Güneydoğu Anadolu’nun Kaderi mi, İhmali mi?
Ben bu topraklarda doğdum, bu toprakların güneşinde yandım, suyunu bekledim, hasadını aldım.
Güneydoğu Anadolu…
Altın gibi verimli, bereket fışkıran topraklar. Ama gelin görün ki, yıllardır heba ediliyor.
Yaz ayları geldiğinde bu bölgenin çiftçileri suyun hasretini çekiyor. Oysa barajlar var, devasa göletler var… Ama su? Çiftçinin tarlasına uğramıyor!
Bu mudur bu topraklara reva görülen?
Bir yanda DEDAŞ’la bitmeyen kavgalar, diğer yanda kavurucu susuzluk.
Bu, “kader” falan değil. Bu düpedüz ihmaldir.
Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana iktidara gelen tüm partilerden soruyoruz: 70 yıldır bu topraklara neden hak ettiği yatırım yapılmadı?
Bu ülkenin en verimli arazileri işlenmiş olsaydı bugün ne mercimeği, ne buğdayı, ne eti dışarıdan ithal etmek zorunda kalırdık.
Hollanda’ya bakın; bizim bölgenin yarısı kadar bir nüfusa sahip ama tarımda dünyaya hükmediyor.
Biz ise cenneti çöle çeviriyoruz!
Diyarbakır, Mardin, Urfa, Şırnak…
Bu illerin toprakları yılda dört ürün verebilecek güçte.
" Hayvancılık" desen, öncü olması gerekirken yok olma noktasına geldi. Bizim topraklarımız üvey evlat muamelesi görüyor!
TBMM’de bu bölgenin vekillerine sesleniyoruz: İktidar, muhalefet fark etmez!
Birlik olun, bu bölgenin sesini duyurun. GAP Projesi ne zaman bitecek?
Silvan Barajı ne zaman tamamlanacak?
Yapılan barajlarda çiftçiye neden yeteri kadar su verilmiyor?
Devlet Su İşleri’ne soruyoruz: Yaptığınız barajların kanallarına neden su vermiyorsunuz?
Çiftçi neden DEDAŞ kapısında eylem yapmak zorunda kalıyor?
Yarım kalan kanallar neden tamamlanmıyor?
Su var da önünde engel mi var, yoksa başka hesaplar mı dönüyor?
Bugün bu sorunu çözmeyen yarın bu bölgeyi açlığa mahkûm eder.
Biz, bu ülkenin vatandaşıyız, bu topraklar bu vatanın cennetten bir parçası. Ama yıllardır kaderine terk edilmiş bir Güneydoğu var.
Bizden söylemesi: Bu sessizlik, yarın çok daha büyük bir çığlık olarak geri dönecek.
