Bugun...


Halit Eşkan

facebook-paylas
SÖZ SÖYLEMEK, SÜKÛT ETMEK, SIR SAKLAMAK-4-
Tarih: 17-06-2025 00:01:00 Güncelleme: 17-06-2025 00:01:00


 

 

Bir sözü bir kere söylemekle yetin. Zira bir insana bir sözü bir kere söylemekle o insan ders aldı ise ne güzel. Değilse, yüz kere söylesen kar eylemez.

Şairin dediği gibi:

Kabiliyet dâd-ı Haktır, her kula olmaz nasip,

Sed hazeran terbiye et, bed-asıl olmaz asîl.

Esasen Kur’an ifadesi ile “Söz dinlemeyen, nasihat kâr etmeyen zalimdir”  İnsanlardan faydalanmak amacıyla dilini asla oynatma, insanları aldatma, hele hele dinini dünya ile değiştirmeye kalkışma ki hem dinini, hem dünyanı kaybetmeyesin.

Nitekim Resulü Ekrem (sav): “Ahmak odur ki dinini verir, dünyasını da üste verir” buyurmaktadır. Bu hususta Mevlana Hz. “Avamı kandırmak domuz avlamak gibidir, zahmetli ve tehlikeli olması yanında eti de haramdır” buyurmaktadır. Yine Resulü Ekrem (sav) “Aldatan bizden değildir” buyurmaktadır. O halde konuşma kandırmaca mahiyetinde olmamalıdır.

Çok konuşmaktan da kaçınmak gerekir. Zira insanları iki haslet mahveder; bunlardan birisi fazla mal toplamak, diğeri ise fazla konuşmaktır. Çok sözde hayır yoktur, hata çoktur, zaman israfıdır. Kullanılan fazla kelimeler mana eksikliğine ve kavram karışıklığına sebep olur. Ayıpları açar, dostluğu bozar, düşman kalbini harekete geçirir. Onun için özlü konuşmak aklın gereğidir.

Her ne kadar Dost acı söyler denirse de sen tatlı söylemeyi tercih et. Sözlerin dostlarına gül gibi olsun, çünkü acı söz dostlarını senden uzaklaştırır. Geç otur deme, buyur otur de. Birinci hitapta sertlik, ikinci hitapta yumuşaklık, güzellik, nezaket vardır. Buna rağmen her iki hitap da eş anlamlıdır.

Konuşmada uzlaşı sağlamak, ortak anlayışla, inanç birlikteliğiyle mümkündür. Zira aynı dili konuşanlar değil, aynı inancı paylaşanlar anlaşırlar. Kulaktan dolma bilgilerle söze karışan, bende biliyorum iddiasıyla konuşan kişinin durumu; bir yumurta yumurtlayıp, gagkıltısıyla ortalığı velveleye veren tavuğa benzer. Sonuçta mahcubiyet kaçınılmaz olur. İnsana yaraşan tam bilmediği konuda söze karışmamaktır.

Her soruya cevap vermekten kaçın. Sorulan bir soruyu cevaplandırırken de sadece soruya cevap olabilecek kadar konuş. Sözü uzatmak konudan uzaklaşmaktır. İyi söz kısa ve anlamlı olan sözdür. Soru sorana ters cevap verme, hiç kimseye çirkin söz söyleme ki acı cevap işitmeyesin. Herkese aklına göre konuş, konuşman yumuşak olsun, dilini güzel sözlere alıştır, daima hayır söyle, iyi söyle ki tatlı cevap alasın. Aklın ermediği hikmeti konuşma ki yalancı olmayasın. Her söylenene karşı çıkan, dalkavukluk edenle sohbet etme, dilini sana layık olmayan şeylerden koru, sana iyi davranmayanları terk et, kendine uygun bir arkadaş seç, malayani ve yersiz konuşmalardan kaçın; Çünkü bu tür konuşmalar kalpte darlık ve üzüntü, bedende bitkinlik, rızıkta eksiklik sebebidir.

Söz keramettir; Konuştuğun zaman şiddetten kaçınarak, nezaket ve yumuşaklıkla, sağlam ve destekli ifadeler kullanarak, ucbetmeden, kibirlenmeden, masivayı (Allah’tan başka her şeyi) terk etmiş olarak, muhatabın anlamasını sağlayarak yani onun aklına hitap ederek onu bidat ve hurafelerden uzaklaştırmak onu kitap ve sünnete sarılmaya teşvik etmek için, güzel sözlerle, özlü ve kısa olarak yapılan nasihat şeklinde olursa.

Nitekim vaiz, Halife Me’mun’a karşı haddini aşan sözlerle nasihate kalkışınca; Halife Me’mun ona “Allah senden çok daha hayırlı olanı (Hz. Musa as), benden çok daha şerli olana (Firavun) gönderdi de yine ona yumuşak sözlerle hitap etmesini emretti” diyerek ikazda bulunmuştur. Onun için insanlara karşı sözlerde ve davranışlarda yumuşaklık, sevgi, merhamet, şefkat, tevazu, hoşgörü gibi ahlaki vasıfları ihtiyar edinmek gerekir. Konuyla alakalı olarak ayet-i kerimelerde yüce Allah (cc) “Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi ( Al-i İmran /59)” “Rabbinin yolunda hikmetle ve güzel öğütle çağır (Nahl/25)” buyurmaktadır.

Sana gelen herkese kıymetli bilgiler ver. Onlara yol göster, onların kusurlarını görme, herkesi kendi merkezinden değerlendir, herkese kendi meşrebine uygun davran, sözlerin hoş olması yerinde söylenmesine bağlıdır, kedinin ve köpeğin anladığı dilin farklı olduğunu unutma.

Dilini dinine hizmet için kullan, unutma sen yeryüzünde Allah’ın halifelikle görevlendirdiği tek varlıksın, bu görevi yerine getirirsen o zaman her güç sana boyun eğer.

Bilgi ve inanç birbirini tamamlamak içindir. Bu ilkeden yola çıkılırsa her zaman doğruya ulaşılır. En önemli bilgi insanın kendisini bilmesidir, aksi halde ilerlemek mümkün olmaz, nitekim bu husus Yunus Emre’nin “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” mısralarında yankılanır. Ve kendini bilen Rabbini bilir.



Bu yazı 21543 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI