Geçen gün bir baba ile konuştum. “Çocuklar büyüyor ama ben onları yetiştiriyor muyum emin değilim” dedi. Aslında birçok insanın içinde gizlenen bir endişeydi bu. Çünkü modern hayat, insanı tüketiyor; sorumluluklarını unutturuyor.
Başıboş Değil, Görevli Bir Kuluz
Kur’ân-ı Kerim, insanın yeryüzünde başıboş bırakılmadığını açıkça bildirir: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?” (Kıyâme, 75/36). Bu ilahi beyan, insanın hayatının bir hedefi ve yaratılışının bir hikmeti olduğunu hatırlatır. İnsana akıl, irade, iman, sağlık, mal ve evlat gibi türlü nimetler verilmiş; her nimetin beraberinde bir sorumluluk getirdiği de bildirilmiştir. Nitekim Rabbimiz, “O gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz.” (Tekâsür, 102/8) buyurarak, verilen emanetlerin hesaba tabi olduğunu vurgular.
Bugün birçok insan kendi hayatını sınırsız özgürlüklerle donatılmış bir alan gibi görse de hakikat şudur: İnsan, hem Rabbi’ne hem kendisine hem ailesine hem de topluma karşı sorumluluk taşıyan bir varlıktır. Bu sorumluluk bilinci insanı hem olgunlaştırır hem de yüce kılar.
Allah’a Karşı Sorumluluğumuz: Kulluk Emaneti
Bugün herkesin hayatı yoğun. Ama kul için yoğunluk bahanesi yoktur. Hayat telaşı, kulluk bilincini silince insan huzurunu kaybediyor. Çünkü sorumsuzluk, ruhun karanlığıdır; ibadet ise ruhun ışığı.
İnsanın en büyük sorumluluğu, Yaratıcısına karşıdır. Kur’an, insanın yaratılış gayesini şöyle açıklar: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56). Kulluk, yalnızca namaz, oruç, hac gibi ibadetlerden ibaret değildir. Ahlak, adalet, merhamet, helal hassasiyeti, haramdan kaçınma, kul hakkına riayet etme gibi tüm ilahi emirler de kulluğun birer parçasıdır.
İbrahim Suresi’nde Rabbimiz: “Şükrederseniz nimetimi artırırım…” (İbrahim, 14/7) buyurarak, sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmenin nimetleri artıracağını müjdelemiştir. Böylece insanın sorumluluğu yalnızca bir yük değil; Rabbinden gelen sonsuz bir ikramdır.
Aileye Karşı Sorumluluk: Nesli ve Değeri Korumak
Aile sorumluluğu bugün en çok yara alan konudur. Bir anne-baba düşünün: Çocuk telefonla büyüyor, okulda değerleri unutarak büyüyor, evde ilgisizlikle büyüyor. Sonra herkes “Bu çocuk böyle neden oldu?” diye soruyor.
Her insan aile ortamında doğar ve aile içinde kök salar. Aile sorumlulukları, kişinin en yakın dairesidir. Resûlullah (s.a.s.), “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî) buyurarak, özellikle aile reislerinin evladını, eşini ve yakınlarını gözetme görevine işaret eder.
Aile sadece dünyevî ihtiyaçların karşılandığı bir yuva değil, aynı zamanda iman ve ahlak eğitiminin verildiği en temel okuldur. Tahrim Suresi’nde Rabbimiz, “Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun…” (Tahrîm, 66/6) buyurarak, çocuklarımızı sadece bu dünya için değil, ebedî hayat için de yetiştirmemiz gerektiğini hatırlatır.
Bugün birçok anne-baba çocuklarının maddi ihtiyaçlarına yoğunlaşırken manevi açlığını göz ardı ediyor. Hâlbuki neslimizi korumak, ailemizi Allah’ın razı olacağı bir yapıda tutmak, ebeveynin en temel görevlerindendir.
Topluma Karşı Sorumluluk: İyiliği Yaymak, Kötülüğü Durdurmak
Toplumsal hayat, sorumlulukların en geniş halkasıdır. Fert olarak sadece kendi hayatımızdan değil, çevremizde olup bitenlerden de mesulüz. Kimse, “Bana ne!” deme özgürlüğüne sahip değildir. Çünkü kötülüğe sessiz kalmak, onun yayılmasına zemin hazırlar.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuda son derece açık konuşur:
“Ya iyiliği emreder, kötülükten men edersiniz; yoksa Allah size bir azap gönderir. Dua edersiniz ama kabul edilmez.” (Tirmizî, Fiten 9).
Bu uyarı, toplumda haksızlığa göz yumanların sorumluluktan kaçamayacağını gösterir. Müslüman, iyiliğin çoğalması, adaletin yaşaması, huzurun korunması için elinden geleni yapmakla emrolunmuştur.
Sonuç olarak: Sorumluluk Bilinci İnsanı Yüceltir
İnsan; Rabbi’ne, kendisine, ailesine ve topluma karşı pek çok sorumlulukla kuşatılmıştır. Bu sorumlulukların bilincinde olmak, insanı olgunlaştırır, hayatı anlamlı hâle getirir, kulluğu derinleştirir. Rabbimizin rızasına uygun bir hayat için sorumluluklarımızı sevgiyle ve teslimiyetle yerine getirmek ise ibadetin ta kendisidir. Her adımımız, her sözümüz, her davranışımız eğer Allah için yapılırsa, kulun yolunu aydınlatan bir nur olur.
Dua
Allah’ım! Bize emanet verdiğin her nimetin şükrünü eda edebilmeyi, sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmeyi, ailemizi muhafaza etmeyi, toplumumuzda iyiliği hâkim kılmayı nasip eyle. Âmin.
Kalplerimizi hidayet üzere sabit kıl, adımlarımızı doğrulukla sağlamlaştır. Bizleri sorumluluk bilinciyle yaşayan, emanete sahip çıkan kullarından eyle. Âmin.
Ahmet YOLDAŞ
Türkiye Aile Meclisi Diyarbakır İl Başkanı
