Bugun...


Hamdullah IŞIK

facebook-paylas
BİR FOTOĞRAF, BİR HİKÂYE…
Tarih: 19-08-2025 00:02:00 Güncelleme: 19-08-2025 00:02:00



 
1970’lerin Çermik’i
Elimde köşeleri sararmış bir fotoğraf var…
1970’li yılların Çermik’inden bir kare.
Küçük bir kasaba, koca bir hayat…
O karede ilçenin özgün hali bütün sadeliğiyle gözlerimin önünde beliriyor. Belediye’nin otobüsü, Kereze Remo’nun kamyonu, Akdağ Yazıhanesi’nin önünde yolcu almakta olan bir minibüs…
Biri evinin inşaatı için taş seçiyor, biri derin bir sohbete dalmış. Arkada Ziraat Bankası, biraz ötede Belediye Binası, göğe uzanan Hanbaşı Camii’nin minaresi… Minare adeta “Ben buradayım” dercesine bütün ihtişamıyla yükseliyor. Uzaklarda Gelincik Dağı, hüzün ve gururu birlikte taşıyan bakışıyla ilçeye göz kulak oluyor. Zaman, o fotoğrafın içinde sanki donup kalmış; insanlarıyla, evleriyle, umutlarıyla geleceğe sesleniyor: “Biz buradaydık.”
Toprak sokaklarda gülümseyen yüzler, kerpiç evlerin gölgesinde çocuk kahkahaları… Kadınlar sabahın ilk ışıklarıyla kalkar, evlerinin önünü süpürür; bütün kasaba tertemiz olurdu. Çocuklar yalınayak oynar, tozu dumana katar; ihtiyarlar avluların köşesinde bastonlarına yaslanır, ağır ağır muhabbet ederdi. Hayatın telaşı az, huzuru çoktu.
O yıllarda Çermik’in nüfusu dört bin civarındaydı. Küçük ama gönlü büyük bir aileydi ilçe. Her evin avlusunda bir kuyu, her mahallenin köşesinde mutlaka bir çeşme bulunurdu. Çeşmeler sadece suyun değil; dostluğun, sırların, sevinçlerin ve dertlerin aktığı yerlerdi. İnsanlar birbirine güvenirdi; herkes birbirini tanır, herkes birbirine el uzatırdı.
Elektrik, Sinek Çayı üzerindeki küçük hidroelektrik santralinden sağlanırdı. Lambalar yalnızca akşamları yanar, güneşin doğuşuyla birlikte sönerdi. Değirmenler, çırçır fabrikaları gece çalışırdı. Evlerde elektrik sadece ışık demekti; çamaşır makinesi, buzdolabı, fırın bilinmezdi. Hali vakti yerinde olanların evinde gaz ocağı, lüks lamba ya da radyo bulunurdu. Radyo, evin dört duvarına haber de taşırdı, umut da…
Ama bütün bu yoklukların içinde hayat güzeldi. Çermik’in havası berrak, suyu tatlı, insanları içtendi. Tandırda pişen ekmeğin kokusu sokaklara yayılır, çocuklar daha fırından çıkan ilk sıcak ekmeği kapar, tereyağına banarak afiyetle yerdi.
O yıllarda sevgi yürekten, saygı asaletten gelirdi. Küçükler büyüklerin elini öpmekten onur duyar, büyükler küçüklere şefkatle sarılırdı. Komşuluk, yalnızca yan yana oturmak değil; aynı sofrayı, aynı kaderi paylaşmaktı. Komşu açken tok yatılmaz, komşunun külü bile sakınılmazdı. Kan bağı olmasa da can bağı vardı.
Yaz akşamlarında sokaklar cıvıl cıvıldı. Gençler damların üstünde türküler söyler, çocuklar saklambaç oynar, kadınlar avlularda buluşur, erkekler kahvehanede çay eşliğinde sohbet ederdi. Bir düğün olduğunda bütün mahalle sevinir, bir cenazede bütün kasaba yasa bürünürdü. Sevinç de acı da paylaşıldıkça çoğalır, paylaşıldıkça azalırdı.
1970’li ve 80’li yıllara kadar Çermik sadece bir şehir değil, kocaman bir aileydi…
Sonra zaman değişti… Önce televizyon girdi evlere, ardından cep telefonları, internet…
Sokakların sesi azaldı, çeşme başlarının kalabalığı dağıldı, avluların neşesi sessizleşti. O koca aile yavaş yavaş küçüldü; kalabalıkların içinde yalnızlık başladı.
Ama ben hâlâ o fotoğrafı elimde tutuyorum.
Her baktığımda yalnızca bir kare değil, koca bir hayat beliriyor gözlerimin önünde. Yalınayak oynayan çocukların kahkahası, çeşme başında kadınların gülüşleri, kahvehanede ihtiyarların koyu sohbetleri… Hepsi hâlâ kulağımda çınlıyor.
Ve ben biliyorum ki o sıcaklık, o samimiyet, o içtenlik artık sadece fotoğrafta değil; Hepsi hâlâ kulağımda çınlıyor. O samimiyet artık sadece hafızamda yaşıyor…

Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com



Bu yazı 8178 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI