Bugun...


Fesih Bozan

facebook-paylas
İslam’la Savaşmanın Modern Adları: Ilımlı İslam ve Ehveni Şer
Tarih: 08-12-2025 00:02:00 Güncelleme: 08-12-2025 00:02:00


 
 
Son yıllarda İslam’ın küresel tartışmalar içinde ve Papa’nın ülkemize gelişiyle gündeme gelen “ılımlı İslam” ile zaman zaman İslam hakkında kullanılan “modernize edilmiş, revize edilmiş, güncellenmiş İslam” gibi kavramlar; ayrıca daha çok seçim dönemlerinde duyduğumuz “ehveni şer” kavramını çok duymaktayız. 
 
Bu tür kavramlar, İslam’ın ilahî vahye dayanan doğasını perdelemekte ve bulandırmakta ve dini özünden uzaklaştıran, sekülerleştirici yaklaşımlara kapı aralamaktadır.
 
Bu makalede, “İslam’la savaş ve içini boşaltma çabalarının modern dildeki karşılıkları” olarak ortaya çıkan “ılımlı İslam” söylemini ve fıkıhta önemli bir kavram olan “ehven-i şerin” siyasette kullanılmasının sakıncalarını ele almak istedim.
 
İslam Tamamlanmıştır ve Hiçbir Hükmü Değiştirilemez
 
İslam, ilahî vahyin gönderildiği son dindir ve Allah Teâlâ İslam’ı tamamladığını açıkça beyan etmiştir:
 
“Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Mâide 5/3)
 
Bu ayet, bir yerlere sempatik görünmek için İslam dininin insan müdahalesine açık olmadığını; hükümlerinde, emir ve yasaklarında eksiltme, ekleme, güncelleme veya tahrifin caiz olmadığını gösterir.
 
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
 
“Kim bizim bu işimize (dinimize) ondan olmayan bir şey katarsa, o reddedilir.”
(Buhârî, Sulh 5; Müslim, Akdiyye 18)
 
 "Her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık ateştedir." (Tirmizî, İlim 16)
 
Bu hadis-i şerif de dinin, vahyedildiği gibi kalması gerektiğini; sonradan ortaya çıkarılan dinî anlayışların kabul görmeyeceğini bildirir.
 
İmam Gazâlî:
 "Bid'at, Kitap, Sünnet, icmâ veya eserle sabit olmayan şeyin din kabul edilmesidir." (el-İhyâ)
 
İmam Mâlik (r.h.):
“Benden sonra gelecek olanlara sünneti (Peygamber'in yolunu) tavsiye ederim” ve "Sünnet Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen boğulur.”
 
İmam Şâfiî ise: “Kitap ve Sünnet’te olmayan bir görüşü dine katmak helâl değildir.”
(er-Risâle)
 
Dolayısıyla İslam’ın “ılımlı İslam”, “radikal İslam”, “modern İslam”, “siyasal İslam” veya “geleneksel İslam” gibi kavramlarla ayrıştırılması, dine dışarıdan yapılan bir müdahaledir ve doğru değildir. 
 
İslam, Kur’an ve Sünnet’te tarif edildiği gibi yalnızca “İslam”dır.
 
“Ilımlı İslam” “modern İslam” veya  “İslam’ın Güncellenmesi,” gibi söylemlerin amacı genellikle şunlardır:
 
İslam’ın yönetim, yargı, muamelat ve cihat gibi ahkâm yönlerinin törpülenmesi,
Helal–haram ve emir–yasakların belirsizleştirilmesi veya önemsizleştirilmesi,
Siyasi veya toplumsal baskılar, Hristiyan ve Yahudi devletlere şirin görünmek için dine yeni anlamlar yükleme çabaları.
 
Buradaki hedef, İslam’ın hükümlerinin hâkim güçlere ve çağın şartlarına göre yeniden şekillendirilmeye çalışılmasıdır.
 
 Oysa İslam, çağa, kişiye veya kurumlara uyan veya bunlara göre değişen bir ideoloji değil; çağları, kişileri, kurumları ve hayatın her alanını belirleyen, kendisine uyulması gereken ilahî bir nizamdır.
 
