“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın...”
(Âl-i İmrân, 103)
Zamanın dişleriyle lime lime edilen bir ümmetin çocuklarıyız biz. Rabbimizin “birlik olun” çağrısı kulaklarımızda yankılanırken, bizler her gün daha fazla birbirimize düşman oluyoruz. Mezheplerle, meşreplerle, ırklarla, çıkarlarla parçalanıyor, sonra da “neden bu kadar güçsüzüz” diye hayıflanıyoruz. Oysa cevabı apaçık ayette saklı: Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın. Bölünüp parçalanmayın.
Bugün Gazze’de çocuklar şehit düşerken, Yemen’de açlık kol gezerken, Doğu Türkistan’da zulüm sürerken; biz hâlâ hangi cemaat daha doğru, hangi lider daha “haklı” tartışmalarıyla oyalanıyoruz. Kalplerimiz parçalanmış, hedefimiz dağılmış, kıblemiz bile şaşmış durumda.
Hatırlayalım: Bir zamanlar birbirimize düşmandık. Kabileler, aşiretler, soylar üzerinden birbirimizi boğazlıyorduk. Ne zaman ki Allah aramıza Kur’an’ı indirdi, Efendimizi gönderdi, işte o zaman kardeş olduk. O kardeşlik, coğrafyaları aşan bir adalet, merhamet ve direniş medeniyeti doğurdu. Ama biz o bağı yeniden zayıflattık. Ateş çukurunun kenarına yeniden geldik.
Bugün ümmet, o çukurun tam ucunda. Bir adım daha atarsak, düşeceğiz. Ama düşmeden önce, kurtuluş reçetesi elimizde: Allah’ın ipi. Kur’an’a sarılmak, ortak değerlerimizde birleşmek, kardeşliğimizi hatırlamak, fitneleri susturmak.
Bakın bugüne… İran ile İsrail doğrudan savaşa tutuştu. Bölge her an büyük bir yangına dönüşebilir. İsrail’in ilk hedefi Gazze idi, ama son hedefi ümmetin tamamıdır. İran’ın ardından Lübnan, Yemen derken o ateş bir gün Türkiye’ye, Ürdün’e, Mısır’a ve bütün coğrafyaya yayılacaktır. Çünkü düşman tek cepheden değil, ümmeti parça parça yutarak ilerliyor.
Suriye’de susanlar, sıra Gazze’ye geldiğinde de sustu. Gazze yanarken susanlar, yarın kendi şehirleri bombalanınca çok geç kalacak.
Eğer biz bugün birleşmezsek, yarın sıra bizde.
Artık vakit, slogan devri değil. “Ümmet” kelimesini pankartlara yazmakla, şehitlerin kanı durmaz. Eğer bizler hâlâ birbirimize karşı kalplerimizi karartıyor, siyasi ihtiraslarımızı İslam’ın önüne koyuyorsak, Allah’ın ipinden kopuyoruz demektir. Ve ip koparsa, hepimiz düşeriz.
Ey kardeşim,
Senin ten rengin farklı olabilir, mezhebin farklı olabilir. Ama kıblen benimle aynıysa, sen benim canımsın. Biz ancak beraber olursak yeniden diriliriz. Parça parça oldukça, düşmanın lokması olmaktan kurtulamayız.
Gel, Allah’ın ipine birlikte sarılalım. Çünkü bu ip, bizi karanlıktan aydınlığa, düşmanlıktan kardeşliğe çıkaran tek kurtuluş yoludur.