Ben Diyarbakırlıyım…
Sen Diyarbakırlısın...
O Diyarbakırlı...
Kendi şehrimizde adam kıtlığı mı var, kamu kurumlarında yabancı bolluğu artıkça artıyor?
İdareciler buralı değilse ne demeli?..
Peki kamu kurumlarında hemşehrimizi ne zaman göreceğiz?
Ben Diyarbakırlıyım.
Biz, neden yetişmiş ehil kadrolarla kamuda yokuz?
Yıllardır kendi şehrimizin kamu kurumlarına giriyoruz ama o kurumların başında kendi şehrimizin evladını göremiyoruz.
Bugünün en büyük gerçeği budur:
Diyarbakır’ın derdini, Diyarbakırlı olmayan yönetici an-la-ya-maz!..
Bugün hala kamu kurumlarının çoğunda ithal, dışarıdan gelmiş, bu şehrin toprağını tanımayan idareciler var.
Bir Diyarbakırlının işi olunca, o amire ulaşmak mesele…
Oysa o koltukta Diyarbakırlı olsa gece saat 12’de bile kapı çalınır, derdini anlatırsın!
Çünkü o bu şehrin çamurunu bilir.
Bu şehrin psikolojisini bilir.
Bu şehrin mahcubiyetini taşır.
Yanlış yaparsa ertesi gün sokakta gezemez.
Dışardan gelen yönetici yanlış yapar, çantasını toplar gider!
Hiçbir hesap da vermez!
Bakın, Et ve Süt Kurumu Örneğine..
Bugün Et ve Süt Kurumu’nun başında Diyarbakırlı var.
Etki ortada:
Ulaşılabilirlik var.
Hizmet var.
Demek ki isteyince oluyor.
Peki Milli Eğitim, Sağlık, Karayolları, DSİ vs vs..
Nerede Diyarbakırlı?
70 yıldır Bismil yolu bitmiyorsa,
Silvan yolu kilometre başına eziyet üretiyorsa
bu tesadüf değil.
Bu, idarenin Diyarbakır’ın ruhundan kopuk olmasından.
Bir nokta daha var, asıl komedi burada…
Ve işin en komik tarafı ne biliyor musunuz?
Dicle Üniversitesi’nin Rektörü Prof Dr Kamuran Eronat.
Eronat, Diyarbakırlı.
Üniversite idaresinin Ankara’lı Prof. Dr. Aytaç Coşkun’un eliyle yürütüldüğü konuşuluyor.
Buna ne demeli?
Demek ki mesele sadece “Diyarbakırlıyım” demek değil.
Mesele: Diyarbakır’ı, Diyarbakırlılar ile yönetmek!
Yetki de, irade de, karar masası da Diyarbakırlının elinde olacak.
Yoksa kimlikte Diyarbakır yazması hiçbir şey ifade etmez.
Böyle siyaset bizi ilgilendirmez.
A Parti, B Parti, C Parti,..
Bunlar bize renk vermez.
Kim Diyarbakır’a hizmet ediyorsa
kim bu şehrin hakkını veriyorsa
biz onun yanındayız.
Net!..
Çünkü Diyarbakırlı görev aldığında hancı olur, misafir olmaz
Bu şehirde görev alan Diyarbakırlı yanlış yaptığında o sabah halkın yüzüne bakamaz.
Bu nedenle yanlış yapmaz.
Ama ithal yönetici yanlış yapar, gider.
Bu şehrin kaderi, bu şehrin masalarında Diyarbakır evladının oturduğu gün değişecek.
Diyarbakır’ı Diyarbakırlı ayağa kaldırır.
Ve soruyoruz;
Diyarbakır evladını kamu kurumlarının başında ne zaman göreceğiz?
Bu soruya cevap verilmedikçe…
Diyarbakır hak ettiği hizmeti tam alamayacak.
