Türkiye’nin en büyük toplumsal krizlerinden biri sessizce büyüyor: Kumar bağımlılığı. Uyuşturucu, fuhuş ve kumar… 

Toplumun damarlarına sızan, aileleri paramparça eden, gençliği tüketen üç kara illet. 

Bu bataklıkta gençlerimiz boğulurken biz,  sadece izliyoruz. Sanki bir film seyrediyormuşuz gibi, kayıtsızca, sessizce…

Oysa bu sessizlik en büyük suç ortaklığıdır.

Yeşilay Derneği’nin yayımladığı kapsamlı rapor da gösteriyor ki gençlerimiz kumar bataklığında hızla çırpınıyor. 

Türkiye’de 15 yaşın üzerindeki her 10 kişiden biri hayatında en az bir kez kumar oynamış. 

Bu rakamın sadece soğuk bir istatistik olduğunu sanmayın. 

Bu oran, boşanmış ailelere, şiddete uğramış kadınlara, borç yüzünden intihar eden gençlere, ruhsal çöküntüyle hayatı kararan insanlara tek tek dokunuyor.

Kumar bağımlılığı sadece finansal bir kayıp değil; ruhsal çöküntü, aile içi şiddet, boşanma, intihar…

 Bunun yanı sıra alkol ve sigara bağımlılığını tetikliyor, ağır fizyolojik hasarlara yol açıyor. Bugün alkol batağına düşenlerin büyük kısmında kumar geçmişine rastlamak mümkün.

Milli Garabet

Kumarın sadece düşük gelirli ailelerin sorunu olduğu yalanına sarılanlar, toplumun her kesiminde yaşanan bu yıkımı görmek istemiyor. Yüksek gelirli kesimlerde de kumar bağımlılığı aynı hızla yayılıyor. 

Üniversite öğrencisi de, iş insanı da, emekçi de aynı bataklıkta çırpınıyor.

En acısı ise devlet eliyle kumarın meşrulaştırılması. 

Milli Piyango, bahis oyunları, şans adı altında oynatılan kumar… 

Bir de bu oyunların önüne “milli” kelimesini koymaları yok mu? İşte asıl garabet burada!..

Milli olan gençliği ve aileyi yok etmek midir? “Milli” diyerek toplumu felakete sürüklemek midir?

Topyekûn Mücadele Şart

Kumar, uyuşturucu ve fuhuş… 

Bu üç belaya karşı sadece emniyetin mücadelesi yetmez.

 Devletin bütün kurumları, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi aileler bu savaşa omuz vermelidir. 

TBMM’de kumar yasaklanmalı, devlet eliyle oynatılan şans oyunları kaldırılmalıdır.

Kendi ellerimizle gençliği ateşe atamayız. 

Kendi ellerimizle aileleri yok edemeyiz. 

Kendi ellerimizle geleceğimizi tüketemeyiz.

Bugün susanlar,  yarın bu yangının dumanını kendi evlerinde soluyacak.

Unutmayalım: Kumar bataklığından gençliğimizi kurtarmak sadece bir görev değil, varoluş meselesidir.