Bugun...


Mehmet Zeki Özer

facebook-paylas
Gazze’nin Sessiz Çığlığı: İnsanlık Neredesin?
Tarih: 17-09-2025 00:03:00 Güncelleme: 17-09-2025 00:03:00


 

Barış için yola çıkanlar var — dualarımız ve vicdanımız onlarla olmalı

Bizim içimizde uzun zamandır dinmeyen bir hıçkırık var. Dünyada özgürlükten, barıştan söz ediyoruz; ama Gazze’de iki yılı aşkın süredir insanların üzerine yağdırılan bombalar, yıkılan hayatlar, dolup taşan hastaneler ve çocuk cesetleriyle yüzleşince bu sözler boş birer tehdit gibi geliyor. İnsanlık gerçekten ölür mü?  diye soruyoruz kendimize; orada yaşananlar bana “ölü bir vicdanın” tablosunu gösteriyor.

Bir grup insan, Barış Elçileri adıyla Semûd filosunu yola çıkardı. Onların mücadelesinin boşuna çıkmayacağını gönülden diliyoruz. Ne zorluklarla, ne meşakkatlerle yola koyulduklarını, karşılaştıkları engelleri gören biri olarak söylüyoruz: Dualarımızı esirgemeyelim. 

Bu insanlar tek başına değil; onların sesine ses olmak, onların güvenliği için dua etmek bile bugün bizim yapabileceğimiz en insani görevlerden biri.

Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına, derneklere, gönüllülere sesleniyorum: Gazi için birleşelim. 

Farklarımızı, görüş ayrılıklarımızı, küçük hesaplarımızı bir kenara bırakalım.

 Üzerimize çöken yorgunluğu paylaşalım; insanlığın yaralarını birlikte sarmaya talip olalım. Küçük meseleler uğruna büyük vicdanları kaybetmeye hakkımız yok.

İnancımız bana zulmün kalıcı olmayacağını, haklının ve mazlumun sonuca ulaşacağı umudunu fısıldıyor.

 “Ebabil kuşları” metaforu belki bir sembol; ama ben o sembolde bir güven, bir adalet beklentisi görüyorum. 

Zulüm uzun sürmez; fakat zulmü bitirecek olan önce bizim insanlık görevimizi yerine getirmemizdir. 

Sadece dua etmek değil, örgütlenmek, ses vermek, hukuki ve diplomatik kanalları kullanmak da sorumluluğumuzun parçası.

Arap dünyasının veya İslam toplumlarının bir araya gelmemesini, güçsüz görünmesini yalnızca siyasi konjonktüre bağlamak kolay; ama ben daha derin bir sebepten endişeliyiz: Biz İslam’ın ruhunu ve kardeşlik bilincini tam olarak yaşamadıkça, zalimlerin cesareti eksilmeyecek.

 Devletler, süreçler, tarihsel kırılmalar ayrı meseleler; ama bireyden topluma gelen vicdanî uyanışın da şart olduğunu düşünüyoruz.

İçimizdeki öfke, umuda dönüşmeli. 

Gazze’deki masumların çığlığı, bizi sorumluluğa çağırıyor.

 Sessiz kalmak, tarafsız değil; zulme rıza göstermektir. 

Biz susmayacağız,  çevremizdeki insanları da susmamaya çağırıyoruz.

Ortalığı velveleye verme yerine bir taş atabilsek...

Konuşma yerine oradaki kardeşlerimize yardımcı olsak...

Mikrofon, kamera görünce kahraman kesilmesek, infâk etsek, elimizdekini paylaşabilsek...


 İnsanlık onurunu korumanın yolu; yardım etmek, bilgiyi yaymak, siyasi baskı oluşturmak ve en çok da insan olarak birbirimizin acısını hissetmektir.

Son sözümüz şu: Bu zulüm devam etmeyecek. Ama bunun için yalnızca göğe bakıp mucize beklememeliyiz. 

El, kol, akıl bize neden verildi? Mal ve mülk sahibi kılınmamız niçin? 

Dünya nimetinden feragat etmedikçe inanmış olmayız.

Dua edelim, örgütlenelim, sesimizi yükseltelim.

 İslam’ın, insanlığın ve merhametin gereğini birlikte yerine getirdiğimiz gün, zalimler aranacak, sığınacak delik bulamayacaklar.

 Biz buna inanıyoruz  ve inanmakla kalmıyor, elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz.



Bu yazı 6035 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI