Yaklaşık yedi aydır televizyon ekranlarını açtığımızda, gazetelere göz attığımızda, sosyal medyadaki tartışmalara baktığımızda hep aynı manzarayla karşılaşıyoruz:

CHP konuşuluyor.
Kimi zaman bir belediyesine yapılan operasyon, kimi zaman parti içinden çıkan yolsuzluk iddiaları, kimi zaman da partinin kendi iç kavgası.

Türkiye’nin tek sorunu CHP imiş gibi bir tablo çiziliyor.

Ben bu tabloyu gördüğümüzde Türkiye siyasetinde daha önce defalarca şahit olduğumuz bir yöntemi hatırlıyoruz. 

Yıllarca Kürt siyaseti aynı yöntemlerle hedef alındı. 

Bir zamanlar Kürt hareketini şeytanlaştırarak siyaset dışına itmeye çalışan anlayış, bugün aynı reflekslerle CHP’ye yönelmiş durumda.

 Fotoğraflar değişmiş, isimler değişmiş ama yöntem aynı.

Farklılık şu: 
Kürtlere yönelik operasyonlar “terör” başlığı altında yürütülüyordu, CHP’ye yönelik operasyonlar ise “yolsuzluk ve hırsızlık” iddiaları üzerinden.  

Hedefler farklı ama araç aynı: 
Siyaseti dizayn etmek.

⸻

Şimdi kendimize şu soruyu soruyoruz: 

Türkiye’nin gerçekten tek meselesi CHP midir?

Cevap çok açık: Hayır!..

Bugün ülkede milyonlarca emekli ay sonunu getiremiyor. 

Aldıkları maaşla temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.

Üniversiteyi bitiren gençler iş bulamıyor, iş bulanlar ise asgari ücretle geçinmeye çalışıyor.

Öğretmenler yıllarca dirsek çürütüyor ama mezun olduklarında “Atanamayan Öğretmen” gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Memurlar enflasyon karşısında eziliyor.

Sağlıkta büyük bir randevu krizi yaşanıyor; Vatandaş günlerce, hatta aylarca doktora ulaşmak için beklemek zorunda kalıyor. 

Anadolu’nun birçok ilçesinde hâlâ hastane yok.

Bunlar yetmezmiş gibi, ülkede siyasetin kirlenmiş yapısı da ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor. 

İktidar kanadında da, muhalefette de kirli ilişkiler, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, şeffaf olmayan süreçler halkın güvenini sarsıyor.

⸻

Şunu kabul etmek lazım:

CHP’nin yaşadığı sorunların önemli bir kısmı kendi içinden kaynaklanıyor. 

Parti, kendi içinde hesaplaşmasını yapmadığı için bugün bu tabloyla karşı karşıya.

Yıllardır izlenen yanlış politikaların faturası nihayet kesiliyor.

CHP’ye dışarıdan bir operasyon yapıldığı kadar, aslında CHP kendi kendine de operasyon yapıyor. 

Bir partiyi asıl yıpratan şey, kendi kadrolarının hatalarıdır.

Ama burada önemli bir fark var: 

CHP tartışmaları, sürekli gündemde tutularak toplumsal sorunların üzeri örtülüyor. 

Halkın yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel sıkıntılar ikinci plana itiliyor.

⸻

Bizim gördüğümüz şu:

 Türkiye’nin gündemi boş değil, aksine çok dolu. 

Ekranlarda “boş” tartışmalarla dolduruluyor. 

CHP’ye yapılan operasyonların saatlerce konuşulması, emeklinin, işsizin, öğrencinin, memurun, doktor sırası bekleyen vatandaşın sorunlarını çözmüyor.

Bu nedenle asıl sorumluluk halka düşüyor. 

Sandık başına gidildiğinde, hangi partinin hataları varsa, hangi anlayış kirliyse, hesaplaşma orada yapılacak. 

CHP de AK Parti de diğer partiler de halkın vicdanında sınanacak.

Son sözümüz şu: Türkiye’nin tek sorunu CHP değildir. 

Türkiye’nin gerçek sorunu, halkın sırtına yüklenen ağır sorunların görmezden gelinmesidir. 

Eğer bu ülke temizlenip yeniden ayağa kalkacaksa, bunu ne tek bir parti ne de tek bir lider yapacaktır. 

Bunu yapacak olan tek güç vardır: Halkın iradesi.