Havalar soğumaya başladı, kış kapımızda. Soğuklarla birlikte hem sofralarımızı süsleyen hem de bağışıklığımızı güçlendiren kış meyveleri marketlerde ve pazarlarda yerlerini aldı. Portakal, mandalina, nar, elma… 

Çocukluğumuzun kış akşamlarını hatırlatan bu meyveler aslında sadece birer lezzet değil, aynı zamanda insan sağlığının temel taşları. Çünkü vücudumuz bu dönemde C vitaminine daha fazla ihtiyaç duyuyor.

Ama gelin görün ki, bu kadar hayati olan kış meyveleri artık herkesin erişebileceği ürünler olmaktan çıkmış durumda. 

Tezgâhlarda fiyatlar öyle bir uçmuş ki vatandaş tezgâha yanaşmaya çekiniyor.

 Zengin kesim filelerini dolduruyor, ama işçi, memur, emekli ya da dar gelirli vatandaş sadece uzaktan bakmakla yetiniyor. 

Hâlbuki bu meyveler lüks değil, insan sağlığı için zorunluluk.

 Çocuklarımızın bağışıklığı için, yaşlılarımızın hastalıklardan korunması için, herkesin rahatça alabilmesi gerekirken bugün kış meyveleri adeta birer “lüks tüketim” haline getirildi.

Burada altını kalın çizgilerle çizmemiz gereken nokta şu: 

Meyve fiyatlarının bu denli yükselmesi sadece ekonomik şartlarla açıklanamaz. 

Fırsatçılık, stokçuluk, denetimsizlik işin içine girdiğinde vatandaş daha da eziliyor. 

Market raflarında bir fiyat, kasada başka bir fiyat; pazarda etiket var ama fiş başka. Böyle bir düzen olabilir mi?

 Vatandaşın sağlığıyla bu kadar kolay oynanabilir mi?

Ticaret Bakanlığı’na ve belediyelere buradan sesleniyoruz: Kışa girmeden acilen harekete geçilmeli. 

Fiyat denetimleri sıklaştırılmalı, etikette yazanla kasada alınan fiyat arasındaki uçurum engellenmeli.

 Stokçulara göz açtırılmamalı. Yoksa bu kış, binlerce aile çocuklarına bir portakal bile alamayacak. 

Bu sadece bir ekonomi meselesi değil, aynı zamanda bir halk sağlığı meselesidir.

 İnsanların C vitamini alamaması demek, gripten zatürreye kadar birçok hastalığın kapıda beklemesi demek.

Bugün meyveler yeni yeni tezgâhlara çıkmaya başladı. Yani tam da müdahale edilmesi gereken zamandayız.

 Eğer bu dönem sıkı bir kontrol yapılmazsa, fiyatlar daha da artacak. Vatandaş, meyvesiz bir kışa mahkûm edilecek.

 Biz bu tablonun şimdiden sinyallerini görüyoruz. Pazarda mandalinanın kilosuna bakıp da eli boş dönen vatandaş sayısı gün geçtikçe artıyor.

Unutmayalım ki kış meyveleri sadece varlıklı kesimin değil, toplumun tüm kesimlerinin hakkıdır. İşçi de memur da emekli de çocuğuna portakal yedirebilmeli. 

Bunun için devletin denetim görevini titizlikle yerine getirmesi şarttır. 

Aksi halde bu kış çok insanımız hem meyvesiz hem de sağlıksız kalacak.

 Bu tabloyu kabul etmek mümkün değil.

Kısacası, mesele sadece sofralarımızda meyve olup olmaması değil.

 Mesele, eşitlik ve adalet meselesidir. Eğer denetim olmazsa fırsatçılar kazanacak, vatandaş kaybedecek.

 Ama eğer yetkililer görevini yaparsa, herkesin sofrasında bir mandalina, bir portakal olacak.

Soruyoruz: Bu kış çocuklarımız portakal yiyebilecek mi, yoksa sadece vitrinlerden mi bakacak, portakala?