Bugun...


Fesih Bozan

facebook-paylas
Trump'tan Barış Şov
Tarih: 15-10-2025 00:01:00 Güncelleme: 15-10-2025 00:01:00



ABD ve barış, Trump ve barış, İsrail ve barış hiç yan yana gelmeyecek kelimeler. Bugün Netenyahu’nun ortağı olması hasabiyla savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Trump, çıkmış barış şovu yapıyorlar. Hele bir de onu medheden işbirlikçi liderlere bakınca insan kahroluyor!
İki yıldır, askeri, siyasi ve ekonomik her alanda İsrail'e verdiği sınırsız destekle, Gazze'deki yıkım ve soykırımın ortağı olan Trump, Netanyahu ile kafa kafaya verip bir ateşkes planı hazırladı. Ne yazık ki, sekiz Müslüman ülke de buna destek verdi; hem de takdir edip Trump'ı barış elçisi ilan ederek. Ve Trump Pazar günü birçok lideri arkasında dizerek bu anlaşmayı imzaladı ve imzalattı. Belki bu anlaşmanın tek olumlu yönü, bir süreliğine Gazzelilerin başına bombalar yağmayacak, Türkiye’nin orada bulunmasıyla İsrail çok rahat hareket edemeyecektir.
Oysa Trump'ın İsrail meclisindeki katiller topluluğuna yaptığı konuşmadaki şu sözleri her şeyi özetliyor: "Bibi beni defalarca aradı, benden adını bile duymadığım silahları istedi. Biz de bu silahları verdik ve İsrail çok güzel kullandı. Barış güçle geldi."
Trump'ın, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'tan Başbakan Netanyahu için af talep etmesi ve onu "savaş zamanının en büyük liderlerinden biri" olarak nitelendirmesi, katil Netanyahu'nun her yaptığını gururla desteklediğini gösteriyor. Bir hikmetli söz, "Canavar ruhlu insanlar, övünürken yaptıkları zulümleri dillendirir" der; tam da Trump'ı tarif etmiş.
"Filistin silahsızlandırılacak, Hamas silahsızlandırılacak ve İsrail'in güvenliği hiçbir şekilde tehdit altında olmayacak. İsrail bizim yardımımızla her şeyini kazandı" sözleriyle, sözde ateşkesin gerçek amacını itiraf ediyor. Gazze'yi bombalayan, işgal eden, soykırım uygulayan İsrail; ancak silah bırakması istenen, Gazzeliler. 
İsrail ve ABD, iki yıldır Gazze'de yaptığı tüm yıkım ve soykırıma rağmen, siyasi ve askeri hiçbir hedefine ulaşamadı. Temel hedefleri neydi? Esirleri kurtarmak, Gazze'yi insansızlaştırmak, tüm Gazze'yi işgal etmek ve Hamas'ı yok etmek. Bunların hiçbirini başaramadılar.
Trump'ın sözde barış, ama aslında İsrail'i korumak ve hedeflerini gerçekleştirme ortamını hazırlamak olan planının ana hedefi; esirleri kurtarmak, Hamas'ın silah bırakmasını sağlamak, direnişin savaş kabiliyetini ve altyapısını yok etmek, İsrail'le mücadele edecek bir güç bırakmamaktır. Yani İsrail'in iki yıldır sahada yapamadığını, barış kılıfı altında, Müslüman ülkeler eliyle yapmaktır.
Müslüman ülkeler buna alet olmamalı, Hamas'ın silah bırakması için ısrarcı olmamalı, tünelleri ve silah imalat yerlerini tespit edip imha gibi bir işe girişmemelidir. Aksine, Hamas'a her türlü silah, eğitim ve üretim desteği verilmelidir. Çünkü İsrail ve ABD, anlaşma veya uluslararası hukuk dinlemez; işgal planlarından ve soykırımdan vazgeçmezler.
Hamas Açısından Anlaşma