 Müslümanların anayasasıdır.
Allah (CC) Yusuf suresi 40. Ayeti kerimede;
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” 
 
Buyurarak, hüküm ve yönetimin, helal ve haramın belirlenmesinin yalnızca Allah’a ait olduğunu bildirir. Dolayısıyla herhangi bir devlet, siyasi güç, ekonomik baskı veya toplumsal yönlendirme ile İslam hükümlerinin “yumuşatılması”, “değiştirilmesi” veya “revize edilmesi” kabul edilemez; bu durum dini özünden uzaklaştırmaktır.
 
“Ehven-i Şer” Meselesi
Ehven-i şer, yani “iki şerden daha hafif olanı tercih etmek”, fıkıh literatüründe belirli zaruret durumlarında geçerli bir kaidedir. 
 
Fakat bu kaide her kötülüğü meşrulaştıran bir kapı değildir. Burada konumuz ehven-i şerin fıkhî yönü değil, siyasetteki yanlış kullanım biçimi olacaktır.
 
Ehven-i Şer Yanlış Kullanıldığında
 
Günümüzde “ehven-i şer” kavramı genellikle seçimlerde siyasi partilerin tercih edilmesinde kullanılmaktadır. 
 
Bu kullanım, tıpkı “ılımlı İslam” söylemi gibi İslam’ın özüne büyük zarar vermekte ve Müslümanları çok tehlikeli bir yere götürmektedir.
 
Müslümanın görevi, İslam’ı esas alan, İslami devleti hedefleyen, hakkı ve adaleti savunan bir parti yoksa kurmak, varsa onu desteklemek gerekirken; İslami kavramları kullandığı için, yasakları çiğnediği ve sisteme entegre olduğu halde sırf “güçlüdür” diye İslami devlet hedefi olmayan bir partiyi desteklemek şu zararlara yol açmaktadır:
 
Haramları, meşrulaştırmak,
Ahlaki sınırları gevşetmek,
Siyasi ve şahsi menfaat için dini gerekçeler üretmek,
İslam’ın içinin boşaltılması
İslam’ın eksik ve yanlış anlaşılmasına, İslamın yalnız iman, ibadet ve ahlaktan ibaret görülmesine ve bireysel yaşamanın yeterli olduğuna inanmasına,
Müslümanların, şuursuz,  duyarsız, güvensiz, sorgulamayan, islami değerleri yozlaşmış, haramlara tepkisiz ve mevcut düzene razı bir hale gelmesine,
İslami devletin, Müslümanın hedefinden çıkmasına,
İnsanların İslam’dan soğumasına ve uzaklaşmasına.
 
Bu durum Müslüman zamanla “inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlamasına” sebep olur.
 
Hâlbuki İslam’ın özünde, İslam’ı savunan bir parti yoksa kurulması varsa desteklenmesi esastır. 
 
“Ehven-i şer” diyerek “şerri” tercih etmek, hakkı savunan bir yapının önünü kapatmak demektir.
 
Özetle
“Ilımlı İslam” söylemi ve “ehven-i şer” kavramının yanlış kullanımı, İslam’ın asli hüküm ve sorumluluklarını gölgeleyen, dine dışarıdan yapılan müdahalelerdir.
 
Çünkü İslam:
Tamamlanmış,
Korunmuş,
İlahî sınırları belirlenmiş,
Hayatın tüm alanlarını kuşatan, eksiksiz ve mükemmel bir dindir.
 
Özellikle seçim zamanlarında vatandaş “Seyda, hocam şeyhim, oyumuzu kime verelim?” diye sorduğunda; Seyda, hoca ve şeyhlerin cevapları büyük bir mesuliyet taşımaktadır. 
 
Alimlerimizin “şu kişi veya parti hataları var ama yine de diğerinden iyidir” deyip hakkı savunan partiye değil de “Ehveni Şerre” yönlendirdiklerinde yukarıda anlatılan tahribatlara zemin hazırladıklarını ve Allah muhafaza büyük bir günahın altına girdiklerini düşünüyorum.
 
Mümin’in görevi; dini hafifleten, özünden uzaklaştıran ve içini boşaltan kavramların, söylemlerin, parti ve kişilerin peşinden gitmek değil; Kur’an ve Sünnet’in çizdiği net çerçeveyi korumaktır.
 
Kur’an ve Sünnetin doğru anlaşılıp yaşandığı bir toplum dileğiyle.
 
Vesselam


Bu yazı 107 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI