Dicle’den yükselen kardeşlik, adalet ve umut çağrısı var!..
Dicle Üniversitesi’nde yapılan akademik yıl açılış töreninde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşması, sadece bir üniversite açılışına değil, binlerce yıllık Mezopotamya topraklarına yeni bir umut nefesi gibi yankılandı.
Kurtulmuş’un sözleri, bu toprakların yüreğinde biriken susuzluğu, adalet ve kardeşlik özlemini yeniden hatırlattı.
Gerçekten barış, kardeşlik, adalet çiçekleri yeniden filizlenecek mi, kadim topraklarda?
Yüzyıldan fazladır bu coğrafyada akan kardeş kanının, çekilen acıların ve dinmeyen gözyaşının son bulması bekleniyor.
Halk, bıkkın ve sıkkın.
Yürekler yorgun.
Dicle’nin sularına karışan nice masumun hikâyesi, bu toprakların belleğine kazınmış durumda.
Herkes, “Kurtla kuzunun bir arada yaşadığı” o adaletli düzenin yeniden dirilmesini istiyor.
Bu topraklarda yaşayan halkların çektiği çileyi anlatmaya kelimeler yetmez.
Dünyanın hiçbir yerinde böylesine uzun süreli bir acıya, böylesine derin bir ayrışmaya tanık olunmamıştır.
Umudumuz var.
Her şeyin başladığı topraklarda, barış yeniden doğabilir.
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un Dicle Üniversitesi’nden tüm Mezopotamya’ya seslenmesi, bir tesadüf mü?
Bu mesaj, tarihin kalbine, medeniyetlerin beşiğine verilmiş bir mesajdır.
Barışın, kardeşliğin, adaletin sembolü olacak Diyarbakır umudunu yeniden dillendirmektir.
TBMM’nin “Demokrasi, Barış ve Kardeşlik Komisyonu” üyeleriyle birlikte kentte gerçekleştirdiği ziyaretler bu anlamda önemlidir. Bu ziyaretler, protokol gezisi değil; halkla kucaklaşmanın, toplumsal sözleşmenin, ortak geleceğe dair niyet beyanıdır.
Yıllardır söylüyoruz: Diyarbakır barışın sembolüdür.
Kürtler, bu toprakların köklü medeniyetinin taşıyıcısıdır.
Onlar bu coğrafyaya kan değil, barış getirmiş.
Zulmün değil, adaletin yanında durmuş.
Her dönemde zalime karşı olmuş, adaletin sesi olmuş.
Bugün, o tarihî ruhun yeniden canlanması gereken gündür.
Dicle kıyısında yükselen bu kardeşlik mesajları, sadece bir törenin değil; belki yeni dönemin, yeni yüz yılın başlangıcı olabilir.
Umut edelim, bu çağrı, sadece sözde kalmasın.
Barış, adalet ve kardeşlik; bu bereketli Mezopotamya topraklarında yeniden filizlensin.
Bir gün, gerçekten de kurtla kuzu yan yana yaşasın.