Hayat, insanla güzel…
Ve insan, başka bir insanın yüreğine dokunduğu kadar insandır.
Akrabalık, dostluk, arkadaşlık gibi kutsal bağlar; aramakla, sormakla, hâl hatır bilmekle anlam kazanır. En güçlü ilişkiler bile zamanla ilgi görmeyince zayıflar, körelir. Bir kardeş, eğer uzun süre aranıp sorulmazsa, kalbi uzaklara savrulur; en sonunda el olur.
Eskiden birine “Nasılsın?” demek, sadece kelimelerden ibaret değildi. Göz göze bakılır, bir yudum çay eşliğinde dertler paylaşılırdı. Şimdi iletişim kanalları çoğaldı ama maalesef kalpten kalbe giden yollar daraldı. Telefonlarımız akıllandı, ama gönüllerimiz sessizliğe büründü.
Her gün elimizin altında onlarca uygulama, mesajlaşma aracı var ama bir “selam”ı esirgiyoruz. Ne acıdır ki, gelişen teknoloji insanı insana yaklaştırmadı; tersine araya görünmez duvarlar ördü.
Damla damla akan yaşlar; sel olur
Hasret çekenlerin Of’u; yel olur
Aranıp sorulmazsa kardeş; el olur
Yanar yanar hasretinden; kül olur
Bir düşünün… Kaç zamandır annenizi, babanızı, kardeşinizi aramadınız? Ya da kaç kişiden uzun süredir “Nasılsın?” diye bir mesaj bile almadınız?
İnsan, en çok da unutulduğunu düşündüğünde kırılır. Gözden uzak olmak, gönülden silinmek anlamına gelmemeli.
Belki de hayatımızda bir “Muhabbetmetre” olmalıydı. İnsanlar arasındaki duygusal sıcaklığı ölçen bir alet… Emin olun çoğumuzun ilişkilerinde derece eksi seviyelerde olurdu. Oysa bir kelime, bir selam, bir küçük ilgi; donmuş gönülleri yeniden ısıtabilir.
Dur demenin zamanı, geldi geçiyor bile
Yanına kâr kalır sanma, hayatındaki hile
Her gün dünyamızdan göçer, on binlerce kafile
Can bedeni terk edince, pişmanlıklar nafile...
Bugün belki çok geçmeden, elinize telefonu alıp sadece birini arayabilirsiniz. “Seni merak ettim” demek için, “Yüreğime düştün” demek için, “İyi misin?” demek için…
Bazen bu birkaç kelime bile bir hayatı onarır.
Unutmayalım:
Gönül bağı, fiziksel mesafeden değil; ilgi ve sevgiyle beslenir.
İnsan bir arada yaşamak için yaratılmıştır.
Küslük ve kırgınlık, gönül zindanıdır.
Yarenlik ise kalbin şifasıdır.
Bedenler ihtiyarlığa doğru yürürken
Gönüller kendini genç görür durur
Ölüm meleği gelip kapıyı çalarken
İstemesen de acı tokadı vurur...
Zaman geçiyor. Ömür eriyor.
Bir gün sevdiklerimizle vedalaşma imkânımız dahi olmayabilir.
O yüzden; geç olmadan, kırmadan, küsmeden, darılmadan…
Haydi, bugün birinin gönlüne dokun.
Çünkü arayıp sormazsan, kardeş bile el olur…
Hamdullah IŞIK