Gözümüzün gördüğü, ancak ruhumuzun görmek istemediği görüntülere sık sık rastlıyoruz. Yaşadığımız çevrede gördüğümüzde moralimizi sıfıra indiren, beynimizi zonklatan kötülüklerin üzerimizde bıraktığı etkiler bizi güzel bakıp güzel görmekten alıkoyuyor! Bu durum da kişisel olarak dünyada mutlu olmayı ve sevinçle yaşamayı kesintiye uğrattığı için maddi ve manevi hastalıklarla karşılaşma durumu söz konusudur.
  Diyarbakır’ımızın dünyaca ünlü güzelim surları UNESCO tarafından kayıt altına alınmış; ancak “Giyayê hawşê t’alı” (Avlumuzdaki otun tadı acıdır!) gerçeğince biz ona gereken değeri vermiyoruz! Bunu nereden çıkarıyoruz derseniz; görmek istemediğimiz, gözümüze hançer gibi çarpan kirli ve düzensiz, bakımsız, susuz görüntülerden çıkarıyoruz. Surlarımızın çevresini ve içini temiz tutamıyoruz.  
  Oysa Surlarımız içten ve dıştan yeşil alanlarla; parklarla süslenmişti. Surların etrafı geceleri gündüzmüş aydınlatılmıştı. Görevli personelce itina ile sulanıyor ve temiz tutuluyordu. Di’li geçmiş zaman kullanmamın nedeni günümüzde bunlar yok! Üzülerek belirtiyorum ki bu saydıklarımızdan bugün eser yok; bunların yerinde yeller esiyor! Özellikle çift Kapı ile Dağkapı’nın Gaffar Okan Lisesi’nin karşısındaki park alanına kadar olan kısmında yeşilliklerden eser kalmadığı gibi kırmızı toprakta yürümek zorunda kalınıyor. Rüzgar estiğinde ortalığı toz duman bürüyor; göz gözü görmüyor! Oysa sözünü ettiğimiz yerde ne güzel papatyalar, sarı, mavi, kırmızı, beyaz renkli çiçeklerin oluşturduğu renk  cümbüşü vardı. Şimdilerde ise çamurdan, toz topraktan geçilmiyor buralarda! Yazık değil mi güzelim parklarımıza! Bir güzelimiz daha var bu semtte. Bu güzel; Dağkapı’daki boynu bükük susuz süs havuzumuzdur. Oysa bu süs havuzumuzun fıskiyelerden şırıl şırıl dökülen suyunun üstten aşağıya kadar türkü söyleyerek Diyarbakır’ın sıcağında serin serin ve zevkle dökülüşü ne kadar güzeldi!
  Surlarımızın yıkılan kısmı da bir başka görmek istemediğimiz görüntü! Dağkapı’da merkez minibüs ve otobüs durağı ile “Tek Beden” arasındaki bir zamanlar  şehir hava alsın diye yetkilerce yıktırılan ve bir yabancı gezgincinin engel olduğu yine Tek Beden’ le Dağkapı arasındaki yıkılmış  Surların yeniden yapılarak bu boşluğun kapatılması ne kadar güzel olur!
  Yukarıda sözünü ettiğimiz parkların yeşillendirilmesi ve görevli personel verilerek gözümüzün görmek istediği yerler arasına girmesi acilen gereklidir.
  Yaşadığımız yerin güzel olması bizim de içimizin ve dışımızın güzel olması demektir.
  Kaldırımlarımızın kirli olması da ayrı bir sorundur. Şehrimizin işlek, turistik ve gözde caddesi olan Gazi Caddesi’nin kaldırımları kirlidir. Kaldırımlarda kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesi ne kadar güzel olur! Bir başka yanlışlık da Diyarbakır’ımızın yeni gelişen merkez ilçelerinin kaldırımlarında ağaç dikmek için yer planlanmıyor. Oysa

Diyarbakır’ın sıcağında şehrin eski semtlerinde ne güzel kaldırımlarda ağaç dikme yerleri vardı. Ağaçlar refüje dikiliyor; ancak insanlar sıcak günlerde kaldırımlarda gölge arıyor!
  Refüjler sulama sistemi çalıştırmadan sulama tankeriyle sulanıyor. Bu durum düzensiz olduğu gibi etrafı kirletip caddeleri kırmızı toprakla sıvıyor! Buna da bir çare bulunmalıdır. Refüjlerde sulama sistemi olduğu halde nedense çalıştırılmıyor!
  Yetkililerin bize kulak vermelerini umar, belirttiğimiz eksiklik ve yanlışların düzeltilmesini dilerim.