Bugun...


Prof. Dr. Ahmet Tekin

facebook-paylas
Hamamda Yoga: Medeniyetin Kalbinde Kimlik Erozyonu
Tarih: 22-10-2025 00:02:00 Güncelleme: 22-10-2025 00:02:00


 

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, tarih kokan taşların arasında, 600 yıllık Deva Hamamı’nda klasik müzik eşliğinde yoga etkinliği düzenlendi.
Kulağa hoş, modern, hatta “sanatsal” gelebilir. Fakat bir an durup düşünelim:
Bir Osmanlı mirası, bir İslam medeniyetinin sembolü olan bir hamamda, klasik müzik eşliğinde yoga yapılması ne anlama gelir?

Bu topraklarda hamamlar yalnızca bedenin değil, ruhun da temizlendiği mekânlardı. İnsan, “Bismillah” diyerek içeri girer, niyetini arınmaya, tazelenmeye yöneltirdi. Şimdi o kutsal sessizliğin içinde başka dinlerin öğretilerinden gelen ritüeller yankılanıyor. Bu, sadece bir “etkinlik” değildir; ruhi bir kaymanın, kültürel bir çözülmenin ifadesidir.

Yoga, Hinduizm ve Budizm’de kişiye birtakım ilahi bilgiler ve yetenekler kazandırarak onu arındırmak ve hakikate ulaştırmak için yapılan bir uygulamadır.
Son yıllarda ülkemizde yoga, “bedensel egzersiz” veya “rahatlama yöntemi” gibi gösterilerek yaygınlaştırılmaktadır. Ancak bu söylem, gerçeğin üzerini örten bir perdedir. Çünkü yoga, kökeni itibariyle bir dinî ritüeldir.
İçeriğinde, Allah’a yönelmek değil, insanın kendi iç enerjisine tapınması fikri vardır.
Yani insanın “ben”ini tanrılaştıran bir anlayış…

Bir Müslüman’ın, başka bir dinin inanç ve ibadetlerinden doğmuş bir uygulamayı benimsemesi düşünülemez. Zira İslâm, insanı Allah’a bağlayan en saf tevhid yoludur. Müslüman, arınmayı seccadede, huzuru namazda, teslimiyeti Kur’an’da bulur.
Zihinsel dinginlik arıyorsak, onu nefes egzersizlerinde değil, Rabbimizi zikretmede buluruz.

Bugün “ne var bunda” diyerek küçük gördüğümüz şeyler, yarın kimliğimizi sessizce aşındırır.
Deva Hamamı’nda yapılan yoga, belki bazıları için masum bir farkındalık etkinliğidir; ama aslında medeniyetimizin kalbine atılmış bir çiziktir.
Zira bir toplumun kimliğini kaybetmesi, genellikle savaşla değil, inançlarının içinin boşaltılmasıyla başlar.

Müslüman bir coğrafyada, ezanla yoğrulmuş bir mekânda, başka inançların ritüellerinin yer bulması; ruhun yönünü kaybetmesidir.
Bugün hamamda yoga yapılır, yarın cami avlusunda dans edilir… Çünkü kutsalın sınırları bir kez ihlal edilince, gerisi kendiliğinden gelir.

Ey bu toprakların evladı,
Ruhunu teslim etme!
Senin huzurun, doğudan ithal ritüellerde değil; Allah’a yönelmiş bir kalpte, secdeye varmış bir alındadır.

Asırlardır dualarla yankılanan o taş duvarlar aslında bize sessizce şunu söylüyor:
“Beni Batı’nın nefesiyle değil, imanının sıcaklığıyla yaşat.”



Bu yazı 198 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI