İman Hayatın Merkezidir
İman; kalbin Allah’a teslimiyeti, dilin ikrarı ve bedenin boyun eğmesidir. İmanı yalnızca kalpte saklı bir duygu olarak görmek, onu hayatın dışına itmek olur. Oysa iman; davranışlarla hayat bulan bir nur, ahlakla derinleşen bir idrak, amelle taçlanan bir teslimiyettir.
Salih amel ise imanın tabii sonucudur. İman kök, amel meyvedir. Kök sağlam değilse meyve olmaz; meyve yoksa ağacın bereketi görünmez. Bu yüzden Kur’an, iman ve ameli birbirinden ayırmadan zikreder.
Tasdik ve Tatbik Dengesi: Peygamberî Yöntem
Rasûlullah (s.a.s.), davetin ilk yıllarında önce tasdiki sağlamlaştırdı. Ayetler gelir gelmez Müslümanlardan acele bir fiil değil, sağlam bir kabul istedi. Çünkü kalp doğrulamadan beden istenen ameli taşıyamazdı.
Namazın işaret edilip farziyetinin hicretten yaklaşık bir buçuk yıl önce gerçekleşmesi, bu hikmetli eğitimin en açık göstergesidir.
Rabbimiz şöyle haber verir: “İman edenler ve salih amel işleyenler için tükenmeyen bir ecir vardır.” (Fussilet, 8)
İman ve amel birbirini tamamlayan iki kardeştir; biri yoksa diğeri eksik kalır. İman ile amel ayrılmaz bir bütündür.
İmandan Sonra Ahlak, Adalet ve Helal–Haram: Toplumu Dirilten Üç Direk
İman, güzel ahlak olmadan kemale ermez. Efendimiz (s.a.s.) açıkça şöyle buyurur:
“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Ahlak; merhamet, adalet, sadakat, emanete riayet, öfke kontrolü, sabır ve hakka bağlılıkla hayat bulan bir güzelliktir.
Namaz kılan ama dili kırıcı, ticarette hilekar, ailede kırıcı olan bir insanın imanı eksik yansımış demektir.
Ahlak bozulduğu zaman toplum çözülür; iman kalpte kalır, hayata sirayet edemez.
2. Adalet: İmanın Toplumsal Şahitliği
Adalet, Kur’an’ın üzerinde durduğu en köklü emirlerden biridir.
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun.” (Nisâ, 135)
Adalet; ailede, ticarette, yönetimde, yargıda, komşulukta, hatta düşmanla ilişkide bile korunması gereken ilahî bir ilkedir.
Hz. Ömer (r.a.) şöyle der: “Adalet mülkün (devletin) temelidir.” Adalet yoksa, güven yoktur. Güven yoksa toplumsal düzen çöker, iman ve ibadetler bile toplumsal hayatta etkisini yitirir.
3. Helal–Haram Hassasiyeti: İmanın Koruyucu Kalkanı
Helal, Müslümanı besleyen temiz bir nimettir; haram ise kalbi karartan bir zehir.
Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: “Haramla beslenen her beden için cehennem daha uygundur.”
İbn Mesud (r.a.) der ki:
“Haramla beslenen beden cennete layık değildir.” Bugün en büyük imtihanımız helal ve harama karşı duyarsızlaşmaktır.
Kazançlar kirleniyor, ilişkiler gevşiyor, harama karşı hassasiyet zayıflıyorsa bu durum imanın zayıfladığına işaret eder. Çünkü iman, harama kapı kapatarak korunur.
Kur’an’ın Gösterdiği Yol: Sorumluluk İmanı Büyütür
Müddessir sûresinde cehennemliklerin sözleri çok derin bir uyarıdır: “Biz namaz kılanlardan değildik. Yoksulu doyurmazdık. Bâtıla dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık.” (Müddessir 42–47)
Bu ayet, imanın hem bireysel hem toplumsal yönü olduğunu gösterir:
– Namaz bireysel diriliştir.
– Yoksulu doyurmak toplumsal sorumluluktur.
– Bâtıldan uzak durmak iman ahlakıdır.
– Ahirete iman ise bütün hayatı disipline eder.
Hadislerin Öğrettiği Denge
Rasûlullah (s.a.s.) buyurur: “Ameller niyetlere göredir.” İmanın kalitesi, niyetin temizliğiyle anlaşılır.
Bir başka hadiste ise: “Müminlerin iman bakımından en olgunu, ahlakı en güzel olanıdır.” İman, ahlakla tamamlanmaktadır.
Sahabenin Şahitliği: İman Hayat Olunca Toplum Dirilir
Sahabe, imanı yalnızca namazda değil; ticarette, sokakta, savaşta, misafirlikte, alışverişte, yöneticilikte, evlilikte gösterdi.
Hz. Ömer (r.a.)’ın şu sözü iman-amel ilişkisinin özeti gibidir: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”
Sahabenin medeniyet kurabilmesinin sebebi, imanı sadece kalbi bir duygu değil, hayatın tamamına yayılan bir sistem hâline getirmeleriydi.
İman, Amel ve Ahlak Bütünleştiğinde Ümmet Dirilir
İman tek başına kalırsa zayıflar, amel yalnız olursa meyvesizdir, ahlak imansız olursa özünü kaybeder.
Müslümanın görevi;
– imanı sağlamlaştırmak,
– ameli güçlendirmek,
– ahlakı güzelleştirmek,
– adaleti ayakta tutmak,
– helal–harama dikkat etmektir.
Bugün ümmetin yarası ibadet eden ama ahlak ve adalet yönü zayıf, helal–haram hassasiyeti unutulmuş bir toplum oluşumuzdur. Çare, imanı yeniden hayata hâkim kılmaktır.
Dua sız olmaz
Allah’ım…
İmanımızı kuvvetli, amellerimizi bereketli, ahlakımızı güzel eyle.
Bizi adaleti ayakta tutan, helalinden kazanan, haramdan şiddetle sakınan kullarından eyle.
Kalplerimizi tezkiye, nefislerimizi terbiye eyle.
Evlerimize huzur, toplumumuza birlik ve dirlik nasip eyle.
Son nefesimizi imanla, amellerimizi ihlasla, geleceğimizi rahmetinle kuşat.
Rızana uygun bir ömür, huzurlu bir akıbet ihsan eyle. Âmin.
Ahmet YOLDAŞ
