenlemeler çerçevesinde satılabiliyor. Bizim ülkemizde durum farklı: Zincir marketlerde, kasaların yanında alkol bulunabiliyor ve sürekli promosyonlar yapılıyor. Oysa diğer ülkelerde bunların hepsi yasak. Bu nedenle, öncelikle alkolün gençlerin gözünden uzaklaştırılması gerekiyor. Bu konuda ciddi ve uygulanabilir çözümler geliştirilmesi şart."
"Genç sadece beynine bilgi yükleyen bir sistemle değil, kalbine dokunan bir eğitimle ayakta kalır"
Türkiye'de bir bağımlının tedavi olma zorunluluğunun olmamasının büyük bir kanun boşluğu olduğunu ifade eden Dinç, "Tedavi konusuna gelirsek… Şu an Türkiye'de bir bağımlının tedavi olma zorunluluğu yok. Bu büyük bir kanun boşluğu. Biz Meclis'e bir kanun teklifi sunacağız; Uyuşturucu bağımlısı tedavi olmak zorunda olmalıdır. Çünkü toplum için tehdittir, ailesi için tehdittir, kendisi için tehdittir. AMATEM'ler çalışıyor ama başarı oranı yüzde 3. Hatta bir genç '330 kere yattım, 16 kez kayıt oldum ama tedavi olamadım' dedi. Burada gönüllü çalışan STK'lar çok başarılı, çünkü gençlerin ruhuna dokunuyorlar. Manevi destek veriyorlar. Genç sadece beynine bilgi yükleyen bir sistemle değil, kalbine dokunan bir eğitimle ayakta kalır." dedi.
Dinç, son olarak şunları kaydetti:
"Son olarak Son söz olarak şunu söylemek istiyorum; Her şeyi madde üzerinde inşa ederseniz, nesil madde bağımlısı olur. Bu topluma mana kazandırmamız lazım. Gençlerimize 'Niçin yaratıldık, nereye gidiyoruz, sorumluluklarımız nelerdir?' sorularını öğretmemiz lazım. Kendi fıtratını tanımayan, Rabbini de tanıyamaz."
