Diyarbakır’da eğitim ve öğretimin durumu, Aralık ayına girilmesine rağmen tam anlamıyla alarm veriyor.
Velilerden art arda gelen şikayetler, okullardaki ısınma sorunlarının artık görmezden gelinemeyecek kadar büyüdüğünü gösteriyor.
Kent genelinde dürüstçe ifade etmek gerekirse ciddi bir ihmal zinciri yaşanıyor.
Kırsal mahallelerdeki okullardan gelen bilgiler ise adeta “pes” dedirtiyor:
Yakıt var, yakacak adam yok, adam var, yakıt yok.
Bu cümle bile tek başına, yönetim zafiyetinin ne boyutlara ulaştığını göstermeye yeter.
Resmî prosedüre göre tüm okullarda ısınma sistemi en geç 15 Kasım’da devreye alınmalıydı.
Bugün tarih 2 Aralık…
Gelin görün, pek çok okulda hâlâ soba yanmıyor, kaloriferler çalışmıyor, doğalgazlı sistemler devreye alınmamış.
Bu neyin ihmali?
Bu neyin vurdumduymazlığı?
Bu tablo kime yakışıyor?
Veliler ateş püskürüyor:
“Bizim çocuklarımız soğukta nasıl ders yapsın? Neden sıcak sınıflar sadece idarecilere ait?”
Gelen bilgilere göre birçok okulda idareciler sıcak odalarında otururken, öğrenciler ve öğretmenler buz gibi sınıflarda ders işlemeye çalışıyor.
Durum sadece vicdana değil, insanlığa da sığmaz.
Soğuk sınıfta ders görmek ne demek biliyor musunuz?
– Dikkat dağılır.
– Öğrenme düşer.
– Çocuk hasta olur.
– Öğretmen derse hâkim olamaz.
Bunların hepsi bilimsel gerçek.
Buna rağmen hâlâ hiçbir şey yapılmıyorsa ortada ciddi bir yönetim boşluğu vardır.
Yetkililer sık sık “Eğitimde başarıyı artıracağız.” diye açıklama yapıyor.
Sınıf buz gibi olursa eğitim nasıl yükselecek?
Çocuk soğuktan titrerse hangi derse odaklanacak?
Okulun temel ihtiyacı olan ısınma sağlanamıyorsa hangi başarıdan bahsediyorsunuz?
Kentin eğitimde yol alması için ilk yapılacak şey çok açık:
Okulların eksikleri bir an önce tamamlanacak.
Yakıtı olmayan okula yakıt gönderilecek, sobası olmayan okula soba sağlanacak, görevlisi olmayan okula görevli verilecek. Bu kadar basit.
Bu yapılmıyorsa ortada mazeret değil, doğrudan bir ihmal vardır.
Diyarbakır’daki İl Milli Eğitim Müdürü ve tüm İlçe Milli Eğitim Müdürlerine açık bir çağrı yapıyoruz:
Çocukların üşüdüğü bir şehirde kimse koltuğunda rahat oturamaz.
Bugün harekete geçmezseniz, yarın bu ihmallerin hesabını velilere, topluma ve vicdana vermek zorunda kalırsınız.
Bu şehirde bir tek çocuk bile soğuk sınıfta ders görüyorsa, bu sorun çözülene kadar kimsenin keyfi yerinde olmamalıdır.
Bugün soğukta ders gören o çocuklar, yarın bu ülkenin mühendisi, doktoru, pilotu, öğretmeni, bilim insanı olacak.
Biz bugün onlara sıcak bir sınıf bile sağlayamazsak, yarın başkaları gelir kendi fikrini, kendi düzenini, kendi etkisini çocuklarımıza verir.
Unutulmasın:
Eğitimde ihmal, gelecekte kayıp demektir.
Şu anda gelen şikayetler doğrulanıyor ve tablo her geçen gün daha karanlık bir hâl alıyor.
Elimizdeki mevcut bilgilerle bu ön metni yayınlıyor, önümüzdeki günlerde kırsal ve merkez okullardan gelecek tüm ayrıntılarla çok daha kapsamlı bir dosya haber hazırlayacağımızı da duyuruyoruz.
Diyarbakır’da bir tek öğrencinin bile soğukta ders yapmasına rıza göstermiyoruz.
Bu mesele sıcak koltukta oturanların değil, üreyeği üşüyen çocukların meselesidir.
Takipteyiz. Takipçisi olacağız. Gündemden düşürmeyeceğiz.