Hamas; başta ABD ve İsrail olmak üzere bütün destekçilerine ve Müslüman ülke liderlerinin ihanetine rağmen, kıt imkanlarıyla direndi, büyük bedel ödedi ama izzetini korudu, onuruyla savaştı ve Gazze'yi terk etmedi. ABD ve İsrail'in attığı yüz bin ton bomba ve uyguladığı açlık politikasına rağmen çok şehit verdiler ama diz çökmediler; aksine diz çöktürdüler. Büyük bedeller ödediler ama bütün dünyayı uyandırdılar, işbirlikçi Müslüman liderlerin maskesini indirdiler.
Bu, inancın, azmin, fedakarlığın ve sabrın zaferidir. Evet, Gazze'nin onurlu ve izzet sahibi halkı kazandı; ABD, İsrail, Batılı ülkeler ve Müslüman işbirlikçi liderler kaybetti.
Şimdi birçok kişi, "Gazze %92 yerle bir olmuşken, yaklaşık yüz bin şehit vermişken nasıl kazandı?" diye sorabilir. Evet, Gazze kazandı. Çünkü bütün bir dünya ile savaştılar ve direndiler. Yemen ve İran hariç tüm Müslüman ülkeler tarafından yalnız bırakıldılar, hatta ihanete uğradılar. Bütün bunlara rağmen masaya oturmuşlarsa ve Gazze'yi terk etmemişlerse, bu galibiyet değil de nedir?
Biz, Hamas'ın bu anlaşmayı kabul etmesini, Mute Savaşı ve Hudeybiye Antlaşması'na benzetebiliriz.
Bütün bu yıkım ve soykırıma sebep olanların barış elçisi ve taraftarı olarak görünmesi, işin acı tarafıdır. Bu durum, dünyada hak, hukuk ve adaletin geçerli olmadığını, geçerli olan tek şeyin güç olduğunu göstermiştir.
Müslüman ülkelerin, işgalci ve soykırımcı ABD ve İsrail'e yaptırım uygulamaması, Gazze'yi yalnız bırakması ve Trump'ın barış anlaşmasına destek vermesi, onların zillet ve çaresizliğini gösteriyor.
İki yıldır Gazze'deki işgal, yıkım, açlık ve soykırıma ses çıkaramayan, Gazze'ye bir çuval un sokamayan, hatta ticaret ve petrol sevkiyatıyla İsrail'e destek olan, Sumud ve Özgürlük filosuna sahip çıkamayan Müslüman ülke liderlerinin, "Barışı biz sağladık" diyerek kahraman kesilmeleri veya kahraman ilan edilmeleri, tam bir yüzsüzlük örneğidir.
Katil Netanyahu'nun, "Kudüs bizim şehrimizdir, sonsuza kadar da bizim olacak. Kudüs bir daha asla bölünmeyecek. Bir Filistin devleti kurulmayacak" ve İsrail terör örgütünün Savunma Bakanı Katz'ın, "Rehineler kurtarıldıktan sonra en büyük mücadele Hamas'ın yer altı tünel ağını yok etmek olacak. Orduya, Gazze'deki tünelleri imha etmeye hazırlanın talimatı verdim. Bu operasyon, ABD denetimindeki özel bir mekanizma gözetiminde yürütülecek" açıklamalarında görüldüğü gibi, ateşkes bir hikâyeden ibaret.
Önce rehineleri alacaklar, sonra tünelleri yıkacaklar, Hamas'ı dolaylı yollarla ortadan kaldırmaya, iletişim ağlarını ve sistemlerini çökertmeye çalışacaklar. Ardından, "Hamas silah bırakmadı" deyip tekrar saldıracaklar. 
Bugüne kadar İsrail hangi anlaşmaya sadık kalmış ki?
Barışın gelmesi, ABD ve İsrail'in planlarını uygulamak değil; Müslüman ülkelerin siyasi, askeri ve ekonomik işbirliği yaparak, D-8 prensipleri çerçevesinde bir araya gelip masaya ellerini vurabilmesiyle ancak olur.
Vesselam.



Bu yazı 124 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI