1933 yılında Çermik’te dünyaya gelen Hacı Sait Özkan, ilçenin köklü ve saygın ailelerinden, “Hacı Kamberler” kabilesine mensuptur. Çocukluk ve gençlik yıllarını Çermik’in dar sokaklarında, kaplıca buharlarının karıştığı o kendine özgü atmosferde geçiren Hacı Sait, hayatı boyunca hem çalışkanlığı hem de zarafetiyle tanınan bir isim olmuştur.
Kaplıcalar Mevkii’nde uzun yıllar otel işletmeciliği yapan Hacı Sait Özkan, meslek hayatında yalnızca ticari bir başarı değil; dürüstlüğü, cömertliği ve misafirperverliğiyle de hafızalarda yer etmiştir. Ancak onun Çermik tarihinde asıl özel kılan yönü, ilçenin ilk ve son sinema işletmecisi olmasıdır.
1970’li yılların sonuna dek işlettiği sinema, o dönem Çermik’in belki de tek toplu eğlence ve kültür alanıydı. Karanlık salonunda insanlar bir araya gelir, aynı heyecana ortak olur, aynı sahnede güler ya da duygulanırlardı. Fakat onun sineması, sadece film gösterilen bir mekân değil; çocukların hayal dünyalarını büyüten, gençlere tarih ve kimlik bilinci kazandıran bir kültür ocağıydı.
Hacı Sait Özkan, o dönemde sinema işletmeciliğinin çoğu yerde kötü çağrışımlarla anılmasına rağmen, ahlaki değerlere en sıkı şekilde bağlı bir duruş sergiledi.
Gösterdiği filmler toplumun hassasiyetleriyle uyumlu, aile yapısını sarsmayan yapımlar arasından seçilirdi:
Malkoçoğlu, Battal Gazi, Köroğlu, Hz. Ali cenkleri, Estergon Kalesi, Ağrı Dağı Efsanesi…
Bu filmler yalnızca eğlence sunmaz; gençlere tarih şuuru aşılar, kahramanlık, erdem ve doğruluk gibi değerleri hatırlatırdı.
Onu unutulmaz kılan belki de en ince, en zarif davranışı; filmlerde ortaya çıkabilecek uygunsuz sahnelerde, kimsenin gönlü rahatsız olmasın diye şapkasını projeksiyon ışığının önüne tutmasıydı.
Bu, hem döneminin ahlaki hassasiyetine hem de onun kişisel nezaketine işaret eden istisnai bir örnekti. Bizler de ilkokul ve ortaokul yıllarında bu filmleri izlerken onun bu inceliğine bizzat şahit olduk.
Gerçekten de Allah kendisinden razı olsun; toplumun değerlerini korumak adına gösterdiği o hassasiyet bugün bile hatırlandıkça insanın gönlünde saygı uyandırmaktadır.
1980’li yıllarla birlikte video cihazlarının yaygınlaşması, renkli televizyonların her eve girmesi ve medya anlayışının hızla değişmesiyle eski sinema salonları birer birer kapanmaya başladı. Hacı Sait Özkan da dönemin şartlarına direnmek yerine sinema işletmeciliğini edep ve onurla sonlandırdı.
Fakat ironik olan şuydu:
Bir zamanlar “müstehcenlik” kaygısıyla eleştirilen sinemalar, yıllar sonra evlerimizi kuşatan televizyon ve internet içeriklerine kıyasla son derece masum, hatta özlenir hâle geldi. Bugün her eve sinsice sızan kültürel yozlaşma, aile yapısını aşındıran içerikler ve sınırsız erişim, o dönem sinemasının aslında ne kadar temiz ve değerli olduğunu yeniden hatırlatmaktadır.
Hacı Sait Özkan yalnızca bir sinema işletmecisi değil; bir döneme damgasını vurmuş, insanların belleğinde güleryüzü, nezaketi ve ahlakı ile yer etmiş bir şahsiyettir. Çermik’in kültürel hayatına yaptığı katkı, bugün hâlâ saygıyla anılmaktadır. Onun sayesinde nice çocuk kahramanlarını tanımış, nice genç tarihle ve erdemle bağ kurmuş, nice aile güvenle sinemaya gidebilmiştir.
Bugün geriye dönüp baktığımızda, onun temsil ettiği değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Toplumu bataklığa sürükleyen içeriklerin her gün evlerimize kadar girdiği bu çağda, Hacı Sait Özkan gibi insanların duruşu bir ışık, bir ölçü, bir hatırlatma niteliği taşımaktadır…
Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com
