Konuya girmeden önce Yalova’da yaşanan olayda şehit düşen polislerimize Allah’tan rahmet, yaralı güvenlik görevlerimize acil şifalar diliyorum.
Terörün her türlüsünü lanetliyoruz.
Allah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın.
Kış, sert yüzünü göstermeye başladı.
Bu günler bize sadece soğuğu değil, vicdanımızı da hatırlatmalıdır. Evsiz, barksız insanlara bakalım; sokakta, köşede kalanlara sırtımızı dönmeyelim.
Ömer bin Abdülaziz’in dediği gibi, “Dağlara buğday serpelim; hayvanlar aç kalmasın.”
Merhamet, sadece sözle değil, davranışla olur.
Diyarbakır’da yağan kar ise bambaşka bir gerçeği ortaya çıkardı.
Kar, sadece yolları değil; yıllardır biriken ihmali, vurdumduymazlığı ve maskeleri de açığa çıkardı.
Birçok kamu kurumunda gerçekten kimlerin işin başında olduğu, kimlerin sadece makam işgal ettiği bu karla birlikte net biçimde görüldü. Kar, adeta Diyarbakır’ı temizledi.
Görünen o ki, karla birlikte Diyarbakır’da bir değişim rüzgârı da esmeye başladı.
Uzun yıllardır bulundukları koltukları işgal eden, bu kente bir arpa boyu faydası olmayan bazı idareciler artık ciddi şekilde sorgulanıyor.
Kim tarafından korunuyorlar, arkalarında hangi güç var, bilmiyorum.
Bildiğimiz tek şey şu: Değişim şarttır.
AK Parti’de bu değişim rüzgârı Diyarbakır’da dört ilçe başkanının değişmesiyle başladı.
Şimdi kulislerde il başkanlığının da değişeceği konuşuluyor.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Koltuklar geçicidir; asıl olan, arkasında bırakılan izdir, eserdir.
AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar Diyarbakır’da gerçek anlamda halka inildi mi?
Bunu Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan görmüyor mu?
Diyarbakır’da AK Parti’den alınan oylar, teşkilatların başarısından çok Sayın Erdoğan’a duyulan güvenden kaynaklanıyor.
Ne yazık ki her gelen il başkanı, bir öncekinin yaptığını tekrar ediyor. Kamu kurumlarına ziyaretler, teşkilat mensuplarının düğünleri, taziyeleri, hastane ziyaretleri…
Bunlar elbette önemlidir.
Ancak halk nerede?
Bir fakirin sofrasında oturulduğunu, bir yoksulun kapısının çalındığını kaç kez gördük?
Kamu kurumlarını ziyaret etmek, Diyarbakır’da en çok tepki çeken konuların başında geliyor. Zaten her gün iç içe olunan kurumlara yapılan bu ziyaretlerin halka ne faydası var?
Halk, sahada sizi görmek istiyor; makam odalarında değil.
Sayın Erdoğan “Halka gidin” diyor.
Ancak Diyarbakır’daki tablo bunun tam tersini gösteriyor.
Birbirine hayran, birbirine kurban ziyaretleri yapan bir yapı var.
Halktan kopuk, feodal bir zihniyet hâkim olmuş durumda.
Sorumuz açık ve nettir:
-Sayın Erdoğan Diyarbakır’daki bu tabloyu gerçekten görmüyor mu?
Bu şehir artık makyaj değil, samimi bir değişim istiyor. Koltuk sahipleri değil, halk kazanmalıdır.