Israil oğulları tarih boyunca gündem olmuş azgın bir millettir. Peygamberlerini hunharca katletmiş olan bu lanetlenmiş millet, sözünde hiçbir zaman durmayan güvensiz bir toplum olarak tarih sahnesinde yer almıştır. Milattan çok önce 558 yılında Babil kralı Buhtunnasr’ın
( Nebukadnezzar) gazabına uğramış, Kudüs ve Süleyman Mabedini yerle bir etmiştir.İsrailoğulları’nın bir çoğu kılıçtan geçirilmiş ve kalanlarını Babil’e götürerek esir etmiştir. Daha sonra toparlanan bu şımarık asi millet, milattan 70 yıl önce Roma kralı Titus tarafından yine bozguna uğratılmış, şehir ve mabedleri yıkılmış olup bir çoğu katledilmiştir. Yakın tarihte ise Almanya’da Hitler tarafından kendilerine büyük bir kıyım yapılmıştır. Bu kadar milletin saldırısına uğramalarının ve sürgün edilmelerinin nedeni, azgın ve zalim bir millet olmaları nedeniyledir. İşte bu Siyonist yahudiler Sultan Abdülhamit Han’ın vermediği Filistin toprakları üzerinde İngilizlerin rehberliğinde büyük bir mücadele vererek 1948 yılında bir devlet kurdular.Dünyanın bir çok yerinden yahudileri buraya topladılar.Süper güçlerin desteğiyle her geçen gün Filistin topraklarını gasp edip işgal topraklarını genişletmeye devam ettiler. Ve nihayet bu günkü konuma geldiler.Başta İngiltere, daha sonra özellikle ABD nin büyük desteğiyle sahada gittikçe daha işgalci ve saldırgan hale geldiler.Henüz işgalci İsrail devleti kurulmadan önce, Filistin topraklarında ingiliz işgalcilerine karşı mücadele eden İzzettin El Kassam ve arkadaşları gibi yiğitleri şehit ederek ve benzer bir çok mezalimi işleyerek işe başlamışlardı.1948 den sonra bu mezalim hız kazandı. Filistin halkının evlerini ve topraklarını sürekli işgal etmeye devam ettiler.Bu baskılar karşısında direniş cepheleri kuruldu. Hamas ve Kassam Tugayları’nın dışında da bir çok irili ufaklı örgütler kuruldu.İşgalci devlet, bir çok direniş liderini de şehit etti. Şeyh Ahmet Yasin, Rantisi, İsmail Heniyye, Muhammet Dayf ve Yahya Sıvar bunlardan birkaç tanesidir.Bu çok değerli yiğitlerin şehadeti, direniş cephesini zayıflatmadığı gibi tam tersine güçlendirmiştir. Onların şehadeti bütün Filistin halkına ruh ve direnç kazandırmıştır. Bu kahraman liderlerin şehadetiyle, direniş cephesine yeni bir çok genç mücahidin, babasını/annesini şehit vermiş, içi yanmış yetimlerin katılımı hızlıca gerçekleşmiştir. Şehitler devam ederken, direniş cephesine de yeni katılımlar artarak devam etmiştir. 7 Ekim 2023 te yapılan Aksa Tufanı esnasında Hamas ve direniş cephesinin sayısı ne kadarsa, şu anda da o kadar mücahit bulunmaktadır yaklaşık olarak.Katil Siyonistler, direnişe karşı bir başarı sağlayamayıp yenik düşmüştür Allah’ın izniyle. Yemen, Hizbullah ve İran için de aynı şeyi söylemek mümkündür.Yemen 2000 km den attığı balistik füzelerle katil işgal güçlerine büyük hasarlar vermekte ve özellikle Ben Gurion Havaalanı neredeyse işlevsiz hale gelmiştir. Soykırımcı İsrail’e silah vb eşya taşıyan gemileri hedef almış ve Bab’ül Mendep Boğazı’nı onlara kapatmıştır.150 den fazla gemiyi bu amaçla hedef alan Yemen, yakın zamanda siyonist İsrail ve avanelerine karşı top yekün savaş kararı almıştır.
