Bu gün gündemde olan önemli husus, üç çocuk yerine beş çocuk meselesi.

Gittikçe yaşlanan nüfusu gençlendirmek, esastır, devletler açısından.

Aralarında barış anlaşmaları imzalayan Avrupa ülkeleri için nüfusun yaşlı- genç olması fazla önem arz etmiyor, bir bakıma. 

Çalışan göçmen işçiler, ortak para biriminin diğer ülkelere göre fazla değerli olması sebebiyle olduğundan çok çalışır, kazandıkları ücretin onlarca katını Avrupa ülkelerine katma değer kazandırır.

Nihayet kendi aralarında savaş olmadığı için fazladan askere ihtiyaç duymazlar.

Türkiye'de durum tam tersi. Dört bir yanı kuşatılmış görünen coğrafyada genç nüfusa ihtiyaç daha fazla.

Genç nüfusun ekonomide, sanayide ihtiyacı oldukça gerekli.

Memur üst tabakası, fazla çocuklu değil. 

Orta memur tabakasında çocuk sayısı iki.

Alt memur tabakasında tek maaşlılık sayıyı üçle sınırlandırır.

Kırsal kesimlerde yedi- sekiz çocuklu âile sayısı, ekonomik sıkıntılar sebebiyle gittikçe düşmektedir.

Nüfus sayısı âile bazında düşerken, genç nüfusun daha çok masabaşı çalışma isteği, tarım ve hayvancılıktan kopuşla arttı.

Dışarıya göç veren genç nüfusun boşluğu Afganistan'dan, Pakistan'dan, İran'dan, Suriye'den tarımla hayvancılık ve özellikle tekstilde gelenlerce gittikçe hissedildi.

Asgarî ücretin 22.000 olduğu ülkede, en düşük emekli maaşının 15.000 ve biraz üstte seyrettiği günümüzde, alınan ücretin oturulabilir bir ev kirasına ve zorunlu elektrik-su-telefon gibi zorunlu giderlere yetmediği ortamda üç çocuktan beşe çıtayı yükseltme, akıllara şu soruyu getiriyor:
-Bizimle eğleniliyor mu?
Okula üç çocuğu giden bir âilenin masrafı ne kadardır?

Üç çocuğun kırtasiye, kitap, ulaşım, beslenme giderleri bir asgarî ücreti bulmaz mı?..

Beş çocuklu yedi kişilik bir âilenin tek değil çift çalışanı asgarî ücret almış, olsun.

Haydi çift çalışan memur olsun, ayda 120.000 TL maaş alsın, tek çalışan 60.000 alsın.

Kirası, zorunlu giderleri çıkarılsa bir büyükşehirde rahat yaşayabilir mi?..

Önceden şehirlere kaçan memur çokken şimdi ilçelere yönelme başladı.

EYT gibi çalışanın sırtında kambur olan aylık maaş ödemeleri, emeklinin ve çalışanın enflansyona karşı alacağı zam oranını bir türlü gereği gibi yükseltmiyor.

TÜİK baska ENAG başka İstanbul Ticaret farklı hesaplıyor.

Geçmişteki enflansyonun resmî rakamına göre zaman kişinin altı ayı kayıp. Altı ay sonra bir daha maaş zammı alan kişi'nin bir yıllık gizli maaş zammındaki eksiği en az  yüzde elliyi geçmektedir.

Yeni evlenen yuva kurmak ister, ev ister, araç ister, ev eşyası ister de ister .....

Allah rızası için bir rakamlara bakın, evlilik yaşı kaça yükseldi?

Otuz yıl bir maaş birikimiyle ev alınabilir mi?

Bir sıradan aracı almak için ne kadar çalışmak lazım?

Bir evin mutfak masrafı ne kadara çıktı?

Yedi kişilik bir âilenin günde on beş- yirmi somun ekmek tüketimi 600 Ekmeği geçer. Bu ekmek parası 15 TL'den 9.000 TL tutar.

Yeşilçam'da bir TV Repliği var: Ağam bizimle eğleni!...

Beş çocuk meselesi bize bunu hatırlattı. 

Ekmeğe maaşının beşte ikisini veren kendisi dahil yedi kişilik nüfusa asgarî ücretli nasıl geçinsin?

"Ağam bizimle eğleni!.."  denilmemesi için yedi kişilik bir âilenin kaç çalışanı olursa olsun, eve girecek maaş toplamı en az, 50.000 TL olmalıdır.

Evlilik mi?

Beş çocuk mu?

İnsanlar, artık tek çocuk, olmazsa iki çocuk ile yetiniyor.

Beş çocuğa asgarî ücreti beşe bölerseniz, her gün bir çocuğa düşecek pay 150 TL civarı.

Anne-baba, kira  ulaşım, mutfak, elektrik, su, telefon  vs... Yok!...

Beş çocuk bakmak kolaysa milletvekillerinin kaç çocuğu var?
.
Bir anket yapılsın!...