Diyarbakır yıllardır aynı kısır döngünün içinde dönüp duruyor.
Siyasetçiler seçimden seçime ortaya çıkıyor, vaatler veriliyor, gündemler değişiyor ama şehrin kronikleşmiş sorunları hep yerinde duruyor.
Bugün dönüp baktığımızda sormamız gereken ilk soru şu: Diyarbakır’ın sorunlarını çözmek için bu şehrin milletvekilleri –iktidarıyla muhalefetiyle– ne zaman bir araya gelmişler?
Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti bir toplantı düzenledi.
CHP ve AK Parti milletvekilleri masadaydı, ama dikkat çeken bir eksiklik vardı: DEM Parti Milletvekilleri yoktu. Fotoğraflara bakıyorsunuz, bazı yerel basın temsilcileri var, bazıları yok.
Peki, neden?
Cemiyet, kendi üyesi olmayan gazetelerin veya internet sitelerinin yaşadığı sorunları dile getiriyor mu?
Eğer yerel basının temel sorunu sadece “Resmî ilan pastasından daha fazla pay almak” noktasına sıkışıyorsa, burada ciddi bir problem var demektir. Çünkü basın, halkın ve kamunun yararına çalışması gereken bir kurumdur; hiçbir zaman salt kâr amacıyla var olmamıştır.
Bugün Diyarbakır’daki yerel basının büyük bir kısmı, bırakın kamu yararını gözetmeyi, kendi çıkarları uğruna hareket ediyor.
Basın İlan Kurumu’nun ilan desteği kesilse, emin olun ki mevcut gazetelerin çoğu kapanır. Çünkü halka hizmet etmeyi değil, ilan gelirleriyle ayakta kalmayı öncelik edinmiş bir düzen hâkim. Bu acı bir gerçek.
Ama asıl soruya dönelim: Diyarbakır’ın gerçek sorunlarını kim gündeme alıyor?
• Ulaşımı kim konuşuyor?
• Sağlık sistemindeki eksiklikleri hangi siyasetçi tartışıyor?
• Eğitimin içler acısı hâlini kim sorguluyor?
• Depremzedelerin hâlâ çözülmeyen TOKİ sorunlarını gündeme kim taşıyor?
Bugün yerel basın bu konuların üzerine gitmek yerine, basit bir “muhabbet toplantısı” ile sorunlarını dile getirmeyi tercih ediyor. Ama asıl sorun, Diyarbakır halkının sorunlarının gündeme gelmemesi.
Anzele Suyu Projesi: Kaybolan Bir Fırsat
Birkaç gün önce bir dostla Anzele Suyu Projesi üzerine uzun uzun konuştuk. Bu proje yıllardır kâğıt üzerinde kalmış. Bürokratların ilgisizliği, belediye başkanlarının isteksizliği yüzünden ilerleyememiş. Oysa kayyum döneminde valilikle birlikte bu proje yeniden gündeme gelmişti. Eğer devlet, belediyeler ve ilgili kurumlar bu projeye sahip çıksaydı, Diyarbakır bugün bambaşka bir noktada olurdu.
Düşünün; Anzele Suyu Projesi hayata geçseydi Diyarbakır adeta Venedik gibi bir turizm merkezine dönüşebilirdi. Sur içi ticaret merkezi olur, hem esnaf kazanır hem şehir. Turizm canlanır, ekonomi hareketlenirdi. Ama maalesef ne devletin ne de belediyelerin bu konuda samimi bir irade ortaya koyduğunu görüyoruz.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti, böylesine basit bir projeyi bile hayata geçiremiyorsa, bu durum Diyarbakır’a hizmet etme konusundaki samimiyetsizliği apaçık ortaya koyuyor. Siyasetçilerimizin şehir sorunlarına eğilmemesinin en somut örneklerinden biri de budur.
Sonuç Yerine
Bugün Diyarbakır bir sorunlar yumağı. Yerel basın kendi derdine düşmüş, siyasetçiler ise halkın gündeminden kopmuş durumda.
Anzele Suyu gibi bir proje bile hayata geçirilemiyorsa, Diyarbakır’ın kronik sorunlarının çözülmesini beklemek saflık olur.
Ben bu yazıyı kısa tuttuk, ama ilerleyen tarihlerde bu konulara daha geniş bir şekilde değineceğiz.
Çünkü Diyarbakır’ın meseleleri ne gündelik tartışmalarla, ne de basit toplantılarla çözülebilir.
Bu şehrin, samimiyetle çalışan siyasetçilere ve gerçekten kamu yararını gözeten bir basına ihtiyacı var.