İran ile 12 günlük savaşta ise özellikle Telaviv ve Hayfa çok büyük hasarlar almış, balistik ve süpersonik füzelerin hedefi olmuştur. Mossad merkezi, Savunma Bakanlığı, enerji merkezleri, hava alanları ve limanlar vurulmuş, demir kubbe delik deşik edilmiştir. İlk bir iki gün İran bir sarsıntı geçirmiş ancak çabuk toparlanarak 600 den fazla füzeyle ağır bir karşılık vermiştir. Katil Netanyahu hükümeti kendi vatandaşlarına yurt dışı yasağı getirmesine rağmen, gizlice özellikle gemi ve yatlarla Güney Kıbrıs gibi yerlere kaçmışlardır. Ve sonunda ABD ye adeta yalvararak İran’a saldırması konusunda yardım talebinde bulunulmuş ve sonunda ateşkes mecburiyetinde kalmışlardır.Hizbullah içinde benzer şeyler söylemek mümkün.Lideri Seyyid Hasan Nasrallah’ın ve bir çok kişinin şehadeti ve daha önceki çağrı cihazlarının patlatılması bi hayli sarsmıştır Hizbullah’ı. Ancak buna rağmen karadan hiçbir ilerleme sağlayamayıp onlarla da ateşkes yapmak zorunda kalmışlardır.
Şu an itibariyle bil fiil katil siyonistlerle çatışıp direnen ve büyük kahramanlıklar gösteren, irili ufaklı bütün direniş cephesi ile Hamas ve Yemen bulunmaktadır. Katil İsrail savaşta, savaşan bu mücahitlere karşı hiçbir varlık gösterememiş ve yenilmiştir.Ancak silahsız, savunmasız halkı hunharca katletmektedir. Aç, susuz ve ilaçsız bırakmıştır. Hastahaneleri, okulları, ambulans ve fırınları, çeşme ve su kuyularını yerle bir etmiştir. Gıdasızlıktan kırılan aç ve susuz olan şerefli Gazze halkı, bir çuval un temini için girdikleri kuyruklarda, kendilerine ateş açılmakta ve binlercesi bu şekilde, her kesin gözü önünde, katil siyonistler tarafından şehit edilmektedirler.Bu savaş değil bir soykırımdır. Savaş silahlı güçler arasında yapılır. Kassam Tuğayları’nın, Kudüs Seriyyelerinin… çok kıt imkanlarına rağmen, destanlar yazdıklarını görüyoruz.Masum bebekleri katledebiliyorlar, zevkine çocuklara ateş edebiliyorlar.Açlıktan ölüme mahkum edebiliyorlar. Bu kahraman halk, her şeye rağmen Gazzeyi terk etmemiştir.
Filistin topraklarının işgal planları döneminde ve nihayet 1948 deki İşgal devletinin kurulmasıyla baskı ve katliamlar başlamış ve bu güne kadar artarak devam etmiştir.7 Ekim 2023 te başlayan bir durum değildir. Özellikle Gazze gibi küçük bir toprak parçası üzerinde yaklaşık 2,3 milyon kardeşimiz, çok zor şartlarda yaşam mücadelesi vermektedirler yıllardan beri. Büyük bir açık hava hapishanesini andıran Gazze’de, her zaman ölüm ve her çeşit zulüm devam etmekteydi. 7 Ekim de Direnişin “yeter artık” demesi, bu süre gelen zulmün bir patlaması ve kiyamı olarak ortaya çıkmıştır. Şehit Şeyh Ahmet Yasin’in şu cümlesi çok manidardır:”Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık”, “ Allah’ım ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum” diyen büyük mücahit, katil terör devletinin de 2027 yılında yıkılacağının müjdesini vermişti yıllar önce.
