Diyarbakır, son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un yaptığı açıklamaları konuşuyor.
Halkın gündeminde olan şey, verilen sözlerden çok, bu sözlerin yıllardır yerine getirilmemesi.
Kurtulmuş’un “Kürt dili ana sütü gibi helâldir” ifadesi kulağa hoş geliyor.
Diyarbakır halkı artık kelimelere değil, fiillere bakıyor.
Bu şehir, siyasi çekişmelerin, günü kurtarma politikalarının ve seçim dönemlerine sıkıştırılmış vaatlerin bedelini defalarca ödedi.
Kürt halkı, yüz yıldır aynı cümleleri duyuyor ama hayatında hiçbir şey değişmiyor.
Sorun şu: Kürtler hâlâ kendilerini anayasada göremiyor, Kürt dili hâlâ anayasal güvenceye kavuşmuş değil.
“Ana sütü gibi helâl” Deyip anayasada Kürdçe'ye yer vermemek samimiyetsizlik değil de nedir?
Gerçek kardeşlik, dille değil, hukukla sağlanır.
“Helaldir” denilen bir dil, hâlâ kamusal alanda yasaklıysa, hâlâ eğitimde yoksa, o helallik sözde kalmıştır.
Türkiye’de barış ve kardeşlik söylemi, samimi bir anayasal düzenleme ile desteklenmedikçe, Diyarbakır halkı bu söylemlere itibar etmeyecektir.
Kürt milleti artık “Hatice’ye değil, neticeye” bakıyor.
"Bu ülke şeriatla yönetilmiyor." diyorsunuz; peki o zaman adalet nerede?
Adalet yoksa, din de, demokrasi de, hukuk da sadece kelimeden ibarettir.
Siyasî Fotoğraflar Üzerinden Kavga Etmek, Halkı Küstürür mü?
Kurtulmuş’un Diyarbakır’daki belediye ziyaretinde çekilen fotoğraf karesi üzerinden başlayan tartışmalar, bir kez daha Türkiye’nin kronik siyasi hastalığını gözler önüne serdi.
O karede kimseye siyasal rant çıkmaz.
HÜDA PAR da bu ülkenin bir gerçeğidir, DEM Parti de.
Birinin varlığını inkâr eden, öbürünü de yok saymaya mahkûm olur.
Toplumun tüm renkleriyle bir arada yaşaması, demokratik olgunluğun göstergesidir.
O fotoğrafı gündemleştirenler değil, halkın ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarını dile getirenler bu şehrin gerçek temsilcisidir.
Kürtlerin Varlığı, Kişiler Üzerinden Tartışılmamalı.
Ulu Cami önünde halkla sohbet eden Numan Kurtulmuş’a bir vatandaş, “Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın.” çağrısında bulunmuş.
Kürt meselesini kişi isimleriyle sınırlamak, meseleyi daraltmak anlamına gelir.
Kürtlerin kimliği, varlığı ve dili hiçbir siyasi figürün tekeline bırakılamaz.
Kürt sorunu Demirtaş, Öcalan veya İmamoğlu ile çözülecek bir mesele değildir.
Bu sorun, ancak adaletin, eşitliğin ve anayasal güvenceyle desteklenen samimi bir iradenin ürünüyle çözülebilir.
Bugün herkes bir ismi konuşuyor, ama kimse Kürtlerin yok sayılmış kimliğini konuşmuyor.
Gerçek gündem işte budur.
Gündemleri Değil, Gerçekleri Konuşacağız
Biz, halkın duymadığı sesleri gündeme taşıyoruz.
Siyasi manipülasyonların, yapay gündemlerin değil, halkın gerçek sorunlarının izindeyiz.
Diyarbakır’da bir süredir Sağlık İl Müdürlüğü’ne ilişkin iddialar da konuşuluyor.
Bu konudaki tüm detayları Perşembe günü belgeleriyle birlikte kamuoyuna açıklayacağız.
Gerçek gazetecilik, gündem üretmek değil; gerçeği ortaya koymaktır.
Hakikatı konuşmaya, doğrularla yüzleşmeye ve olması gerekeni yazmaya devam edeceğiz.