Dünya var olduğundan bu yana böylesine adaletsiz, hukuksuz, vicdansız bir düzen hüküm sürdü mü, bilmiyoruz. Ancak özellikle son iki yüzyılda insanlık, belki de en karanlık dönemlerinden birini yaşamaktadır. Bugün öyle bir dünya düzeniyle karşı karşıyayız ki, gücü yeten, hukuku tanımadan, merhamet göstermeden, Allah korkusu taşımadan zayıfı ezebiliyor

Dün Irak, Libya, Afganistan… Bu ülkeler birer bahane üretilerek yerle bir edildi. Sözde demokrasi getirme, insan haklarını götürme bahanesiyle bu topraklara savaş götürenler, gerçekte o halkların kaynaklarını sömürmenin peşindeydiler. Bugün ise Venezuela benzer bir tehdit altında. Ülkenin yeraltı zenginliklerini gasp etme ve orada köle düzeni kurma arzusuyla bir saldırı hazırlığı var.

Öte yandan Filistin’de, Gazze’de yaşananlar artık kelimelerle tarif edilemeyecek bir noktaya gelmiştir. İnsanlar göz göre göre, dünya kamuoyunun sessizliğinde katlediliyor. Ağaç, su, toprak; canlı-cansız her şey hedef haline getiriliyor.

Bizi bir zamanlar dinimizden, kültürümüzden, tarihimizden koparmak için demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramları kullandılar. Ancak bugün görüyoruz ki bu değerleri kendileri için bile uygulamayanların maskesi düşmüştür. Artık gerçek yüzleriyle, gerçek niyetleriyle karşımızdalar. Onlar, insanlıktan nasibini almamış birer canavara dönüşmüştür.

Böyle bir ortamda toplum olarak uyanmalı, içimizdeki adalet duygusunu yeniden canlandırmalı, özümüze dönmeliyiz. Kardeşlik bağlarımızı samimiyetle, içtenlikle yeniden inşa etmeliyiz. Yapmacılıktan uzak, Allah korkusunu kalbimizde taşıyarak birlik olmalıyız. Aksi takdirde, bu düzenin karşısında direnmeyi başaramazsak, sonumuz da tıpkı ötekiler gibi hüsran olacaktır.

Ali lale