Hamas ve direniş cephesi üzerine ciltler dolusu kahramanlık hikayelerini, dağlar kadar büyük yüreklerini, iman/ibadet/cihat taki zirve davranışlarını, sabır, cesaret ve şehadet arzularını yazmak mümkündür. Dünyanın süper güçleriyle topraklarını mukaddesatını korumak için korkusuzca savaşması, onlara hiç görmedikleri kadar zarar vermesi, bir çok subayını ve askerlerini öldürmesi ve esir alması, çok daha fazlasını yaralayıp sakat bırakması, akli dengelerini bozması vs… tank ve diğer savaş araçlarını tahrip etmesi, kalplerine büyük korku ve endişe koymuştur. Bu büyük mücahitler, korkak siyonistleri hiç olmadığı kadar sığınak hayatına alıştırdılar.İşgal altındaki İsrail terör devletinin, güvenilir topraklar olmadığını, geldikleri gibi defolup gideceklerini gösterdi.Nitekim İmkanı olan pek çok siyonisin işgal edilmiş Filistin topraklarını terkettiğini, korkudan kaçtıklarını biliyoruz.Hamas ve bütün direniş, onlara çok acılar yaşatmış, esirlerine ise iyi muamele göstermiş, bütün dünyaya çok olumlu imajlar vermiştir. Bir çok kişinin bu süreçte islamı seçtiğini görüyoruz.Düşmana karşı korkusuzca direnç göstermek ve esirlerine ise merhamet timsali olmak, bir çok insanı etkilemiş ve hidayetlerine vesile olmuştur. Kalplerinde “ vehn” hastalığı bulunmayan bu ümmetin örnek insanları, dünyayı her cihetten sarsmaktadırlar.İslamın izzet ve şerefini koruya ve şerefli halk, dünyanın dengesini altüst etmiştir.Bakara Suresinin 249.ayetinde Cenab’ı Hak: Nice az topluluklar çok topluluklara galip gelmiştir.” buyurarak, çokluğun bir şey ifade etmediğini, imanın, takvanın, cihat ve ihlasın esas olduğunu hatırlatmıştır. Talut’un ordusu nasıl Calut’u öldürüp galip geldiyse, direniş cephesi de öylece süper güçleri aciz ve zelil etmiştir Allah’ın izniyle.
Sözlerimi toparlarken, sessiz kalan ve müslüman zannettiğimiz liderlerin bu acınacak hallerini ise Allah’a havale ediyorum.izzet ve şeref ancak hakkedenin hakkıdır. Bu vesileyle tekrar Hamas’ı ve Yemeni selamlıyor ve tebrik ediyorum. Güney Afrika, İspanya, Venezuella, Şili, Belçika, İrlanda, gibi merhametli gayri müslim ülkelerin yöneticilerini selamlıyorum. Vicdanlı Filistin dostu bireyleri tebrik ediyorum. Madleen gemisi ile Hanzala gemisinin aktivistlerini, maddi manevi desteğini esirgemeyen her kesi kutluyorum. Bu siyonistlere bir taş atmanın bile çok makbul olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.”İsrail ancak güçten anlar” diyen Erbakan hocamızı da bu vesileyle rahmet ve minnetle yâd ediyorum.Malumunuz Erbakan Hoca, 29 Filistinli kardeşimizi şehit eden siyonistlerin bu mezalimi üzerine, 1997’ de TBMM den bir teskere çıkararak İsrail’in El Halil kendine asker göndermiştir. Ayrıca D-8 leri kurmuş, İslam birliğinin temelini atmış, Kıbrıs’ı zalimlerden kurtarmış olan büyük bir lider ve bir İslam kahramanıdır. Ayrıca, Osmanlı imparatorluğu çok borçlu olmasına rağmen, bütün borçlarımızı üstlenen Siyonistlere, Filistin’de bir karış toprak vermeyip onları huzurundan kovan büyük Sultan Abdülhamit Han’ı da burada zikretmeden geçemeyeceğim.Bu yüzden Siyonisler ve işbirlikçileri, O’nu hep “ kızıl Sultan” diye andılar tarih boyunca. Abdülhamit Han, her zaman “ ittihah-ı İslam” mefkuresi ile yanıp tutuştu. Ayrıca, ümmeti birleştirerek Küdüs’ü fetheden Selahaddin-i Eyyubiy’i, ve son olarak Asrı Saadet döneminde, Hz Ömer’in halifeliği zamanında, Kudüs Fatih’i olan Ebu Ubeyde b Cerrah’ı (ra) zikretmemiz icap eder. Bu büyük komutanları bu vesileyle hürmet ve minnetle anıyoruz. D-8 leri D-60 lara çıkarıp aktif hale getirmek ve İslam Birliğini yeniden tesis etmek, İslamı cihana hakim kılmak ve 2 milyarlık ümmeti özgürleştirmek temennisi ve duası ile sizleri Allah’a emanet ediyorum aziz dostlar.
Abdurrahman Sevgili