Bugun...


Mehmet Zeki Özer

facebook-paylas
Ömerlerden Hangisi?
Tarih: 26-07-2025 00:03:00 Güncelleme: 26-07-2025 00:03:00


 

Adaleti hatırlamak için uzaklara gitmeye gerek yok; biraz hafıza, biraz vicdan yeter…

Zor zamanlardan geçiyoruz. 

Gerçekten zor. Sözün, paranın, adaletin, ehliyetin değerini yitirdiği; sabrın küçümsendiği, cesaretin dalkavuklukla karıştırıldığı, ahlakın ise makamın gölgesinde unutulduğu zamanlar bunlar. 

Bu dönemde daha sabırlı, daha dürüst, daha bilgili ve daha cesur olmaya her zamankinden çok ihtiyacımız var. Ama bu meziyetler artık sadece eski kitaplarda, tarih sayfalarında, belki birkaç nostaljik sohbetin ucunda kalmış gibi.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Emanet ehline verilmediğinde kıyameti bekleyin.” sözü kulaklarımızda çınlıyor. Öyle bir çağdayız ki, bu söz artık sadece bir uyarı değil, bir tespittir belki de. 

Liyakatin, adaletin, ehliyetin yerini torpil, yandaşlık ve kayırma aldı.

 Hani bir zamanlar “Hz. Ömer gibi bir yönetici” aranıyordu ya… 

Ne oldu o arayışa? 

Bir moda söylemden öteye geçemedi.

Gerçek Ömer’leri pazarda, işçi sıralarında, takside, bakkalda görmezden gelenler; belediyelerde çakma Ömer’lere methiyeler dizmeye devam etti. Halkın ekmek teknesine bakmadan, saltanata öykünen Yeni Ömerle türetildi.

 Dün çulsuzken bugün millete çul ören bu kişiler, halkın sırtına birer yük oldu. Ama kimse dönüp de “Bu yükü nasıl atarız?” diye sormadı.

Size iki kıssa anlatacağım. 

İkisi de Hz. Ömer’le ilgili. Biri İslam’dan önce, biri halifeliği döneminde.

İlkinde, daha Müslüman olmadan, İran’a ticaret için giden Hz. Ömer ve arkadaşı dolandırılır.

 Valilik makamı önünde ayaklarına bile yaklaştırılmazlar.

 Yardımcılar, müsteşarlar, tercümanlar devreye girer ama hakikati çarpıtırlar. Nihayetinde hakikati ortaya çıkaran ve adaleti tesis eden Nuşirevan, suçu örtbas edenin cezasını bizzat uygular.

 Bu olay Hz. Ömer’in zihninde yer eder. Çünkü orada bir adalet vardır. Hediye bile kabul etmez, hak ister.

İkincisi, Hz. Ömer halife olduktan sonra geçer. Mısır Valisi Amr b. As, büyük bir cami için bir Yahudi’nin arsasına el koyar. 

Yahudi, Hz. Ömer’e kadar gider. Hz. Ömer ona sadece bir kemiğe yazılmış cümle verir: “Unutma ki; Ömer, Nuşirevan’dan daha az adil değildir.” 

Vali, bu cümleyi görünce cami inşaatını durdurur, arsayı iade eder ve saraydan çıkar. Çünkü bu, sadece bir cümle değil, bir vicdan muhasebesidir.

Bu iki kıssadan ne anlamalıyız?

Birincisi şu: Adalet, sadece makamda oturanın değil, ona ulaşan yolda duran herkesin sorumluluğudur. 

Yanlışı gizleyen tercüman da, hakkı örten danışman da adaletin ortağı değil, suçun parçasıdır.

İkincisi: Gerçek adalet, cümleyle değil davranışla olur. 

Hz. Ömer’in kemiğe yazdığı söz, bir kararname değildi ama bir vicdanın haykırışıydı. O bir satır yazı, devleti sarsacak güçteydi çünkü içi doluydu, samimiydi, hakikiydi.

Bugün bizim yaşadıklarımızla bu kıssalar arasında dağlar kadar fark var mı?

 Görünüşte evet. Ama özde, aynı problemler dolaşıyor aramızda: Liyakatsizlik, adaletsizlik, riyakârlık ve yolsuzluk…

İşte bu yüzden Hz. Ömer gibi birini aramakla değil, onun gibi olmaya çalışmakla işe başlamalıyız. 

Camiler için arsalar işgal edilirken, ihale süreçlerinde fesatlar dönüyor, halkın sırtından servet devşiriliyorsa; o kemiğe yazılan tek satırın vicdanlarda hala yankı bulması gerekir.

Belki de artık gerçek Ömerleri pazarda, takside, tarlada, fabrikada aramalıyız. 

Onlar koltuklarda değil, halkın içinde. 

Ve unutmayalım ki, her devrin Nuşirevan’ı,  her zaman bir kemiğe yazılmış sözle hatırlanır.



Bu yazı 4518 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI