Allah Teâlâ buyuruyor:

> “Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve eğlence konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Eğer gerçekten iman ediyorsanız, Allah’tan sakının.”
(Maide Suresi, 5/57)

Bu ayet, sadece bir inanç uyarısı değil; siyasi, ekonomik ve kültürel tercihleri de içine alan bir iman muhasebesidir.

Bugün İsrail’in zulmü sadece bir coğrafyada akan kandan ibaret değil; aynı zamanda küresel bir Siyonist sistemin İslam’a, Kur’an’a, ümmete ve onurumuza açtığı organize bir savaştır. Mesele sadece Gazze’ye atılan bombalar değil, Allah’ın adını aşağılayan, Kur’an’ı küçümseyen ve İslam’ı terörle özdeşleştiren bir zihniyetin küresel tahakkümüdür. Ve biz müminler, bu sistemi destekleyenlerle dostça ilişkiler kurdukça, imanımızı masaya yatırmış oluyoruz.

Maide Suresi 57. ayet, dinle alay edenleri dost edinmeyin diyordu. Bugün bunu şöyle okuyabiliriz:

> “Ey Müslüman! Gazze’ye bomba yağdıranlara silah satanları, mazlumun ahı üzerinden zenginleşenleri, Siyonist sermayeyle İslam’ı hedef alanları dost edinme! Onların ürünlerini alma, onları ekranlarında meşrulaştırma, onların kültürünü hayat tarzı belleme!”

Bir ürünü almak ya da bir markayı tercih etmek, bugün sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki ve imani bir tercihtir. Siyonist firmaların ürünlerini boykot etmek bir ticaret meselesi değil, imanın sadakat testi haline gelmiştir. Zira para ile beslenen o sistem, dönüp mümin bedenlerini hedef alıyor.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

> “Mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz.”
(Buhârî, Edeb, 83)

Ne yazık ki biz, hem aynı delikten ısırılmaya razı oluyoruz, hem de ısırana teşekkür ediyoruz. Siyonistlere boyun eğmeyen birkaç ülkede ekmeğini kazanmak yerine, zalimin raflarına dizilmiş ürünleri sırf alışkanlık diye satın alıyoruz. Üstelik o firmalar dinimize hakaret eden açıklamalar yaparken sessiz kalıyor, hatta onları “dünya markası” diye överek dostluk perdesi çekiyoruz.

Bu nasıl bir imandır ki, hem zulme ağlıyor, hem zalimi doyuruyor?

Maide 57, bugünün Müslümanına açıkça şunu söylüyor: Zalimle arana sınır koy! İslam düşmanlarıyla olan her türlü ilişkini gözden geçir. İman, sadece namazla değil; duruşla, tavırla, boykotla ispatlanır.

Şimdi sor: Bu hafta alışveriş sepetine doldurduğun ürünler, hangi sistemin kanını taşıyor?

Bir duruş koy artık. Dostunu imanına göre seç. Düşmanına da ticari bahanelerle boyun eğme. Çünkü dostluklar kadar, alışverişler de ahirette konuşacak!

Allah’ım! Zalimle aramıza mesafe koyacak bir basiret, mazlumun yanında duracak bir cesaret ver bize. Bizi, dinle alay edenlere meyledenlerden değil; Kur’an’la dost, ümmetle sadık kalanlardan eyle. Âmin.