Diyarbakır’ın Kayıp Yılı
Koca bir yılı geride bırakıyoruz. 2025’e veda ederken, 2026’nın ilk gününde dönüp bir muhasebe yaptığımızda, hem dünyada hem de yaşadığımız şehirde karşımıza çıkan tablo maalesef karanlık.
Gazze’de süren vahşet gözlerimizin önünde devam ederken, insanlık adına umutlarımız her geçen gün biraz daha törpüleniyor.
Diyarbakır için olumlu konuşmak, iyi şeyler yazmak isterdim. Ancak 2025 yılı buna ne yazık ki imkân tanımıyor.
Şehir, adeta karın altında kalmış bir halde; sadece sokaklarıyla değil, kurumlarıyla, yönetimiyle, refleksleriyle…
Kamu kurumları açısından 2025’in son günleri, tam anlamıyla kara bir sınav oldu.
Diyarbakır Valiliği özelinde değerlendirme yapmak gerekirse; son 40 yılda kente gelen valiler arasında sıkça eleştirdiğimiz Ali İhsan Su’dan sonra görevi devralan mevcut valinin de beklentileri karşılayamadığını görüyoruz.
Özellikle ekip tercihlerinde ciddi hatalar yapıldığı ortada.
Bunun en somut örneğini geçtiğimiz hafta sonu yaşadık.
Tarım ve Orman Bakanı’nın Pazar günü Diyarbakır’a gelişi, Silvan’da devam eden baraj ve sulama kanallarıyla ilgili incelemeleri, şehir adına son derece önemli bir gündemdi.
Ancak Valiliğin basın ekibi bu ziyareti zamanında ve etkili şekilde kamuoyuna duyuramadı.
Şehir karla boğuşurken, bu önemli ziyaret Salı günü haber servislerine düşebildi. Bu tablo, yönetim zaafını açıkça ortaya koymaktadır.
Dicle Üniversitesi de 2025 yılında kötü bir sınav verdi.
Sena’nın intiharı, yemek ihalesi tartışmaları, köylülerin yol kapatma eylemleri… Bunlar sadece birkaç başlık.
Üniversite, kentin bilim ve vicdan merkezi olması gerekirken, sorunlarla anılan bir kurum haline geldi.
İl Sağlık Müdürlüğü’nde ise 2025 Mayıs ayında bir değişim yaşandı. Yeni gelen müdür saha tecrübesi olan bir isim.
Elbette bazı hatalar yaptı; ancak kısa süre içinde olumlu adımlar atıldığını da teslim etmek gerekir.
Buna rağmen 2026 yılı sağlık alanı için ciddi bir sınav yılı olacak. Şehir hastanesi süreci, personel politikaları ve liyakatten uzak isimlerin koltuk işgal etmeye devam etmesi, sağlık sistemindeki en büyük riskler arasında duruyor.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde de 2025’te bir değişiklik oldu.
Ancak bu dönem için ne olumlu ne de olumsuz net bir değerlendirme yapmak mümkün.
Kar süreci ise bu kuruma da iyi bir karne bırakmadı.
Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri açısından ise kar, tam anlamıyla bir turnusol kâğıdı oldu.
Ne yazık ki bu sınavdan da sınıfta kaldılar.
Altyapı, koordinasyon ve kriz yönetimi konusunda ciddi eksikler bir kez daha ortaya çıktı.
AK Partili belediyelere gelince…
Onlar için de 2025 adına olumlu bir şey yazmak mümkün değil. Bir tiyatro sahnesinde iyi birer oyuncu olabilirler; ancak bu kışta, bu krizde kimse onlardan söz etmedi.
Çünkü kar, herkesi olduğu gibi onları da ezip geçti.
Diyarbakır da bulunan karayolları ve DSİ onların varlığı yokluğu bir. Karayolların bu karda karın altında kaldı Diyarbakır durumu ortada. Fotoğraflar her şeyi ortaya koydu .
2025 yılında Diyarbakır’da kazanan bir başka yapı ise “ifsad düzeni” oldu.
Bu yapının içinde her siyasi akımdan isimlerin bulunması, meselenin ne kadar derin ve vahim olduğunu gösteriyor.
Diyarbakır için 2025, açıkça bir kayıp yıl oldu. Burada saydıklarım buzdağının sadece görünen kısmı.
Söylenecek, yazılacak daha çok şey var. Bunları 2026 yılında ayrıca ele alacağız.
Diyarbakır Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde yıllardır koltuklarını bırakmayan, kurumsal çürümeyi derinleştiren isimler de bu tablonun bir parçası. 18 yıldır aynı koltuğu işgal eden yöneticiler var.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın kabinesinde bile bu kadar uzun süre görev yapan isim yokken, bu durum kabul edilebilir değildir.
Özetle; 2025 yılı Diyarbakır için, tıpkı dünya genelinde olduğu gibi, kapkara bir yıl olarak kayıtlara geçti.
Ancak yine de umudu tamamen yitirmeden, 2026 yılında bu tabloyu hep birlikte değiştirme iradesiyle yeni yıla “merhaba” diyoruz.
Umut etmekten, doğruyu söylemekten ve hesap sormaktan vazgeçmeden…