Bugun...


Ahmet yoldaş

facebook-paylas
ÜSTÜNLÜK İMANLA KAZANILIR, İMANLA KORUNUR
Tarih: 04-11-2025 00:01:00 Güncelleme: 04-11-2025 00:01:00


 

Kur’an-ı Kerim, müminlere yol gösteren ve hayatlarına yön veren ilahi bir nurdur. Allah Teâlâ, iman edenlere defalarca kez üstünlüğün imanla geleceğini haber vermiştir. Nitekim Rabbimiz, Âl-i İmrân Sûresi 139. ayette şöyle buyurur: “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman ederseniz, en üstün olan sizsiniz.”

Bu ayet, sadece bir teselli cümlesi değil; iman edenlere Allah’ın değişmez bir vaadidir. Yeryüzünde gerçek izzet ve üstünlük, müminlerin kalplerindeki imandan doğar. Bu, tarih boyunca böyle olmuş, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Resûlullah (s.a.s.) da şöyle buyurmuştur: “Allah bu ümmete, izzeti din ile kılmıştır. Kim dinde izzet ararsa Allah onu aziz kılar, kim başka yerde ararsa Allah onu zelil eder.” (Hakim, Müstedrek)

Sahabe ve Büyüklerin Örneklikleri

Bu hakikatin en güzel örneklerini asr-ı saadette gördük. Bedir’de 313 mümin, imanla koca bir orduya galip geldi. Onların üstünlüğü, sayılarında ya da silahlarında değil; kalplerindeki teslimiyet ve Resûlullah’a olan bağlılıklarındaydı.

Bilâl-i Habeşî (r.a.), kızgın taşların altında “Ehad! Ehad!” diye haykırırken aslında zulme meydan okuyor ve imanla gelen üstünlüğü haykırıyordu.

Selman-ı Farisî (r.a.) hakikat arayışında diyar diyar dolaşarak sabır ve gayretiyle imanla gelen izzetin sembolü oldu.

Tarih boyunca büyük zatlar da bu ayetin canlı tefsirleri oldular.

Selahaddin Eyyubî, Kudüs’ü fethederken “Biz bu şehri kılıçla değil, Allah’a bağlılıkla aldık” diyerek zaferin imanla geldiğini ilan etti.

Şeyh Abdulkadir Geylânî, müridlerine iman ve takvayı üstünlüğün anahtarı olarak öğretti.

İmam Rabbânî, “İzzetin kapıları kalplere imanı yerleştirmekle açılır.” diyerek bu hakikati vurgulamıştır.

Çağımız Âlimlerinin Sözleri

Bediüzzaman Said Nursî, iman hakikatlerinin bu asırdaki en büyük ihtiyaç olduğunu dile getirerek “Asrın en büyük davası imanı kurtarmaktır” dedi. Ona göre, iman kalplerde kökleştikçe Müslümanlar yeniden ayağa kalkacak ve üstünlüğe kavuşacaktı.

Hasan el-Bennâ, davanın ruhunu şu cümleyle özetledi: “Gayemiz Allah, önderimiz Resûlullah, anayasamız Kur’an, yolumuz cihad, en büyük arzumuz Allah yolunda şehit olmaktır.” Onun bu sözleri, üstünlüğün ancak imanla ve İslam’ın tüm boyutlarıyla yaşanmasıyla geleceğini ortaya koydu.

Seyyid Kutub, “Yoldaki İşaretler” adlı eserinde şöyle diyordu: “İslam sadece kalplerde bir inanç değil, bütün bir hayat nizamıdır. O’nun dışında üstünlük arayanlar, zelil olmaktan kurtulamazlar.” Bu sözü hayatıyla ispatlayan Kutub, iman hakikatini savunurken şahadetle şereflendi.

İmam Rabbânî’nin asırlar önce dile getirdiği şu söz, bugün de geçerliliğini koruyor: “Küfrün galip gelmesi, Müslümanların iman zaafındandır.” Bugün Müslümanlar yeniden ayağa kalkmak istiyorsa, önce imanlarını kuvvetlendirmeli ve hayatlarını bu iman üzerine bina etmelidirler.

Hakikat Anlaşılmadığında İnsanlığın Çektiği Acılar

Ne zaman ki Müslümanlar iman hakikatinden uzaklaştılar, işte o zaman zillete düştüler. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bunu haber vererek şöyle buyurdu: “Ümmetler, birbirlerini sofraya çağırır gibi üzerinize saldıracaklar.” Ashab-ı kiram, “O gün biz az mı olacağız?” dediler. Resûlullah, “Hayır, bilakis çok olacaksınız. Fakat selin önündeki çerçöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu çıkaracak, kalbinize de vehn bırakacaktır.” buyurdu. Vehn nedir diye sordular: “Dünya sevgisi ve ölümden korkmak.” (Ebu Davud)

Bugün bu hadis, aynen gerçekleşmektedir. Filistin’de, Gazze’de çocukların üzerine yağan bombalar, annelerin feryatları, yetimlerin gözyaşları… Hepsi imanla gelen üstünlüğün unutulmasının acı sonucudur. Müslümanlar, kardeşlik şuurunu kaybettikçe zalimler zulmü artırmaktadır.

Yalnızca Filistin değil; Doğu Türkistan, Arakan, Yemen ve Afrika’daki mazlumların feryatları da aynı gerçeği haykırıyor. Müslümanların üstünlük kaynağı iman değil de güç, makam ya da dünya sevgisi olduğunda, zillet kaçınılmazdır.

İnsanlık da bundan nasibini alıyor. Bugün dünyada aile kurumunun çökmesi, gençlerin kimlik bunalımı, uyuşturucu bağımlılığı, savaşlar, sömürüler ve ahlaki yozlaşmalar, imansızlığın ürünü değil midir? Halbuki iman, kalplere huzur, toplumlara adalet, insanlığa barış getirir.

Filistin’in direnişi ise bu ayetin canlı bir tefsiridir. Dünyanın en ağır silahlarıyla kuşatılmış bir avuç mücahid, imanları sayesinde küresel zalimlere meydan okumaktadır. Eğer onların bu imanı olmasaydı, işgal çoktan tamamlanırdı. Demek ki üstünlük, imanla kazanılır; teknolojiyle, mal ile, sayı ile değil.

Sonuç

Müslümanların izzet ve üstünlüğü, ne makamla ne de dünya sevgisiyle elde edilebilir. İzzetin tek kaynağı imandır. Rabbimiz vaadinde sadıktır: “Allah, iman edenlere yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, kuvvetlidir, mutlak galiptir.” (Hac, 40)

Öyleyse bizlere düşen, bu hakikati yeniden hayatın merkezine koymak, imanımızı kuvvetlendirmek, kardeşliğimizi pekiştirmek ve zalimlerin karşısında dimdik durmaktır. Çünkü üstünlük vaadi, yalnızca iman edenler içindir.

 

Bugün insanlık da Müslümanlar da kurtuluşu ancak bu hakikatte bulacaktır: “Eğer iman ederseniz, üstün gelecekler sizsiniz.”

Allah bizi bu müjdeye layık kullarından eylesin. Amin

Selam, dua, tefekkür ve muhabetle..

Ahmet YOLDAŞ

Türkiye Aile Meclisi Diyarbakır İl Başkanı

 

 



Bu yazı 1103 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI