Toplumun temeli olan aile yok oluyor, ama biz hâlâ sessiziz. 

Suçu bir kişiye değil, hepimize yazmak gerekiyor.

Bir toplumun temeli, ne sanayiyle ne siyasetle ne de ekonomiyle ayakta durur. 

Bir toplumun temeli ailedir.

Ailenin olmadığı yerde toplum olmaz, başı boş topluluklar olur.

Bugün geldiğimiz noktada ise ne yazık ki aile kurumu yok olmanın eşiğine gelmiş durumda.

İnsan, bir şeyin değerini genelde onu kaybettikten sonra anlar. Bugün öyle oldu.

Ailenin değerini, ancak yok olma tehdidiyle yüz yüze geldiğimizde fark ettik.

Bu kaybın sorumlusu yalnızca bir kişi ya da bir kesim değildir.

Bu gidişata hepimiz ortaktığız.

Nasıl ki sandık başına gidip vekilleri seçerken sorumluluk hissediyorsak, bugün  ailenin çöküşünden dolayı hepimiz sorumluyuz.

Hazreti Peygamber’in buyurduğu gibi:
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.”

Aile reisi kendi ailesinden, devlet başkanı ise tüm milletin aile yapısından sorumludur.

Bugün iktidarda AK Parti var.

Ailenin bu kadar zayıflamasında, parçalanmasında ve yozlaşmasında birinci derece sorumluluk iktidardadır.

Göz göre göre, aileyi koruyacak yasalar değil; tam tersine aile yapısını zedeleyecek düzenlemeler çıkarıldı.

STK’lar sessiz kaldı, kanaat önderleri konuşmadı, halk sustu.

Hep birlikte bu sessizliğin ortağı olduk.

Zamanında bu gidişata dur diyebilseydik, bugün bu hale gelmezdik.

Hâlâ geç değil.
Henüz tamamen yıkılmadı bu kale.

Ailemize, geçmişimize, kültürümüze sahip çıkarsak yeniden ayağa kalkabiliriz.

Avrupa ve şer odakları, İslam topraklarını silahla fethedemediler;
ama ailemizi, en önemli kalemizi fethettiler.

Bizi değil, çocuklarımızı, değerlerimizi, evlerimizin içini işgal ettiler.

Biz bunu fark etmedik, fark etsek de geç kaldık.

Artık susmanın değil, konuşmanın zamanıdır.

Artık eleştirmenin değil, sahip çıkmanın zamanıdır.

Bir millet, aile sistemini  kaybederse her şeyini kaybeder.